Sanki dünya gözüyle görmüş ve görerek sevmiş gibi hissettiğim insanlardan biri de Mahir İz merhumdur. İlk kez amcamın kütüphanesinde tesadüf ettiğim merhum ile teşrik-i mesaimiz ise hayli fazla. Din ve Cemiyet kitabıyla başlayan dostluğumuz Tasavvuf ve hele hele bir şaheser saydığım Yılların İzi ile devam ediyor şükürler olsun.

Yılların İzi adıyla meşhur hatıratı salt bir anı kitabı değil, edebi değeri yüksek bir mecmua hükmü de taşıyor. Divan şiirinin 20. yüzyılın ilk devresindeki örneklerine eserde şahit olmanız mümkün. Benim için bir “usta öğretmen” vasfı taşıyan Mahir İz, şahsiyet-i maneviyesini beş şey üzerine inşa etmiş: Muallimlik, dava adamlığı, edib olmak, cemiyet adamlığı ve insan-ı kamil’in özelliklerini taşıma. Bu beş şey Mahir İz merhumun zatını ortaya koyan unsurlar. Bu özellikleri bilinmeden kitabı ya da biyografik bilgilerle ona yakin gelmek zor olsa gerek.

Muallimlik en temel vazifedir

Ankara Sultanisinde başlayan muallimlik hayatını Yüksek İslam Enstitüsü’nde tasavvuf kürsüsünde taçlandıran bir hoca Mahir İz. Evvel itibariyle kendini mahfi kıldığı talebesi Türk edebiyatı çalışmalarının en önemli siması kardeşi olmakla ömrü taçlanan Fahir İz Hoca. Derse besmele ile başlayan Mahir İz, ardından çok sevdiği ahbab u yaranı Mehmet Akif’e selam babında İstiklal Marşına yönelirmiş. Öğrettiklerini en az 10 kişiye öğretmekle şarta bağlayan Hoca. İncitmeyen ama incinse bile incindiğini belli etmeyen bir adam merhum. Dersinde netameli bir beyiti bile hayra tevil etmesiyle meşhur. Her hali öğreten bir usta. Say’, gayret, tefekkür, cemaat ruhu onun hocalığının mihenkleri. Kabiliyetli gençlerin elinden tutan onların İslami ilimlerde vukuf sahibi olması için çabalayan bir İrade. Mektuplarını yine bir şey öğretmek saikiyle eskimez yazı ile kaleme alan bir Usta. Öğrenciler Baba Mahir’i bir Hoca.

Dava adamı olmayan bî-hayattır

Muallimliği ile dava adamlılığı ikiz olan insandır Mahir İz. Evvel bahirde söz ettiğimiz dersin başlangıcında İstiklal Marşı’na yer verişi, ilk dersi bu marşla açması bir duruşun ve asaletin simgesidir. Çünkü ona göre İstiklal Marşı bir milletin ihtiyacı olduğu din, diyanet, milliyet, ahlak ve adab terbiyesini ihtiva ediyor. Onun için İstiklal Marşı kültürümüzün şiirsel abidesiydi. İnsanların İslam konusunda susturulduğu bir zamanda, susuz kalan dimağlara su neşesi katması davasının tecellisidir. “İslam, hakkı ikame ve zulmü izale için Cenab-ı Hakkın indirdiği emsalsiz bir nizamdır” sözleri davasının söze dökülmüş halidir. Eğer ete kemiğe bürünmüş halini merak edenler Emrullah Hatiboğlu Hocaya baksınlar kâfidir.

Edib’in dili edepten geçer

Haydarpaşa Lisesi’nden talebelerinin dilindedir onun ders anlatışı, hitabeti, diliyle insanları etkileyişi. Tabiidir ki dil salt dil değildir, edep içeren bir dildir. Türkçe, Farsça ya da Arapça zor beyitleri kolayca halledebilen bir insan Mahir İz. Kuvvetli hafızasına sığdırdığı her mesele ile ilgili birkaç beyit. Görenlerin şahit olduğu Türk, Arap ve Fars edebiyatlarının şaheserlerinin yer aldığı kallavi 7-8 defter. Mihrabı, minberi ve kürsüyü şiir okuma yeri olarak görmeyecek kadar dikkatliydi. Bu durumu özellikle hitabet derslerinde öğrencilerine belirten bir Hoca Mahir İz. Sadi, Hafız, Magribi, Ma‘arri onun derslerinin uğrak yerleri. Şairliği gazelde hüner göstermeye bağlar Hoca. Tevfik Fikret’in Sabah Ezanı’na ilgisi, düşkünlüğü bilinir.

Din ve cemiyet ikizdir

Modern yaşam bizden ne aldı ne götürdü dersek buna cevabın en somut haliyle hayatımızın kendisi olduğunu söyleyebiliriz. Modernizm Müslüman yaşamında ikili bir dünya oluşturdu. Dinsel alan bireysel kabullere indirgendi, cemiyet hayatı ise zinhar dini her türlü argümandan soyutlanarak seküler bir dile itildi. Bu kabulün Müslüman algısı ile uzaktan ya da yakından bir irtibatı olamaz. Çünkü bir Müslüman için hem din hem de cemiyet hayatı vazgeçilmez, girift, birbirinden bağımsız olmayan bir hukuka sahiptir.

Mahir İz merhum da bu gerçekten hareketle dinin bireysel uygulamalarından daha çok cemiyet hayatına yönelik öngörülerde bulunmuş, cemiyet hayatında rolü pasifize edilmeye çalışılan din algısına karşı Müslüman duruşunu sergilemeye çalışmıştır. Eğer Mahir İz bir karşı duruş sergilemeseydi Din ve Cemiyet adlı eseri meydana gelmezdi.  Kendi hayatına tatbik ettiği ve yakın öğrencilerine de tatbik ettirdiği ilk maaşla başlayan maaşın kırkta birine tekabül eden zekât verme anlayışı cemiyet hayatından her ne zorluk olursa olsun geri durmayan bir dava adamının asil davranış modellerinden biridir. “Biz hayrı başkasından Allah rızası için talep ederiz. Halbuki Allah rızası başkasından talep edilmez.” ifadesi cemiyet hayatının en temel söylemlerindendir. İnsanı başkasına yardım eden olarak tanımlar. Cemaatin camiden zuhur etmesi gerektiğine inanan Mahir İz, Müslümanların ilk tanışma yerlerinin mutlaka cami olması gerektiğini söyler.

İslam adamlığı ve insan-i kâmil

Muvahhid bir mümin olarak Mahir İz Hoca, derslerinde ve yaşamında amel-i salih üzerinde sıklıkla duran bir insandır. Halvette kalacağım diye cemiyet hayatından uzaklaşmayı doğru bulmaz Mahir İz.

Şahsına ait davranışlardan kırılmayan insandır Mahir İz. Ona göre “her medrese ‘ene’ye, hakiki dergâhlar ise ‘nahnu’ye müntehidir.” Kötümserliğin ona uğradığına dair şahitlik eden hiç yok. Kötümser olmadığı gibi kötülemeye de cevaz vermeyen bir olgunluk Mahir İz. Bugün unuttuğumuz hasletlerden sayılan verdiği sözü yerine getirme konusunda mahir isim Hoca.

Baki kalan hoş bir sada imiş

Herkesin susmak zorunda olduğu zamanda sessiz kalarak nasıl susulmaması gerektiğini gösteren bir Hocadır Mahir İz. Zahirdeki sıkıntıların insan ya da talebe yetiştirerek çözülebileceğine inanan Hoca, Türkiye’nin en sıkıntılı 50 yılına şahit olmuştur. Asla resmi vazifelerle kalmamış, talebeleriyle meşgul olmuş, onları imana davet etmek için elinden gelen gayreti göstermiştir.

Bugün derdi olanlar için Mahir İz iyi rehberdir ve eserleri/talebeleri ile aramızda ber-hayattır.

Zeki Dursun yazdı