Yazılarım için yaptığım araştırma esnasında Sayın Osman Keskioğlu’nun tercümesini yaparak ilim dünyasına kazandırdığı Muhammed Ebû Zehra’nın İmam Mâlik isimli kitabını inceliyordum. Bir ayrıntı dikkatimi çekti. Hadislerin ayakta dinlenmemesi gerektiğinden bahsediyordu. Uzun uzun düşündüm. Bizler neleri unutmuşuz veya bizlere neler unutturulmuş? Bırakın hadis dinleme adabını  Kur’an-ı Kerim dinleme adabından bile bihaberiz.

Hadis ayakta dinlenir mi?

Günümüzde düşünsenize nelerle karşılaşıyoruz? Hadis aktarıyorum diye ayet mealleri söyleyenlerden tutun da ayet diye hadisleri nakledenlere hatta hadis hakkında bilgi sahibi olmadan uydurma hadisleri veya mensuh hadisleri alıp sitelerinde kitaplarında ateizm propogandası yapanlara kadar çeşit çeşit insanlar… Böyle olunca da neye inanacağımızı şaşırıyoruz. Şaşırınca da ya bu konulara sağır kalıyoruz ya da dilsiz. Böyle böyle adabtan edebden de habersiz yaşıyoruz. O yüzden de belki bu soru tuhafımıza gidebilir. Gerçekten hadis ayakta dinlenebilir mi? Resulullah (s.a.) buyurdu ki vb. diye başlayan ve hayatımıza da yön veren bu  sözler nasıl dinlenmelidir? Bu mübarek sözleri dinlemenin de bir adabı var mıdır?

Evet, vardır. Hadisleri dinleme adabını yüzyıllar ötesinden dört büyük mezhep imamlarımızdan olan İmam Malik’ten öğreniyoruz.

İmam Malik ne dedi?

Tabiîn devri fıkıhçılarından, aynı zamanda muhaddis olan Amr b. Dînâr, ders halkasında oturmuş, hadis rivayet etmekteymiş.  Talebeleri de onu ayakta dinlemekte, bir kısmı da anlattıklarını ayakta yazmaya çalışmaktaymış. Bu durumu gören İmam Malik, derse  katılmayıp giderken  yolda kendisine Amr b. Dînâr’ın anlattıklarından bize de anlat diye talepte bulunan bir kişiye rastlamış ve ona derse katılmadığını söylemiş. Sonra da şaşıran bu kişiye şöyle bir açıklama yapmış: “Amr b. Dînâr hadis rivayet ediyor, ayakta duran öğrenciler onu dinleyip yazıyorlardı. Ben Peygamberimizin (s.a.) hadislerinin ayakta dinlenmesini ve yazılmasını uygun bulmuyorum. Peygamberin (s.a.) hadisleri O'na hürmeten oturarak saygıyla dinlenmeli ve yazılmalıdır.”

Yüzlerce yıl ötesinden günümüze yöneltilen mühim bir ikazdır bu cevap…

İmam Malik Hazretleri’nin hadisleri dinlemede gösterdiği titizlik sırf bu örnekle de sınırlı değil. Yine bir gün hocası Ebü’z-Zinâd Abdullah b. Zekvân hadis rivayet ederken işittiği halde dersine katılmamıştır.  Bunu fark eden hocası onunla ilk karşılaşmalarında soruvermiştir dersine neden katılmadığını. Merak etmektedir. İmam Malik’in verdiği cevap oldukça manidardır:

“Yer dardı. Ayakta durmam gerekiyordu. Ben de Peygamberin (s.a.) hadislerini ayakta dinlemeyi saygısızlık olarak atfettiğim için, ayakta dinlemek istemedim.”

Ayakta hadis dinlemeyi saygısızlık olarak addettiği için derse katılmayan İmam Malik, bu konudaki titizliğini ve hassasiyetini ömrü boyunca sürdürmüş ve yetiştirdiği talebelerine de aşılamıştır. O zamandan beri de hadis rivayetleri pek çok alimce ayakta dinlenmeyip, ayakta yazılmamıştır. İmam Malik’in bu hassasiyeti bir kanun gibi adab kurallarımıza girip uygulanmıştır yüzyıllarca…

Fatma Toksoy dikkat çekti