Sepetçiler Kasrı 17-18 Kasım tarihlerinde tarihî günlere ev sahipliği yaptı. Zira orada "İmam Hüseyin'in İnsanlık Tarihindeki Yeri" konulu uluslararası bir sempozyum düzenlendi.

Cumartesi günü arkadaşımla beraber koştura koştura salona girdiğimizde Diyanet İşleri başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez kürsünün başına henüz geçmişti.

Bu küçük salonu siyah takım elbiseli beyefendiler, sarıklı âlimler, azınlığı oluşturan hanımefendiler doldurmuştu. Çevreyi gözlemlemekten vazgeçip Mehmet Görmez Beyefendinin sözlerine dikkat kesildiğimde şunları duyacaktım: "Hz. Hüseyin Efendimizi ve beraberinde hak için, hürriyet için, adalet, ahlak, erdem ve fazilet için, izzet ve şeref için can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran ve tazim ile yâd ediyorum."

Bugün Hz. Hüseyin'in dillere destan mirası kimleri birleştirir?İmam Hüseyin Sempozyumu

Ardından da içinde sürekli cevabını aradığı soruları paylaştı. "Bugün Hz. Hüseyin'in dillere destan mirası kimleri birleştirir, kimleri ayrıştırır? Bugün O'nun mirasına her fırsatta saygı duyan çevrelerin arasındaki soğukluk, mesafe ve kırgınlık nasıl giderilebilir? O'nun adını her zaman hürmetle telaffuz eden biz Müslümanlar, Hz. Hüseyin adını yeniden ihya edecek bir  tefekkür, bir okuma, bir öze dönüş nasıl gerçekleştirebiliriz?"

Ve sonra Mehmet Görmez, kendi iç dünyasındaki cevaplarını iletti: "Anladım ki Hz. Hüseyin’in o gün dinamik bir mesaja dönüşen şehadeti asla ve asla doğru ile yanlışı, hak ile batılı bir araya getiremez. Her şeyiyle aşikâr olan bu mesaj zalimle mazlumu da bir araya getiremez. Ama bu mesaj, tüm mazlumların ortak bir diline dönüşebilir" Teorikte bu çözümlemenin umut vadettiğini dile getiren Görmez, İmam Hüseyin adı altında oluşan kamplaşmaları, O'nun adını kendi sembolik sermayesi olarak görüp başka hiçbir kimseye tattırmayan yönelimlerin O'nu üzdüğünü dile getirdi ve ekledi: "Ne Kerbela'da şehit olanlar Şiiliğin temsilcisidir, ne de Kerbela faciasını yaşatanlar Sünniliğin referansını temsil eder. Zalimin de mazlumun da mezhebine, meşrebine bakılmaz. Mümin insan her nerede olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran insandır. Kerbela'da yaşanan felaketin karşısında Sünni olan da Şii olan da aynı duyarlılığı göstermek zorundadır. Malesef üzülerek belirtmek isterim ki her iki tarafın aşırı uçları bu siyaset mühendisliğine alet olmaktadır."

Mehmet Görmez Hoca, sözlerinin devamında Gazze'ye de değindi: "Muharrem'e yine kan akıtılarak girildiğine şahit oluyoruz. Bütün insanlığın gözleri önünde adeta çağımızın Kerbelası haline dönüşen Gazze'ye yönelik katliamların bir an önce sona ermesini Yüce Allah'tan niyaz ediyorum." Sözlerine dualarla son verdi Mehmet Görmez. Önce Hz. Musa'nın şu duasını aktardı: "Rabbim bize öyle bir nimet bahşet ki hiçbir zaman hiçbir mücrime, hiçbir zalime arka çıkmayalım." Ve kendisi de salondan arşa yükselen 'amin'ler eşliğinde şu duayı etti: "Rabbim Hüseyince yaşamayı bize nasip etsin."

İmam Hüseyin SempozyumuArdından salavatlar eşliğinde kürsüden ayrıldı Diyanet İşleri başkanı. Bundan sonraki her konuşmacı yine salavatlar eşliğinde çıktı kürsüye ve yine aynı şekilde ayrıldı kürsüden. İlk kez böyle bir şeyle karşılaştım. Gerçekten çok hoştu.

Hayır, Türkiye bizim 1. vatanımız gibidir

Salon topluca "Allahumme salli ala Muhammedin ve ali Muhammed" dedikten sonra kürsüde bu sefer İmam Ali türbesi genel sekreteri Allame Ziya Zeynuddin vardı. Ama bu sefer biz kulaklıklara sarılmak zorunda kaldık. Çünkü Arapça bilmeyenlerdendik. Çeviriyle yetinecektik. Allame Ziya Zeynuddin yerine geçtiğinde sunucu bey, sıradaki konuşmacıyı tanıtırken, Hz. Hüseyin ve Hz. Abbas'ın soyundan geldiğini belirtmişti. Aman Yarabbi! Bir Seyyid'le aynı ortamı paylaşmak… Bu da çok hoştu. Evet, sıradaki konuşmacı Kerbela Cuma İmamı ve Hz. Abbas Türbesi genel sekreteri Allame Seyyid Ahmet Sati idi. Önce "Kerbela'ya neden ağlanır?", bunu açıkladı. "Sünni ve Şii kaynaklarca kabul edilen bir olaydır ki, Peygamber Efendimiz İmam Hüseyin'in doğumunda ağlamıştır. Biz de Kerbela'ya ağlarız. Ancak bu ağlama Muhammedî bir ağlamadır. Bu ağlama yenilginin, zaafın ağlaması değildir. İmam Hüseyin öğretileriyle sözleşmedir bu ağlama… Ki İmam Hüseyin'in öğretileri Peygamber efendimizin öğretileridir."

Katılımcılar arasında Sünnisi de vardı, Şiisi de, Alevisi de… Seyyid tüm katılımcıları Kerbela türbesine davet etti. Ve "Ziyaret yakınlaşmaktır.” dedi. Sünni-Şii kutuplaşmasının nedeninin iki tarafın birbirlerini yeterince tanımaması olduğunu söyledi. Hoşgeldiniz konuşmasında Hüseyin Hatemi Türkiye dışından gelen davetlilere "2. vatanınıza hoşgeldiniz.” diye hitap etmişti. Seyyid buna itiraz etti. "Hayır, Türkiye bizim 1. vatanımız gibidir" dedi. Bu da çok hoştu.

Seyyid'den sonra sırasıyla Alulbeyt Türkiye Sorumlusu Rahmi Onurşan Rahmani, Alevi-İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Yüce ve Alulbeyt Müesseseleri Uluslararası Bölüm Sorumlusu Aleuddin Necefi konuşmalarını yaptılar. Sonra namaz ve yemek arası verildi. Öğleden sonra ise soru-cevap şeklinde geçti.

"Ehlisünnet sizin kardeşinizden öte canınızdır, özünüzdür"İmam Hüseyin Sempozyumu

Pazar günü Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program Hüseyin Hatemi'nin konuşmasıyla devam etti. Kerbela'da Hz. Zeynep'in rolünü ise İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın kız kardeşi Pervin Ahmedinejad anlattı. Konuşması "Hz. Zeynep olmasaydı Kerbela, Kerbela'da kalırdı." şeklinde özetlenebilir. Ardından dinleyiciler arasından bir gazeteci  Dr.Ahmedinejad'a "İslam'da kadının yeri nedir?" diye bir soru sordu. Dr. Ahmedinejad gazetecinin sorusunu cevapladıktan sonra oturum başkanı Hüseyin Hatemi, Allame Ziya Zeynuddin'i kürsüye davet etti. Herkes ondan Kerbela ile ilgili bir konuşma beklerken O: "Ben de gazeteci hanımın sorusuyla ilgili konuşmak istiyorum.” dedi. Gerçekten çok esaslı bir "İslam'da Kadın Hakları" konuşması yaptı. Salondaki erkek çoğunluğa rağmen İslam'da kadının zaten var olan değerini bastıra bastıra vurgulaması, diğer hanım arkadaşları bilmem ama, beni çok onurlandırdı. Allah O'ndan razı olsun. Ardından namaz ve öğlen yemeği arası verildi. Yemek dağıtımına Seyyid gelmeden başlanmadı. Bu da çok hoştu. Öğleden sonraki son oturumla sempozyuma son verildi.

Bir de şunu belirtmek isterim ki konuşmacıların hemen hepsi konuşmalarında Ayetullah Sistani'nin Şii camiaya hitaben söylediği şu sözlerine yer verdiler: "Ehlisünnet sizin kardeşinizden öte canınızdır, özünüzdür." Evet, bu da çok hoştu.

Gelelim bazı eksikliklere... Sempozyumun tanıtımı yeterince yapılmadı. O küçük salondaki katılımcıların çoğu davetiyeyle çağrılmıştı. Bizim gibi halktan insan çok azdı. Bu konudaki eksiklikleri Hüseyin Hatemi hocamıza ilettim. Bu konudaki şikâyetlerimiz inşallah dikkate alınır ve seneye daha büyük bir salonda daha çok katılımcıyla Hz. Hüseyin efendimizi konuşuruz. Ve tabi teşekkür etmek lazım… Irak Mukaddes Türbeleri Genel Sekreterliğine, Alulbeyt Müessesesine ve teşrif ettiği için Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'e yürekten teşekkürler… Vahdet kokan bir sempozyumdu. İnşallah vahdete giden yolda güzelliklere vesile olur.

 

Döndü Çelik haber verdi

Fotoğraflar: Hatice Kılıç