Haziran sayısında, “Mürşid-i Kâmil: Marifet Kapısı” başlıklı dosya ile okuruyla buluşan İlim ve İrfan dergisi, dinin, hayatın ve tasavvufun yüzyıllardır süzülerek gelmiş naif ama ciddi meselelerini asıl hakikatiyle bugünün insanıyla buluşturuyor. Mürşid ihtiyacı meselesinde bilhassa ülkemizde yersiz, mesnetsiz ve acımasızca yapılan eleştiriler bir ara zihinlerin bulanmasına sebep olmuş idi. Doğrudan bu eleştirilere hiç değinmeden, bütünüyle irfan ve tasavvuf kültüründen hareketle mürşid kavramını bu sahanın kıymetli ilim adamlarının katkılarıyla okuruna sunan dergi, aydınlık, bembeyaz ve gönüllere hitap eden yazılarla meseleyi gündeme taşıyor.
Mürşid-i kâmil dosyası kapsamında Prof. Dr. Süleyman Uludağ, “Mürşid-i Kâmil Kimdir; Ona Neden İhtiyaç Duyulur?” başlıklı yazısında tasavvuf hayatından ve tarihinden süzerek başlıkta sorduğu soruların yetkin ve geniş bir cevabını veriyor.
Prof. Dr. Süleyman Derin ise rehbersiz, mürşidsiz kemalatın olamayacağına işaret ediyor. Tasavvuf terbiyesinde bir şeyhe bağlanmanın önemine yazı boyunca değinen Prof. Derin, bu bağlanmanın bir sebebinin de tasavvufun sözden çok hal transferi ile gerçekleşmesi olduğunu belirtiyor.
Doç. Dr. Selahattin Yıldırım ise dosya kapsamında, kalbimizi kime teslim sorusu etrafında, kalbimizi teslim edeceğimiz bir mürşide olan ihtiyaca vurgu yapıyor.
Selim Haşimoğlu dosyanın tamamlayıcı unsuru olarak, bir mürşid-i kâmil portresi ve örneği sunuyor. Şah-ı Nakşibendilerden, İmam-ı Rabbanilerden, Mevlana Halid Bağdadilerden süzülerek bugünlere tasavvuf hayatının aynı hassasiyetleri, kemalatı, feyzi ve irfanı bugün de yaşattığının, bu yolda insanlara şeyh, rehber, kılavuz ve mürşid olduğunun bir delili olarak Şeyh Muhammed Muta’ Haznevi’nin portresini sunuyor.
Derginin orta sayfalarında İrfan Kaynağı köşesiyle her ay sohbetleri yer alan Şeyh Muhammed Muta’ Haznevi, bu sayıda, “Evliyaullahın Himmeti Kesintisiz Devam Eder” başlıklı yazısında, merhum şeyhi ve babasından hareketle velilerin himmetinin vefatlarından sonra da devam ettiğini beyan ediyor.
Derginin bu ayki portre bölümünde Saadettin Acar imzasıyla önemli bir isim tanıtılıyor: Muhyiddin bin Arabi.
Prof. Dr. Mustafa Kara, bu sayıdaki yazısında hikmet kavramını bilhassa müfessir merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın açıklamalarından hareketle yeniden dikkatlere sunuyor.
Prof. Dr. Ali Akpınar, düzenli olarak Kur’an kıssalarını yorumlamaya devam ediyor. Bu sayıda Hazret-i Meryem var.
Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe, “hayat bir samimiyet sınavıdır” merkezli yazısında samimiyetin berraklığını tanıtırken, Mona İslam, “Hangi İpe Tutunsak?” başlıklı yazısıyla dergide yer alıyor.
Osman Toprak bu sayıda, “Aklın ve Kalbin Yolu: İlim ve İrfan” başlıklı yazısında ilim ve irfan hayatımızın bütünlüğüne, ayrılmazlığına vurgu yapıyor.
Lütfi Sağlam imzalı yazı ise, Selman-ı Farisi Hazretlerinin hayat yolculuğundan hareketle bir rehbere, mürşide olan ihtiyacı farklı bir cepheden gündeme getiriyor.
Kemal Özer, fıtratın çağrısına kula vermeye davet ediyor bizi ve şifa kaynağı olan bitkilere dikkatlerimizi çekiyor.
Ailemiz eki de, her sayı olduğu gibi bu sayı daİlim ve İrfan dergisiyle birlikte okura sunuluyor.
İrtibat tel: 0 212 694 98 98