‘Her kitabın bir hikâyesi vardır’ diye başlıyor İhsan Deniz için Mehmet Solak’ın hazırladığı Sevgilimdir Yazdığım Her Şiir Benim adlı kitap. Mehmet Solak kitabın hazırlanış hikâyesini anlatırken, önce bir nehir söyleşi yapmak üzere İhsan Deniz’le konuştuklarını ancak daha sonra yayınevi ile yaptığı görüşme sonrasında daha kapsamlı bir çalışma ortaya çıktığını söylüyor.

Nehir söyleşileri severim öteden beri. Bu tür kitaplara rastladığımda hemen geciktirmeden alır okurum bir çırpıda. Edebiyatımızda oldukça az üretilen nehir söyleşilerin gün geçtikçe değerli bulunması ve yeni isimlerle ilgili bu tür çalışmaların yapılması, üretilmesi düşüncesine hep sıcak bakmışımdır.

Mehmet Solak kitabı hazırlamaktaki amacını net olarak şöyle açıklıyor: “Alışılmış biyografi çalışması dışında bir çalışma yapmak. Sanatçının, esere doğrudan katkı sunduğu, hatta eserin ortağı olduğu; canlı, samimi ve kapsamlı bir çalışma…” Bu kitaba ulaşan bir okuyucunun, şairin hayat hikayesine, şiirine, hayata bakışına, günlük yaşantıda olsun, sanat dünyasında olanlara olsun, şiir kitaplarıyla ilgili değerlendirmelere, kitaplarından kendi seçtiği şiirlere, kitap bilgileri ve kapak görsellerine ve yaşantısına ait resimlere kolaylıkla ulaşmış olacağını söylüyor Solak. Gerçekten sadece bir nehir söyleşi sınırları içinde gerçekleşmiş bir çalışma olarak üretilmemiş kitap. Mehmet Solak çok titiz bir çalışmayla hem kitaplarla ilgili uzun değerlendirme yazılarına yer vermiş hem uzun bir söyleşi ile şairin şiiri ve sanat dünyası hakkındaki görüşlerini, poetikasını ortaya çıkarmış, aynı zamanda hem kendisinin hem dışarıdan başkalarının değerlendirmeleri ile bir bütün halinde yazarı tanıma imkânı sunmuş oluyor.

Aşk, mutsuzluk hücumuna kapı açmaktır

“Neden Bursa’dasınız,” sorusuna “kader,” diye cevap veren İhsan Deniz, “Önce şiir, eşten bile önce, diyen şairlerden misiniz” sorusuna ise “Hayır, şiire dair o tür fanatik bir bakışım yoktur… Birinin diğerinin yerine geçmesinin lüzumuna inanmıyorum. Ancak şunu biliyorum. Şiir de, eş de özen, ihtimam isteyen varlıklardır.” şeklinde cevap veriyor. Gerek şiiri gerekse kendisinin ketum olduğu yönündeki soruya verdiği cevapta ise “Dışardan bakıldığında soğuk, fazla ciddi, yer yer kendini beğenmiş bir fotoğraf verdiğimin farkındayım. Oysa söz konusu ‘barikat’ı aşıp benimle tanışanların ilk izlenimleri, bu fotoğrafın aldatıcı olduğu yönündedir her zaman. Ketum yönlerim olsa da ben aslında son derece açık, şeffaf biriyimdir gündelik yaşantımda.” şeklinde çok açık yüreklilikle cevap veriyor. Kitaplarının yayın sırasına sadık kalarak sıkı bir okuma ile takip edilmesi ile, yaşantısının her anını en ince ayrıntısına kadar dillendirdiğini de söylüyor.

Kötü şiir yazan şairler hakkında görüşlerinin sorulması üzerine, “kötü şiir yazma ihtimalini yok etmek istiyorsanız, daima iyi şiir yazacaksınız, ancak bunun da imkansız olduğu biliniyor, hiç bir şair yazdığı her şiirden 10 üzerinden 10 alamaz” şeklinde cevap veriyor ve her vakit ‘iyi şiir’den yana tavrını net biçimde ortaya koyuyor.

İhsan Deniz şiire başladığı ilk yılları, ilk kitabını ve daha sonra Yönelişler’deki kazanımlarını, şiir yolculuğunun sağlam temeller üzerine nasıl kurulduğunu da anlatıyor bu örneklerde. Aşkla ilgili sorulara da çok net cevaplar veriyor İhsan deniz… “Aşk nedir, şiir aşkın neresindedir, ya da aşk şiirin neresindedir, sorusuna verdiği cevapta şunları söylüyor: “Aşk imkânsız olana tutulmak, yakalanmaktır. Hiç kuşkusuz başı mutluluk, sonu hüsran ve mutsuzluktur. Esasen aşk, mutsuzluk hücumuna kapı açmaktır. Bana sorarsanız bu dünyada ‘mutluluk’ aramak ahmakça bir çabadır. Şiir, aşkın hiçbir yerindedir. Ancak aşk şiirin tam içinde, göbeğindedir.”

Mehmet Solak zor bir işi başarmış İhsan Deniz kitabı ile

Yönelişler dergisinin mutfağında yer aldığını ve burada derginin oluşturduğu iklimi çok önemli bulduğunu ifade ediyor Deniz. O derginin mutfağında yaşadıkları çalışma ortamında bulunmasaydı, İpek Dili dergisini çıkaramayacağını belirtiyor ve sersemleşmiş bir halde işe gidip gelirken, aksayan, dahası kurumaya yüz tutmuş şiire ilişkin yönünü ayağa kaldıracak yegane seçeneğin bir dergi çıkarmak olduğunu hissettiğini ve bunu arkadaşlarının da katkılarıyla hayata geçirdiğini söylüyor.

Sadece şiir için yaşadığını söyleyecek kadar önemsiyor şiiri İhsan Deniz. Şiirin insanı arındırdığını düşünüyor. Ruhu yenilediğini, nefes aldırdığını, insanın dünyaya olsun, hayata olsun bakışını değiştirdiğini söylüyor. Şiirden asla yorulmadığını belirtip, aksine şiirin kendisine daima yeni hayatlar bahşettiğine inanıyor, hayatına zenginlik, anlam kattığını hatta varoluşunu anlamlandırdığını düşünüyor, adeta hayata bağladığını, dahası mutlu kıldığını söylüyor.

Şiirden asla vazgeçmeyi düşünmediğini de ekliyor. Mehmet Solak’ın bu konuda yönelttiği ve bir muhasebe yapıp yapmadığı şeklindeki soruya cevap verirken Eliot’un sözünü hatırlatıyor. Kendini tekrar etmek, şiiri bırakmak ya da kendine yeni farklı kulvarlar bulmak… Kendini tekrar etmek lüksünden kaçmaya çalışıyor ve biçimsel arayışlara girip değişik tarzlar deniyor, şiirin adeta nefes almasını sağlamaya çalışıyor. Okurun da biraz nefeslenip mısra üzerinde düşünmesini, hayal etmesini, hissetmesini istiyor, bunu başardığını söylüyor ve ekliyor: “Daha farklı olabilir miydi? Olabilirdi elbette. Ama bu oldu, bu kadar oldu. 35 yıl sonra, İhsan Deniz olarak bu kadarım ben işte. Şair bunu diyebilmeli diyorum ben. Ve ekliyorum. Özgüvendir bunu söyletecek olan…”

Mehmet Solak zor bir işi başarmış İhsan Deniz kitabı ile. Kendi şiiri ile ilgili olsun, günümüz edebiyat dünyası ile ilgili olsun pek çok konuda iyi konuşturmuş Deniz’i. Bu geniş kapsamlı çalışma, uzun söyleşi, değerlendirme yazıları ve seçilmiş şiirlerle iyi bir kitap olmuş Sevgilimdir Yazdığım Her Şiir Benim… İhsan Deniz’in şiiri ile ilgili çalışma yapacaklar için, onun şiirini açmaya, anlamaya çalışacaklar için önemli bir kaynak kitap  ‘Sevgilimdir Yazdığım Her Şiir Benim’.

İhsan Deniz, Sevgilimdir Yazdığım Her Şiir Benim, Cümle Yayınları

Şakir Kurtulmuş