Yıllanmış edebiyat dergilerinin bile kapandığı / kapanmaya yüz tuttuğu bir zaman diliminde yola çıkmak, edebiyattan şiirden yana henüz ümitlerin tamamen bitmediğini göstermektedir.

Kütüphanelerin yerini, bu arada edebiyat dergilerinin yerini, bilgisayarların aldığı bir zamanda dergi çıkarmak, bir sürü sıkıntıyı peşinen kabul etmek demektir. Çıkabilen dergilerin çok az sattıkları hatta neredeyse bir kaçı dışında parayla satılmadıkları bilinmektedir. Bir edebiyat dergisinin kendi masrafını çıkarabileceğini sanmıyorum.

Sözü, Mesel’e getirmek istiyorum. Mesel, uzak ve küçük bir şehirde, ülkenin batısından bakıldığında görülmeyen, ismi dahi duyulmayan bir şehirde çıkıyor. Ağrı Dağı’nın eteklerinin dibinden bir bulaktan çıkar gibi taze olan bu dergi, Iğdır’da yola koyuldu ve bu şehrinin küçüklüğünün rağmına metropollere meydan okuyan bir dergi. Gücünü ise Doğu’nun eşsiz coğrafyasından, karlı yüce dağlarından, kervan yolları gibi okyanusları besleyen kutsal metinlerde adı okunan kadim nehirlerinden, baharla yeşeren dağ meltemleri ile titreyen envai çeşit kır çiçeklerinden, çok belirgin olarak yaşanan iklimlerinden alıyor. Asıl önemlisi dünyanın en kadim en zengin kültürlerinin buluşma ve sentezlenme yerlerinden biri olan Anadolu insanının zengin hayal gücünden alıyor.

Mesel’in genel yayın yönetmeni Dinçer Ateş, ve yayın kurulu; Mustafa Alagöz, İsmail Aykanat, Nusret Yılmaz, Nagehan Köksal, Murat Doğan öncülüğünde yola çıkışının ilk meyvesi çıktı.

 

Burak Gültekin haber verdi