Parazitler, tüm canlıların yaşamına dahil olabilen zararlı organizmalardır. Varlıklarını sürdürebilmeleri, yaşayabilmeleri ve çoğalabilmeleri için başka bir canlı organizmayı enfekte etmeleri gerekir. Parazitlerin zararı, yerleştikleri yere ve ne tip parazitler olduklarına bağlı olarak değişkenlik gösterir. İnsan sağlığını enfekte eden parazitler olduğu gibi toplumsal sağlığı enfekte eden parazitler de vardır. Hatta “dil”i enfekte eden parazitler dahi mevcuttur.

Mesela... Sıkça kullanılan “aynen”, “hani”, “atıyorum”, “filan” gibi sözcükler dili enfekte eden “asalak kelimeler” olarak etiketlenir. Bunlar, bir bakıma dile yerleşmiş virüstürler. Aslında cümlelere iliştirilmiş gayrişuuri dolgu malzemesidirler. Sözün ahengini bozan, bayağılaştıran, tesirini azaltan, diyalogu körelten ve bedii değer taşımayan kelimelerdir. Bazen bir maymuncuk vazifesi ifa ederler; bazen de bir fikir ya da görüş geliştirilemediğinde söylenmiş olanlardan beslenme, hazıra konma şeklinde bir kolaycılığı imlerler. Bazense konuşma esnasında demek istenilen kelimenin hatırlanamaması durumunda kullanılan joker kelimeler olarak işlev görürler.

Bir de toplumları enfekte eden ve toplumsal bağışıklığa hasar ve zarar veren parazitlerden söz edilir. Mesela Belarus, 2015 yılında “sosyal asalaklık”la mücadele etmek için sosyal bağımlılığın önlenmesine dair bir kararname çıkardı ve yılda 183 günden az çalışan kimselerden yıllık 245 dolarlık bir “sosyal parazit vergisi” almak istedi. Hükümet, çalışmayan ya da çalışmak istemeyen bu işsiz kesimi disipline etmek amacıyla bu kararı yasalaştırmaya çalıştı. Lâkin vatandaşlar, hükümetin iş bulamayanları cezalandırdığı gerekçesiyle kitlesel gösteriler düzenleyerek bu yasaya karşı çıktı. İşsizliğin kriminalize edilmesi, yani suç hâline getirilmesi şeklinde yorumlanan bu uygulama, vatandaşların periyodik protestolarıyla askıya alındı.

“Sosyal parazit vergisi” mevzuu, aslında hayli karmaşık bir meseledir. Şimdilik işsizlerle sınırlandırılan bu verginin yarın toplumdaki hangi kesimi [göçmenler?, mülteciler?, evde çocuk bakan kadınlar?...] kapsayacağı muammadır... Öte yandan bir insan topluluğunu asalak/parazit olarak nitelerken böyle bir kitlenin oluşumuna zemin hazırlayan asalak/parazit bir ekonomik ve sosyal yapının olduğunu da atlamamak gerekir...

Meselenin karmaşık yanlarından biri de vatandaşların emek faaliyetinde bulunmaya teşvik edilmelerine ilişkindir. Malumunuz devletler; sağlık, eğitim, kültür, spor, kamu hizmetleri, toplu taşıma, iletişim gibi birçok kalemi finanse ederler. Ve bu hizmetlere ilişkin giderleri de vatandaşlarından topladıkları çeşitli vergilerle karşılarlar. Sosyal adalet açısından çalışma çağındaki tüm vatandaşların vergi vermeleri bu bağlamda bir zorunluluktur. Yani, devlet harcamalarının finansmanına katkı sunmak her vatandaşın anayasal yükümlülüğüdür. Ancak, vatandaşların emek faaliyetinde bulunmaya demokratik yollarla teşvik edilmeleri devletlerin asli yükümlülükleri arasındadır.

Hulâsa;

Söz konusu, ister insan sağlığı isterse toplumsal sağlık olsun “parazitler” bir hasar bırakabilir ve ölümcül olabilirler...

Nilgün Dağ