18 Mart Pazartesi akşamı Kocaeli/Derince Belediyesi’nin Çanakkale Şehitlerini Anma Programı kapsamında İbrahim Sadri, Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde zafer şiirlerini seslendirdi.
Tam da iki haftadır İbrahim Sadri’nin Mehmed Akif Ersoy’un şiirlerini okuduğu albümü dinleyip dinleyip terennüm etmekte iken. Çocukların biri “Çanakkale Şehitlerine” şiiri, diğeri de İstiklal Marşı’nı ezberleme ödevleri olduğunu söylediklerinde geçtiğimiz sene kitapçıda görüp, “çocuklar da dinlerken şiirleri ezberlemiş olurlar bir taraftan” diye düşünerek aldığım albüm sayesinde hem şiirlerini daha çabuk ezberlemiş, hem de şiir hakkıyla nasıl okunur öğrenmişlerdi.
Şiir aşkına…
Soğuk bir akşamda kültür merkezine giderken “herhalde bu soğukta pek kimse gelmez, hem de şiir dinlemek için hiç gelmez” diye düşünürken, salonun, genci, yaşlısı, çocuklusu dolduğunu görünce epey şaşırdım doğrusu. Bu soğukta, üstelik bazıları küçük çocukları ile geldiklerine göre hakikaten şiir sevdalısı olmalıydılar.
İbrahim Sadri programa kendisine ait olan “Merhaba” şiiri ile başladı. Ardından Mehmed Akif’in İstiklal Marşı’nın yazılma sürecindeki olaylardan bahsederken İstiklal Marşı’nın “akıbeti henüz belli olmadan, Milli Mücadele devam ederken yazılan bir marş olduğunu” söyledi. Sonra İstiklal Marşı’nı okudu bizlere ve ardından “Bülbül” şiirini. Okuduğu her şiir hakkında nasıl yazıldığı veya şiirde anlatılan inceliklere dair bildiklerini ve hissettiklerini de bizlerle paylaşmayı ihmal etmedi.
Çok heybetli ve yürekten yazılmış bir şiirdir
Sırada Çanakkale Destanı vardı. İbrahim Sadri “Akif öyle bir anlatmış ki Çanakkale’yi, gözünüzü kapattığınızda o savaşı yaşıyorsunuz, böylesine bir şiiri ancak Akif gibi cesaretli biri yazabilirdi. Çok heybetli ve yürekten yazılmış bir şiirdir” dedi. Devamında, “niye Çanakkale ile ilgili bu denli etkili bir şiir yok? Varsa da çok az var. Çanakkale ülke tarihimizin en büyük destanıdır. Oradan çıkmış bir millet her yerden çıkar ve kurtulur. Millet olarak sıkıntıya düştüğümüzde bakacağımız ilk yer Çanakkale’dir” dedi.
“Çanakkale Şehitlerine” şiirini dinlerken kelimelerin niçin bu kadar içimizi titretip bize tesir eden, her dinlediğimizde veya okuduğumuzda aynı güçte bizi hislendiren yazanın zekası ve cesareti, imanı muhakkak. Ve bir de o derin anlamı olan ve kalbe hitap eden gerçek kelimelerle yazılmış olması değil midir? Kızım bu şiiri ezberlerken anlamını bilmediği kelimelerin yanına manasını yazdık ki şiirin ruhunu anlayıp manasını kavrayarak okusun. Bu düşüncelerle şiiri dinlerken yanımda oturan yaşlı teyze de kim bilir hangi duygular içinde “yalan dünya kızım, yalan dünya” dedi. “Teyze sen tanıyor musun şiir okuyanı?” diye sordum. “Tanıyorum tabi, İbrahim o, İstanbullu” dedi ve ellerimi tuttu.
Sakarya Türküsü okunmadan program bitmez
İbrahim Sadri, kendisinin Çanakkale Destanına dair yazmış olduğu şiiri de paylaştı bizlerle ve ekledi: “Akif’in şiirleri acayip şiirlerdir; tabi bizimkilerin onun yanında lafı edilmez. Biz ancak şiir yazmaya çalışıyoruz diyebiliriz.” Ve elbette onsuz olmaz. Sırada Necip Fazıl’ın “Sakarya Türküsü” vardı. İşte içinde geçen kelimelerin kalbimize değip bizi sarstığı ve mısralar karşısında unufak olduğumuzu hissettiren bir şiir daha. İnsan hiç bitmesin istiyor.
Programı izleyenler birkaç şiir isteğinde bulundular daha sonra. İbrahim Sadri de bu akşamın önemine binaen başka şiir okuyamayacağını ve başka bir zaman geldiğinde istenilen şiirleri okuyabileceğini söyledi. Fakat çok ısrarlı talepler gelince tadımlık bir, iki şiirini okudu bizlere. Ve son olarak İbrahim Sadri İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtasını okuyarak bizlere veda etti.
Üzerimizde hakkı olan adam
Bazı sesler vardır. Duyduğunuzda sizde güven hissi uyandırır. O sesi işittiğinizde bir adım atıp farklı bir dünyaya geçiş yaptığınızı, zamanlar arası, hatta belki zamanlar üstü bir yolculuğa çıkacağınızı bilirsiniz. Dost bir sestir o; aldatmaz, kandırmaz; gerçektir. O kadar iyi tanırsınız ki bir sonraki söyleyeceğini tahmin edersiniz ve bilirsiniz hatta. Söylediği sözün anlamını, ne niyetle söylediğini bile… Dar vaktinizde sesi ile imdadınıza yetişir, merhem olur cümle yaranıza. Yani üzerinizde hakkı olanlar vardır ya hani. İşte İbrahim Sadri de onlardan biri.
İmkân bulursam belki “Memleket Havaları” isimli şiir kitabını imzalatabilirim diye yanıma almıştım. Çıkışta kalabalık dağılıp da fotoğraf çektirmek için bekleyenler yakalamadan kitabımı uzattım. Şaşırdı ve “nereden buldunuz bu kitabı, bende bile yok” dedi. “O benim kargo ile aldığım ilk kitabım” dedim. Baskısına baktı sonra, “96 yılı tabi, epey olmuş, yaşlanıyoruz ya” dedi. “Hep birlikte” dedim içimden, hep birlikte. Ve akşam gidilen programların en güzel tarafı ay’ı temaşa etmek benim için. Dışarıya çıkıp da gökyüzüne baktığımda puslu ay manzarası öyle muhteşemdi ki. “Allah’ım şiir gibi” demekten kendimi alamadım. Böyle bir akşama da ancak böylesi güzel bir ay seyri yakışırdı.
F.Kebire Gündüz Karaaslan “bırakıp gittiğin kadarız…” diyerek haberdar etti