Hocam öncelikle söyleşimiz için size teşekkürlerimi sunuyorum. Söyleşimize başlamadan önce okuyucularımız için bize biraz kendinizden bahseder misiniz, sizi daha yakından tanısak…

İstanbul’da Vefa semtindeki Molla Hüsrev Camii meşrûtasında doğdum. Fatih dersiâmlarından Hüsrev Efendi’nin talebesi olan rahmetli babam, değerli hocasının ismini vermiş bana. İstanbul İmam-Hatip Okulu 1967-68 dönemi mezuniyetinden sonra İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdim. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümünde 4 yıl ve Mekke Ümmü’l-kura Üniversitesinde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde 4 yıl eğitim aldım. 10 yıl kadar devlet memurluğu (Müftülük murakıplığı ve YİE asistanlığı) yaptım. Uzun yıllar merhum Ahmet Şişman’ın kurucusu olduğu İz Yayıncılık ve Geredeli dış ticaret firmalarında genel müdürlükler yaptım.

Hocam kaç yıldır İstanbul Tasarım Merkezi’nin yönetimindesiniz?

İstanbul Tasarım Merkezi 2008 yılında kuruldu ve faaliyete başladı. Ben 2008 yılından bu yana Tasarım Merkezi’nin müdürlüğünü yapmaktayım.

İstanbul Tasarım Merkezi Ensar Vakfı’nın bünyesinde bir kurum, bizler de öğrencilik yıllarımızda Ensar Vakfı’nın desteğini gördük. Tabii o zamanlar sanata yönelik böyle bir kurumsal yapı mevcut değildi. Genelde eğitim alanında faaliyet gösteren vakfın sanatın her alanında eğitim vererek her yaştan insanı Özbekler Tekkesi gibi manevi atmosferi de yüksek bir çatı altında birleştirmesi gerçekten çok anlamlı. Siz yakinen öğrencileri, eğitimcileri, yapılan sanatı görüyorsunuz bu konuda bize neler söylersiniz, yani sanat eğitimi nasıl bir ayrıcalık sağlıyor sizce?

Camiamızda henüz sanat tasavvurunun tam olarak oturmadığı, sanatsal faaliyetlere yeterince önem verilmeyen, estetik kaygıların yeri geldiğinde eleştirildiği zamanlarda rahmetli başkanımız ve çevresindeki değerli vakıf üyeleri ile İstanbul Tasarım Merkezini kurmak nasip oldu. 

Kuruluş amacımızı kısaca şöyle ifade etmek isterim: Sanat ve estetiğe yatkın, kendi kültürel değerlerine bağlı, milli ve manevi kültüre yatkın, geçmişten günümüze kadar gelmiş olan sanatsal geleneği günümüze kadar taşıma gayretinde olan bir nesle, bir gençliğe hitap etmek, onların yetişmelerine katkı sunmak. Ayrıca sanatın ve geçmişten aldığı geleneksel kültürel değerlerin inceliği ile peşin yargılı olmayan, ezbercilikten uzak, mütevazı bir duruşla yaşadığı çağa ayak uyduran yeniliklere yatkın, farklı düşünce yapılarına saygılı, düşünsel anlamda gelişmeye açık ilkeli bir gençliğe hitap ederek onların yetişmelerine elimizden geldiğince katkı sunmak…

İçinde yaşadığı toplumu anlayarak, yaşadığı dünyaya sanat ve estetik değerlerle seslenmesini bilen, ürettiği sanatla düşüncesini yoğurup iyiye, erdeme ve tüm güzelliklere muhatap öğrenciler yetiştirmek. Öğretim kadrosu ve öğrencileriyle ortak bir çalışma sistemi kurarak, bu amaçlar ekseninde birlikte çalışılmasını sağlamak.

Bu minval üzere elimizden geldiği kadar güzel işler yapmaya çalışmaktayız.

Hocam biz de son üç yıldır kıymetli hocalarımız İlhami Atalay ve Cemal Toy’dan resim dersi alıyoruz. Kendi adıma söylemem gerekirse kendimle yarışarak, adeta savaş vererek bu mekâna geliyorum. Ama müthiş bir dinlenme, feyz ve heyecan duyuyorum. İstanbul’un güzide bir bölgesinde adeta tüm haftanın yorgunluğu gidiyor üzerimizden. Siz de adeta çalışanlarla, hocalarla bir aile atmosferi sıcaklığındaki bu mekâna her gün geliyorsunuz neler hissediyorsunuz?

Sizin haftada bir gün hissettiğiniz duyguları, heyecanları ben haftada yedi gün hissediyorum. Burada bulunmak benim için çalışma mekanından ziyade mutluluk veren bir yorgunluk haline dönüşüyor haliyle. Tarihi bir mekânda vücut bulmuş ruhaniyete her gün ziyarete gelmek gibi Özbekler Tekkesi’ne gelmek. Eskimeyen, kadim, maneviyatı yüksek bir mekanda olmak heyecan uyandırıyor tabii. Size de feyz vererek adeta dinlendiriyor, rahatlatıyor ve tarihin yaşanmışlığı ile anlamlı bir buluşma yaşar gibi oluyorsunuz. Buradaki feyz ve bereketten ben müstefit oluyorum konuklarımızdan ve öğrencilerimizden, hocalarımızdan ziyade diyebilirim.

Okuyucularımıza İstanbul Tasarım Merkezi’ndeki atölyelerden, derslerden bahsedebilir misiniz? Hangi alanlarda halen devam eden çalışmalarınız bulunmakta?

Merkezimizde her dönem 15-20 farklı sanat ve tasarım atölyesi düzenlemekteyiz. Sadece güncel atölye isimlerini zikredeyim. Detaylı bilgiler www.istanbultasarimmerkezi.org sitemizden takip edilebilir.

Çocuk Kitabı Resimleme Atölyesi

Canlandırma Film ve Oyun Tasarımı Atölyesi

Çocuklar için Resim Atölyesi

Ebru Atölyesi

Eskiz Atölyesi

Fotoğraf Atölyesi

Geometrik Desenler Atölyesi

Hüsn-i Hat Atölyesi

İlhami Atalay Resim Atölyesi

Kaligrafi Atölyesi

Kısa Film Atölyesi

Minyatür Atölyesi

Renkli Düşünceler Atölyesi

Suluboya Atölyesi

Suluboya Atölyesi

Tezhip Atölyesi

İstanbul’un kültürel atmosfer itibariyle en dinamik mekânlarından biriyiz diyebilirim ve günden güne faaliyet alanımız artıyor.

Zaman zaman sanat merkezli çalıştaylar, söyleşiler, yabancı sanatçı konuklarla da programlar oluyor, bu tür programların, sanatla uğraşan öğrencilere, halka nasıl bir katkı sunduğunu düşünüyorsunuz?

İstanbul Tasarım Merkezi’nde ilki 2013 yılında olmak üzere dört kez “Uluslararası İslam Sanatında Geometrik Desenler Çalıştayı” gerçekleştirdik. Bu çalıştayların önemli farkındalık oluşturduğunu ve konunun takipçilerini her anlamda kuşatarak arttırdığını memnuniyetle müşahede etmekteyiz. İslami geometrik desenlerin hem analizlerini yapmak hem de yeni tasarımlar oluşturmak isteyen gençlerin sayısı günbegün çoğalmakta. Önemli bir sanatsal faaliyet olarak başlattığımız bu programları düzenli hale getirerek konunun iki değerli uzmanı ile atölyeler yapmaktayız. Prof. Dr. Miroslaw Majewski ve Muhammed Aljanabi merkezimizde atölyelerine devam etmekteler.

Beni şahsen heyecanlandıran faaliyetlerimizden biri de İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle düzenlediğimiz “Canlandırma Film ve Oyun Tasarımı Atölyesi”.  Karakter animasyonu ve oyun tasarımı üzerine bir yıl boyunca yoğun eğitim verildi, kısa animasyon filmler ve oyunlar gerçekleştirildi. Çok da başarılı netice hâsıl oldu. Animasyon eğitimine inşallah devam edeceğiz.

5 yaşından 75 yaşına kadar misafirlerimiz var etkinlik ve atölyelerimize katılan. Atölyelerimizden birine gelen diğerlerine de katılıyor. Adeta bu mekan ve değerli hocalarımızla bağımlılık yapıyoruz. Sanatın kendisinde var olan ve insanı olgunluğa, erdeme her daim yenilenerek güzele taşıyan anlamlı bir çağrı bu aslında. Biz de işimizi elimizden geldiğince iyi yapmağa yetenekleri ortaya çıkmasına yardımcı olmaya ve geçmişten günümüze kadar uzanan zengin sanatsal medeniyetimizin devam etmesi için çaba harcıyoruz. Sanata yatkın gençlerin ve her yaş yetişkinin tüm çabalarına her anlamda katkı sunarak, onlara yeni ufuklar açıyor, yeteneklerini keşfetmelerini sağlayarak, sanat yolunda anlamlı ve inşa sağlayan bir yolculuğa çıkmalarına katkı sunduğumuzu söyleyebilirim. Siz buna en güzel örneksiniz bana kalırsa. Çocukluğunuzdan beri var olan hayal bizimle gerçeğe dönüşüyor bugün. İnanıyorum ki gelecek sizi iyi bir ressam olarak ağırlayacak ve arkanızdaki imzada İstanbul Tasarım Merkezi olacak.

Bu arada çocuklarımızı da ihmal etmiyoruz. Ressam Cemal Toy hocamızla çocuklar için resim atölyesi ve yaz aylarında da “Çocuklar için 5 gün 5 tasarım” atölyeleri düzenlemekteyiz.

Hocam güzel dilek ve düşünceleriniz için müteşekkirim. İstanbul Tasarım Merkezi bence her ilde bulunması gereken bir sanatsal eğitim yapısı, siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Yaşadığımız toprakların, coğrafyamızın sanatın her alanıyla buluşup kalkınmaya ve çağa sanatsal dokunuşlar yapmaya ihtiyacı var. Gençlerimizi sanatla, tasarımla, edebiyatla, musiki ile yani sanatın her alanı ile buluşturmamız gerekiyor. Çünkü sanat tüm güzelliklerin özüdür ve güzellikleri yayma adına faaliyet alanları genişletilmeli. Zira Türkiye’mizin buna çok ihtiyacı var. İmkânlarımız ölçüsünde biz ancak İstanbul’da bu faaliyetleri yürütebiliyoruz.

Gençlerimizin sanatla buluşarak kendilerini ifade etmeleri, geleneksel anlamda da bir medrese eğitimi gibi yakinen hocalarından ders alarak belli bir geleneği de sürdürüyor anlamında görüyorum bu mekânı siz bu konuda neler düşünürsünüz?

İstanbul Tasarım Merkezi olarak çağın kabul ve kazanımlarını dikkate alarak geleneğe de bağlı kalarak selam durmaya çalışıyoruz. Bir yandan çağın kabulleri içindeyiz ama diğer yandan geleneksel usullere sırtımızı dayamaya çalışıyoruz. Bu noktada en önem verdiğimiz şey, talebe ile usta arasında güçlü bir bağ kurmak. Sadece ders zamanlarında sınırlı kalmayan aynı zamanda dert zamanlarında da birlikteliği gözeten uzun soluklu yolculuğu ifade edecek ilişkiler geliştirmek istiyoruz. Bir hedef olarak bunu yedeğimizde taşımakla beraber hocalarımızın yoğurt yiyişine de müdahale etmiyoruz.

Son olarak, kendi değerlerine ve maneviyatına bağlı, sanatın insanı mutlak güzelliklerle buluşturarak yücelten değerlere yaklaştıran, ruh inceliği ve insanı kendi iç yolculuğuna taşıyarak tekâmül sağlamasıyla oluşturduğu tüm eğitsel çabaları gençler için anlamlı buluyor musunuz, özellikle günümüz gençliği için böyle ortamlar gerekli midir?

Sanatta asıl amaç insana anlamlı ve derin iç yolculuklar yaptırabilmektir. İnsanın kendine dönerek içinde devşirdiği tüm güzellikleri dışarıya yansıtmasıdır sanat bir bakıma... İnsanın varolma mücadelesine sanatla keşfettiği tüm güzelliklerle katılmak gibi bir şeydir bu. Yani teknik olarak bir şeyi öğrenmek ya da daha güzel yapmak değil, kendini daha güzele evirmektir. Bu yüzden sanatı, sanatın ustası olan, sanatı icra eden sanatçıyı, sanatla uğraşan talebeyi ve sanatla ilgili mekânları önemsiyoruz. Bizler isteriz ki, toplumda her ferde tek tek sanatın güzelliklere, erdeme, soylu duruşlara taşıyan dokunuşu olsun ve sanatsal tüm çalışmaların çoğalmasını ümit ediyoruz

Söyleşi için, anlamlı ve güzel dilek ve temennileriniz için, böylesine güzel bir mekâna kattığınız her şey için tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz efendim hayırlı bereketli çalışmalar diliyoruz.

Röportaj: Selvigül Kandoğmuş Şahin