Hür Tebessümün Kalesi Cafcaf
“Biz de iyi iş yapan adam yok”, “Bizden adam olmaz” gibi sözleri duymaktan bıktık artık. Sezen Aksu dinlediğini söyleyerek büyüdüğünü sanan mahalle gençliği, kelimenin en hafif şekliyle bizi üzüyor… Bir siyer kitabı okurken saklayan, bocalayan ve afallayan; ama Ahmet Altan ya da Orhan Pamuk okurken gözümüzün içine sokan entel kardeşlerimizden usandık!
Kaliteli işler yapan çok insanımız var: Bir Rıhle Dergisi, bir Karagöz Dergisi, bir Dergâh Dergisi, bir Edebiyat Ortamı Dergisi, bir Yedi İklim Dergisi az şey mi?... Kaçından haberimiz var? Kaçını bir gencimizin eline tutuşturuyoruz?
Sadede gelecek olursak… Büyük emekler harcanarak ve hummalı bir çalışma sonunda çıkartılan Cafcaf`tan kimleri haberdar ettik?
Bize haber vermeye gelenlere nasıl davrandık? Sızıntı abonesi yapmaya gelenlere yaptığımız gibi kibarca geri mi çevirdik? Ya da bıyık altından gülüp geçtik mi? Boş işler bunlar mı dedik? Bunları siz söylemediniz de başkaları mı söyledi?
Durmayalım! “Belden aşağı espri yapmaz bu dergi.” diyelim insanlara. “O zaman nasıl güldürecek bizi?” diye soranlara aldırmayalım. Sıkmayalım canımızı ve insanlara Cafcaf gibi iyi haberler vermeye devam edelim. Allah iyilerle beraberdir çünkü. Allah da nerden çıktı şu mizah işinde demeyin. Cafcafı çıkaranlar Allah rızasını önemseyen insanlar...
Bu dergi, Penguen ve benzeri dergiler gibi insanları sırf güldürmek için çıkartılmıyor. Bir Bülent Akyürek`in, bir Ömer Faruk Dönmez`in yazılarını okursanız ne demek istediğimi anlarsınız: Saçma sapan bir dünyada ciddi cümleler kurmak zorunda değiliz. Başörtüsü zulmünün yanlışlığını mantıksal cümleler kurarak izah etme zorunluluğumuz yok. Adamlar bizimle dalga geçiyor basbayağı. Biz de dalgamızı geçelim. Nasıl mı? Mizahla…
Hasan Aycın çizgileri, sayfalarca yazılmış ciddi bir makaleden daha etkili
olabiliyor bazen. Hiçbir ciddi yazı, Naci el- Ali çizgileri kadar İsrail zulmünün haksızlığını ortaya koyamamıştır. Tamam, belki bahsini ettiğimiz iki kişi karikatür çizmiyor. Ama bazı gerçekleri; en güzel biçimde ve çarpıcı bir şekilde bize gösterebiliyor.
Son olarak http://www.dunyabulteni.com adlı siteden bir alıntı yapalım:
“Bu mizahçılar Sezai Karakoç'u bilen, İsmet Özel'i okumuş, Mehmet Niyazi'den haberdar, Esad Coşan'ın hadis derslerine katılmış, Cemil Meriç okumuş, Ali Şeriati'yi seven, Ali Ulvi Kurucu okurken ağlayan, namazdan sonra musahafalaşan, Ömer Karaoğlu dinleyen, bir hadisi aralarında paylaşan, Bahauddin Nakşibend'e hürmet eden, Aliya İzzetbegoviç'e İstanbul'dan hürmet eden, Rasim Özdenören'i Ankara'da evinde ziyaret eden, Hakan Albayrak Şam'ı yazmış diyen, Safahat okuma kampanyasına katılan, Said Nursi'yi, Erbakan'ı, Tayyip Erdoğan'ı, Muhsin Yazıcıoğlu'nu, Bülent Yıldırım'ı seven, hürmet eden ve yeri gelince edebince eleştiren mizahçılar!
Aynı zamanda 8 ay önce Mizah Derneğini de kurmuş, dağılmak istemeyen bir ekip Cafcaf ekibi!
…
Bu ekibe sağır kalmamanız ümidiyle!”
Mustafa Esen, hür tebessümün kalesine çekti söz bayrağını!