Yeryüzünde iyilik de kötülük de emsaller üzerinden yayılıyor. İlim de cehalet de öyle. İlim yuvası olsun diye açılan okullar gençleri oyalamaktan başka bir işe yaramıyor. Ömrünün en verimli olması gereken 17 yılını okullarda geçirmek zorunda bırakılan gençlerin bu uzun surenin sonunda elde ettikleri sonuç nedir? Eğer nasipleri varsa rızıklarını temin edecekleri bir meslek sahibi olmak. Maalesef okullar mesleğin gerektirdiği bilgileri vermekten bile aciz. Gençler sıfırdan işe başlayıp öğreneceklerini iş ortamında öğrenmeye çalışıyorlar.
Ortalama 24 yaşında üniversiteden mezun gençlerin ilmî olgunlaşma evresini büyük ölçüde tamamlayıp kendi alanı ile ilgili özel konular üzerine yoğunlaşmaları gerekmez mi? Zorunlu eğitim adı altında adeta bir cendereye sokulan gençlerin içinden ancak kendi gayretleriyle kabuğunu kırıp sıradışı olabilenler önemli başarılar elde edebiliyorlar. Gençlerin sözde başarısını ölçmek için yapılan merkezi sınavlar toplumu ve gençleri kandırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Kendi okulumdan biliyorum. Yüksek puanlar alarak gelmiş bazı öğrencilerin gerek sözlü gerek yazılı olarak üç beş düzgün cümle ile meramını anlatmakta zorlandıklarına şahit oluyorum. Klasik ve açık uçlu sorulardan nefret ediyorlar. Hayatî meseleleri bile seçenekler üzerinden anlamaya ve iki şıkka indirmeye çalışıyorlar. Soru çözen ama sorun çözemeyen bireyler yetiştiriyoruz.