İnsan bu hayatta var oldukça hep tatmin olmayı ister. Dünyevi tatminde ihtiyaçlar çoğaldıkça çoğalır, aldıkça alır, yükseldikçe yükselirsin. Makam, mevki, aile, sağlık her şey yerli yerinde olsa bile insan hep ister. Bu gidişat sürer gider. ‘Dünyanın peşinde koştukça dünya arkasını döner yetişemezsin. Ancak dünyaya sırtını döndüğünde de dünya peşinden koşar’ demişler. Nefs-i emmare bir türlü tatmin olmaz, doymak bilmez, kalp muhabbetle mürüvvetle tatmin olur diyorlar. Lakin bu seküler, modern akl-ı maaşa teslim olan zihniyetle bu manayı anlayabilmek pek güç.
“Bu akl’ü fikr ile Mevlâ bulunmaz
Bu ne yâredir ki zahmi bulunmaz”
Oysaki Yunus Hazretlerinin bu beyitleri, sanki bize bu gönül boşluğunun dünyevi hazlarla doldurmanın çare olamayacağını söylüyor. “Budur mananın hası siler kalbinden pası/ İsm-i a’zam duası Lâ ilâhe İllalah” diyerek bize bir reçete veriyor.
Gönle, maneviyata sûrûr verecek, iç dünyasını sükunete ve saadete eriştirecek, kalbi dinlendirecek bir eğlence olarak kelime-i tevhide ihtiyaç olduğu, birçok Divan-ı İlahiyatta nutk-u şeriflerde geçer.
Maraşizade Borlu Ahmed Kuddusi Hazretlerinin (1760-1848) Divanı’nda pek çok yerde tevhid bahsine rastlarız. Divan’ın önsözünde Kuddusi Hazretlerinin bir rüyası şöyle anlatılır: “Gece rüyamda Abdülkadir Efendimizi gördüm. Elime bir yeşil levh (levha) verdi. Vasatanda (üzerinde) güzel hat ile yazılmış ki, (Bir kimse La ilâhe illallah zikrini iksâr eylese [çoğaltsa] sâbikînden ve mukarrebînden olur.) Uyandım ve gördüm, gönlüm hanesine nûr-u tevhid dolmuş ve lisanımda Nehr-i Nil gibi zikir cereyan eder.”
Tevhid kelimesine Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca- Türkçe lügatinden baktık. Bir kılma, bir etme, birleştirme, birleştirilme diyor. Bir sayma, bir olarak bakma, birliğine inanma. Allah’ın birliğine inanma “lâilâhe-illallah” sözünü tekrarlama diye devam ediyor.
Sadettin Ökten hocamız birkaç sene önce nutk-ı şeriflerden bir seçme yapmış radyoda şerh etmişti. Bir programda Abdulehad Nuri’nin;
“Rahat-ı cânım câne cânânım
Sırr-ı pinhânım sendedir yâ Râb”
beytini şöyle açıklar: “Kalbimin, gönlümün tatmini. Mesela muhakkak ki Allah zikri kalpleri tatmin eder. ‘Ela bizikrillahi tatmainnül kulüb’ -ayet-i kerime-muhakkak eder, çünkü kalbin ihtiyacı o. Bedenin ihtiyacı yemek, içmek. Hararet, sıcak yaz mevsim, su istersiniz ihtiyaç olur. Kalbin de ihtiyacı Allah’la beraber olmaktır, Allah’ı anmaktır. Bunun dille olan tarafı da vardır, kalpten geçirmek de hafî olan tarafı da vardır. Her an Allah’la beraber olmak vardır ve dolayısıyla canımın rahat ettiği, gönlümün, kalbimin huzur bulması seni hatırlamak senle beraber olmaktadır.” diyor.
“Kul kefâ billah, kalbi -ela bizikrillahi tatmeinnül kulüp- “Ancak” diyor Hasan Basri Çantay Hoca: “ela… hışşt, hışşt gözünü aç” diyor. Ancak Allah zikri kalpleri tatmin eder. Ne o? neşide-i dudaktan ve kalpten”
Sadettin Hoca, yine aynı bahisten aynı manayı Niyazi Mısri’nin şu beytinde de açıklar:
“Hakk’ı seven âşıkların eğlencesi tevhid olur
Aşk oduna yanıkların eğlencesi tevhid olur”
Hakk’ı seven âşıkların eğlencesi tevhid olur, demek siz bir âşıksanız, Hakk’a âşıksanız sizin ruhunuzu sükûnete erdirecek olan tatmine erdirecek olan şey tevhid yani ‘La ilahe İllalah’ zikridir. Aşk oduna yanıkların, âşık aşk oduna yanıyor eğlencesi tevhid olur. Bu arada bu nutk-u şerîfte eğlence çok mühim bir temel motif, biraz evvel sözünü ettiğimiz gibi kalbi güçlendiren, kalbe deva sunan, şifa sunan nefs-i emmareyi değil, kalbi ruhu güçlendiren ona sürur ve mutluluk veren hâldir eğlence o meşguliyettir.
Ahmet Doğan Hocanın Akçağ Yayınlarınca neşredilen Kuddusi Divanı’ndan bu bahiste seçmeler yaptık. “Lâ ilâhe illallah” bila adet ve her vakit çekilebildiğini Kuddusi Divanı’nda da okuyoruz. Umarız hisseyâb, zevki yâb olunur.
Biz zümre-i âşıklarız tevhîd bizim eğlencemiz
Yok kizbimiz sâdıklarız tevhîd bizim eğlencemiz
*
Işkın şarâbın içmişüz meyl-i sivâdan geçmişüz
Halk sohbetinden kaçmışuz tevhîd bizim eğlencemiz
*
Buğz eyleme zâhid bize dahl itme hem zikrimize
Bizden zarar gelmez size tevhîd bizim eğlencemiz
*
Ahzâb okunmak bilmeyiz hem nâsı teshîr kılmayız
Hiç kahre meşgûl olmayız tevhîd bizim eğlencemiz
*
Sünnet olan zikr ü du’âyı okuruz subh u mesâ
Hizb okumağa yok rızâ tevhîd bizim eğlencemiz
*
Ubbâd işi savm u salât zenginlerin hacc u zekât
Âşıkların tevhîd-i zât tevhîd bizim eğlencemiz
*
Nâsın çoğı dünyâ sever çoğı dahi ukbâ sever
Kimi hemân Mevlâ sever tevhîd bizim eğlencemiz
*
Sîm ü zeri cem etmeyiz Kârûn yolına gitmeyiz
Bir kimseyi incitmeyiz tevhîd bizim eğlencemiz
*
Hubb-ı riyâset bizde yok ârzû-yı cennet bizde yok
Dünyâya rağbet bizde yok tevhîd bizim eğlencemiz
*
Kuddûsî’nin maksûdı zât etmez sivâya iltifât
Öğretdi Fahr-ı Kâinât tevhîd bizim eğlencemiz
***
Girmek istersen erenler zümresine ey aziz
Durma daim eyle tevhîd gece-gündüz kış u yaz
*
Dört neferden uzlet eylersen bulursun tez murad
Ehl-i dünya ehl-i gaflet ehl-i bid’at hiylebaz
*
Kesme dilden her nefes her dem beher hâl zikri sen
Zâkirin kalbine şeytan mâsivâ’yı koyamaz
*
Bulmadım bir şeyh deyu terk etme zikrullahi çün
Sana Kuddûsî icazet verdi oldun sen mücaz
***
Zikirler efdali tevhîd imiş bil
Anı vird edeni tezkir eder ışk
*
Devam et zikre Kuddûsî sözin tut
Güç işin zâkirin teysir eder ışk
***
Buldunsa eger yâr’i surûri tarab eyle
Bulmadın ise durma çalışub taleb eyle
*
Bulmağa sebep maksadı sa’y ile talebdir
Tut pendimi tevhîde devâm rûz u şeb eyle
*
Yiyüp içüp uyuma behâyim gibi daim
Tut pendimi tevhîde devâm rûz u şeb eyle
*
Işk atına bin git yola tez vasıl olursın
Kıl zikri gıda rûhına def-i küreb eyle
*
Kuddûsi Gafil geçüben cümle hevâdan
Ashâb-ı Kehf gibi sivâdan hereb eyle
***
Ey sâlik-i ışk-ı Hudâ işin biter tevhîd ile
Aslâ gönülde mâsivâ kalmaz gider tevhîd ile
*
Hak zikrini it subh u şâm olsun gönül ışka makâm
Bil şöyle kim heb hâs u âm Hakka irer tevhîd ile
*
Hak yollarının akrebi tevhîd-durur didi Nebî
Her kim tutar bu mezhebi tîz yol keser tevhîd ile
*
Çokdur begim Hakkın yolı tevhîd kamunın esheli
Bu gül’izârın bülbüli arşa uçar tevhîd ile
*
Kuddûsîyâ gel nutkı tut kıl cânına tevhîdi kût
Bu arsada bulan sübût er olısar tevhîd ile
***
Aç gözini nakkâşı gör nakşına bakub olma kör
Ol ibni Edhem-veş gayûr Kuddûsa gel Kuddûsa
*
Mevlâsını kıldı taleb terk eyledi varını heb
İt sen de ağyârdan hereb Kuddûsa gel Kuddûsa
*
Kuddûsîyâ itme mehel tevhîde çalış bî-kesel
Tut pendi çek gayriden el Kuddûsa gel Kuddûsa
***
Zikr-i Yezdâna devâm it gice gündüz ey dedem
Fursatı fevt itme zîrâ gün bu gündür dem bu dem
*
Hakka giden yolların bil pek yakınıdır bu yol
Çünki tevhîdi Ali’ye eyledi telkîn Resûl
***
Zümre-i uşşâk-ı Hakka halk ile sohbet harâm
Cümle zikrin efdali tevhîd-i Hakdır ey hümâm
*
Bu hadîsin kâ’ili hayrü’l-verâ fahrü’l-enâm
Zikr ile zâkir ider nûş dost elinden dolu câm
*
Ey gözüm nûrı azîzim eyle zikre ihtimâm
Zikr ile ermiş erenler hep Hudâya ve’s-selâm
***
Kapanur ise, bir kapu
Ne kapular açar, Mevlâ.
Tevekkül et, yime kaygu
İşini hoş yapar, Mevlâ
*
Çalış sen zikr-i Tevhîd'e
Demâdem dîni tecdîde
Gönülden mâsivâ gide
A'na ol dem sığar Mevlâ
***
Beher gün eyle istiğfârı yüz kerre huzûr-ıla
Anı idende bil kalmaz günâhdan hâsıl olan pâs
*
Salât-ıla selâm it günde on kerre Resule çün
Devâm ider aña cümle melek insân Hızır İlyâs
*
Adedsiz olarak tevhide meşgul ol hemîn dâ'im
İcâzet virdi Kuddûsî sana ol çalışub habbâs
***
Gezer iken oturub hem yatur iken okur iseñ
İder Mevlâ saña ârif libâsın âkıbet ilbâs
*
Resül dimiş ki tevhîd cümle zikrin efdali hem çün
Bırakmaz hîç günâh zâkirde hem kalbinde kir ü pâs
*
Gönüller saykalı tevhîd-durur koymaz sivâ hergiz
Adedsiz oku anı eyleme az çok deyu vesvâs
Ta be kıyamet yolda kalanlara, üftadelere, başı sınuklara manevi yardım arayanlara Kuddusi Divanı’nın şifayab olabileceğini düşünüyoruz. Okuyana, anlayana, idrak edenlere huzur ve saadet diliyoruz. İsm-i şerifi geçenleri rahmetle yad ediyoruz.
LÜGATÇE - Küçük Sözlük |
|
behâyim: hayvan |
kût: erzak |
def-i küreb: gamdan kurtulma |
mehel: erteleme |
efdal: üstün, daha faziletli |
rûz u şeb : gündüz ve gece |
ehl-i bid’at: yoldan çıkaran |
saykal: cilâlama |
eshel: kolay |
sınuk:kırılmış |
eayur: gayretli |
sîm ü zeri : gümüş ve altın |
habbâs: hapseden |
subh u mesâ: sabah ve akşam |
hafî: gizli |
sübut: sabit olma |
hereb: kaçma |
tarab:sevinç |
hizb: kısım, taraftar |
tecdid:yenileme |
hubb-ı riyâset: baş olma sevdası |
teshîr: sihirleme |
ihtimâm: hassasiyet |
ubbâd: kullar |
ilbas: giydirme |
üftade: aşka düşmüş |
kesel: tembellik |
vesvâs: şeytan, endişe |
kizb: yalan |
zahm: yara |