Kibre kapılan, büyüklük gösteren kendini kurtaramaz: 'Tevazu feth eder, Fettâh Bâbını'

"Büyük divan sahiplerinden birisi de 19. yy. ortalarında göçmüş (v.1850) Borlu Ahmed Kuddusi Hz. Divanında her türden bine yakın manzume var. Modern insanın hacimli kitapları okumaya sabrı tahammülü ve vakti yok.  Bu divandan kibir ve tevazu halleri ile ilgili bir seçmeler yaptık." Arzu Bosnevi yazdı.

Kibre kapılan, büyüklük gösteren kendini kurtaramaz: 'Tevazu feth eder, Fettâh Bâbını'

Satranç-ı Urefa denilen bir oyun vardır. Bu oyunda tasavvufun mertebelerinden geçen oyuncu en sonunda zirveye visale erişiyor. Ancak visale en yakın merhalede gurur ve kibir vardır ki buraya takılırsan oyunda en başa dönüyorsun. Bu bize şu hadiseyi hatırlattı. Merhum Nurettin Topçu’yu Abdülaziz Bekkine Efendi ile tanıştırmak isterler. Kendisine Felsefe hocası olduğu söylenir. Hazret der ki: “Kafiri getirin kibirliyi getirmeyin”.

Başlıktaki mısrayı Bayburtlu Dede Paşa’dan (v.1973) işitenlerden duyduk. Tevazu sahibi olmanın da insanı olgunlaştıracağını mükafata eriştireceğini şu beyit bize haber veriyor. 

“Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyecek hâke nebât
Mütevâzî olanı Rahmet-i Rahman büyütür.”

Divan Edebiyatı mütehassıslarından Hayati İnanç Hoca Türkçe yazılmış beş binden ziyade divan olduğunu söylüyor. Bunların pek çoğu Divan-ı İlahiyat. Yani Allah’tan, peygamberlerden ve güzel ahlaktan bahseden eserler. Zaman zaman divanlarla ilgili sohbetler yaparak beyitleri bizlere şerh ediyor. Anlaşılıyor ki insan halleri her dem baki. Bu yüzden halimize ahvalimize bir karşılık bir cevap versin diye bu divanlardan tefe’ül yapabiliriz. Buna zuhûrât da diyebiliriz. “Her mısra’ı bil bu gazelin ârife bir bâb / Kalbinde olur ilm-i ledün sırları hâsıl” der Kuddusi Divanı’nda.

“Duy geç, gör geç, durma geç” demiş büyükler. Hoşumuza gitmeyen bir hadise için sözlenmiş kısa ve öz bir cümle. Bizi hased, kibir, fesat, dedikodu, riya gibi kötü hasletlere sürükleyebilecek halleri önlemek için ne kadar şifalı bir kelâm.

Büyük divan sahiplerinden birisi de 19. yy. ortalarında göçmüş (v.1850) Borlu Ahmed Kuddusi Hz. Divanında her türden bine yakın manzume var. Modern insanın hacimli kitapları okumaya sabrı tahammülü ve vakti yok.  Bu divandan kibir ve tevazu halleri ile ilgili bir seçmeler yaptık.

İli a’lâ bil kendini alçak

Bulmasun ruhsat nefs-i emmâre

Cenab-ı Allah’a sığınmak, yakın olmak için de tekebbürden sıyrılmamız yokluk içinde olmamız lazım. Hani demişler ya, eller buğday ben saman eller yahşi ben yaman. Keza eli yahşi ve kendini yaman bil, kimi görsen onu hızr-ı zaman bil.  

Hîç felah bulmaz iden istikbâr

Sen tevazu it yâre ağyâre

Kibre kapılan, büyüklük gösteren kendini kurtaramaz. Yine en iyisi en güzeli dosta düşmana tevazu ile davranmak.

Kibr ü gururdan kurtulur müznib

Dir güneh-kârım bir yüzi kare

Ben günahkârım diyen, kabahatini bilen gururu da arkasına bırakır.

İlm ü a’mâle hîç olma mağrur

Uyma Kuddûsî kavl-i mekkâre

İlmin ve amellerin seni gururlandırmasın. Şeytana uyma.

***

Tekebbürden teraffu’dan tefâhürdan hazer eyle

Tevazzu it tenezzül it tezellül ey püser eyle

Müridin mürşid-i kâmil ider dört nesneden tahzîr

Deyüben sâlikâ tutub nasîhat hoş hüner eyle

Riyâ itme hased itme dahi kibr ile ucb itme

Kamusı anların şer oldığın bil terk-i şer eyle

Cihanın halkının ednâsıyam diyüb selâmet bul

Erenler zümresinin gitdiği râha sefer eyle

Bu Kuddûsî gibi kendini alçak bil kamu halkdan

Kimi görsen anı kutb-ı zemân hayrü’l-beşer eyle

Yine bu şiirde merhum Fethi Gemuhluoğlu geliyor akla. “Ben her gördüğüm insana evliya muamelesi yaptım’ diyor. Kibir, gurur taşıyarak değil tevazu ile davranarak selamet bulunulacağını bu beyitler bize anlatıyor.

***

Ucb ile sürüldi İblîs bâb-ı Hakdan âkıbet

Tutmayuben emri ol küfrân ile eyler ferah

Âşıkı eyler zelîl ışk idemez kibr ü inâd

Zikr-i Yezdân eyleyüb Yezdân ile eyler ferah

İste Kuddûsî Hudâdan ışk u cezbe dâ’imâ

Çünki Rahmân ışk-ı Rahmânî ile eyler ferah

Aşıklık hâlinde de kibir hastalığı barınmaz. Hak aşığı kibir tanımaz.

***

Merdim dime zinhar seni meydâna çekerler

Da’vâ ideni bahs-ile burhana çekerler

Kaldırma sakın başını kibr ile semâya

Müstekbir olan serkeşi nîrâna çekerler

Suçunı bilüb tevbe iden buldı selâmet

Kibr eyleyeni adl-ile mîzâna çekerler

Sen nefsini alçakda gözet itme tereffu

Fir’avn gibi ben diyeni ummana çekerler

Tûr tağı tevazu idüben buldı tecellî

Yükseklik iden tağları hırmâna çekerler

İlm ü amale itme gurur misl-i Azâzîl

Mağrur olanı vâdî-yi hizlâna çekerler

Toymaz gözi çok olsa dahi mâlı harîsin

Geldikde ecel cismini dîdâna çekerler

Burada yine bu kötü hasletler için bir nasihat vardır. Büyüklenip kibirlenen, benlik yapan, gururlanan, hırs yapanlar, dünya malı biriktirenler bir gün hesaba çekilir. Tevazuda ise bir kâr var. “Ey Niyâzî dünyâda etmez huzur / Şol kişi kim olmaya ehl-i gurur” der Niyazi Mısri hz.

***

İli yahşi vü kendini yaman bil

Kimi görsen anı kutb-ı cihân bil

Hemîn eyle hazer kibr ü gurûrdan

Gönül alçaklığı büyük emân bil

Alçak gönüllü olmak bir kurtuluş bir salah sebebidir. Kibirden gururdan her zaman çekinmek lâzım.

Sakın iblîs gibi müstekbir olma

Olur merdûd ben a’lâyım diyen bil

İblisin ahlâkında kibirlenme vardır. Sakın onun gibi olma. Ben diyenler reddolunur. “Bab-ı Hakk’ı dak edenler ben deyu, reddolundu ben değilsin sen deyu” denilmiştir.

***

Nâ-hak yire incitme Hudâ halkını aslâ

Hem illeri yahşi özini dûn ü yaman bil

Ucb ile kibirden hazer it çünki Azâzîl

Kibr itmek ile oldı kamu dirliği zâ’il

Toprak idi aslın yine toprak olacaksın

Bir nutfeden itdi seni Hak ârif ü kâmil

Fahr eylediğin zindeliği şöylece bil ki

Tutulsa nefes heb bozılur şekl ü şemâ’il

İlm-i amel ü fazl u kerâmata güvenme

Mevlâ kimi sevdiyse odur bende-i fâzıl

Kuddûsîyi gûş eyler isen cân u gönülden

Eyler seni Hak ni’met-i uzmâlara nâ’il

İlmine, ameline, faziletine, dirliğine sağlığına çok da güvenme, Mevlâ’nın sevdiği bir kul olmak esastır.

***

Tevazzu eyleyen Hakka yakın olur batîn olmaz

Tekebbür iden İblîs-tek olur merdûd yakîn olmaz

Amel çokluğına mağrur oluban itmegil benlik

Özin alçak bilen zîrâ azîz olur mehîn olmaz

Temellük eyle Kuddûsî hemân sür yüzini hâke

Kebîre bendelik iden kişide kibr ü kîn olmaz

***

Gurur u ucb-ile sürüldi İblîs bâb-ı Yezdândan

Sanur idi ki bu yolda enâniyyet nedem virmez

Suçum i’tirâf idüben Adem buldı çok izzet

Tevazu ideni Mevlâ sever ukbâda gam virmez

***

Be-gâyet kıl hazer beş nesneden ki tarda bâ’isdir

Gururdur biri ucb u kibr ü şek dahi biri teşvîş

Bu ışk-ı pâki her kime Hudâ virdiyse Kuddûsî

Anın gönlünde ağyarı komayub süpürüb silmiş

Bugün hala okumaya anlamaya gayret edip kulak verdiğimiz Divan-ı İlahiyat sahiplerini, Ahmed-i Kuddusi hazretlerini, ism-i şerifi geçenleri rahmet niyaz ve muhabbetle yad ediyoruz. Himmetleri hazır olsun. Bu divanları tertip eden ve neşredenlere minnet ve şükran borçluyuz.


Metinde geçen kelimeler:

bâb: kapı

dîdân: solucan

ednâ: değersiz

haslet: özellikler

hayrü’l-beşer: Resûlullah Efendimiz

hazer: sakınma, çekinme

hırmân: mahrumluk, ümitsizlik

hizlân: Kimsesiz kalıp sefil olma. 

ilm-i ledün: manevi ilim

istikbâr: Kibirlenme

merdûd: Red olunmuş

mehîn: hor, hakir, zayıf.

nikam: öç alma.

nedem: pişmanlık

nefs-i emmâre: emreden nefis

ni’met-i uzmâ: Büyük, manevi nimet

nîrân: cehennem

püser: Oğul

tekebbür: kibirlenmek

teraffu: yükselme

tefâhür: iftihar etme

tahzîr: sakınma, çekinme

tefe’ül: fala bakma, halini anlama

zuhûrât: ortaya çıkma

Arzu Bosnevi

YORUM EKLE