Satranç-ı Urefa denilen bir oyun vardır. Bu oyunda tasavvufun mertebelerinden geçen oyuncu en sonunda zirveye visale erişiyor. Ancak visale en yakın merhalede gurur ve kibir vardır ki buraya takılırsan oyunda en başa dönüyorsun. Bu bize şu hadiseyi hatırlattı. Merhum Nurettin Topçu’yu Abdülaziz Bekkine Efendi ile tanıştırmak isterler. Kendisine Felsefe hocası olduğu söylenir. Hazret der ki: “Kafiri getirin kibirliyi getirmeyin”.
Başlıktaki mısrayı Bayburtlu Dede Paşa’dan (v.1973) işitenlerden duyduk. Tevazu sahibi olmanın da insanı olgunlaştıracağını mükafata eriştireceğini şu beyit bize haber veriyor.
“Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyecek hâke nebât
Mütevâzî olanı Rahmet-i Rahman büyütür.”
Divan Edebiyatı mütehassıslarından Hayati İnanç Hoca Türkçe yazılmış beş binden ziyade divan olduğunu söylüyor. Bunların pek çoğu Divan-ı İlahiyat. Yani Allah’tan, peygamberlerden ve güzel ahlaktan bahseden eserler. Zaman zaman divanlarla ilgili sohbetler yaparak beyitleri bizlere şerh ediyor. Anlaşılıyor ki insan halleri her dem baki. Bu yüzden halimize ahvalimize bir karşılık bir cevap versin diye bu divanlardan tefe’ül yapabiliriz. Buna zuhûrât da diyebiliriz. “Her mısra’ı bil bu gazelin ârife bir bâb / Kalbinde olur ilm-i ledün sırları hâsıl” der Kuddusi Divanı’nda.
“Duy geç, gör geç, durma geç” demiş büyükler. Hoşumuza gitmeyen bir hadise için sözlenmiş kısa ve öz bir cümle. Bizi hased, kibir, fesat, dedikodu, riya gibi kötü hasletlere sürükleyebilecek halleri önlemek için ne kadar şifalı bir kelâm.
Büyük divan sahiplerinden birisi de 19. yy. ortalarında göçmüş (v.1850) Borlu Ahmed Kuddusi Hz. Divanında her türden bine yakın manzume var. Modern insanın hacimli kitapları okumaya sabrı tahammülü ve vakti yok. Bu divandan kibir ve tevazu halleri ile ilgili bir seçmeler yaptık.
İli a’lâ bil kendini alçak
Bulmasun ruhsat nefs-i emmâre
Cenab-ı Allah’a sığınmak, yakın olmak için de tekebbürden sıyrılmamız yokluk içinde olmamız lazım. Hani demişler ya, eller buğday ben saman eller yahşi ben yaman. Keza eli yahşi ve kendini yaman bil, kimi görsen onu hızr-ı zaman bil.
Hîç felah bulmaz iden istikbâr
Sen tevazu it yâre ağyâre
Kibre kapılan, büyüklük gösteren kendini kurtaramaz. Yine en iyisi en güzeli dosta düşmana tevazu ile davranmak.
Kibr ü gururdan kurtulur müznib
Dir güneh-kârım bir yüzi kare
Ben günahkârım diyen, kabahatini bilen gururu da arkasına bırakır.
İlm ü a’mâle hîç olma mağrur
Uyma Kuddûsî kavl-i mekkâre
İlmin ve amellerin seni gururlandırmasın. Şeytana uyma.
***
Tekebbürden teraffu’dan tefâhürdan hazer eyle
Tevazzu it tenezzül it tezellül ey püser eyle
Müridin mürşid-i kâmil ider dört nesneden tahzîr
Deyüben sâlikâ tutub nasîhat hoş hüner eyle
Riyâ itme hased itme dahi kibr ile ucb itme
Kamusı anların şer oldığın bil terk-i şer eyle
Cihanın halkının ednâsıyam diyüb selâmet bul
Erenler zümresinin gitdiği râha sefer eyle
Bu Kuddûsî gibi kendini alçak bil kamu halkdan
Kimi görsen anı kutb-ı zemân hayrü’l-beşer eyle
Yine bu şiirde merhum Fethi Gemuhluoğlu geliyor akla. “Ben her gördüğüm insana evliya muamelesi yaptım’ diyor. Kibir, gurur taşıyarak değil tevazu ile davranarak selamet bulunulacağını bu beyitler bize anlatıyor.
***
Ucb ile sürüldi İblîs bâb-ı Hakdan âkıbet
Tutmayuben emri ol küfrân ile eyler ferah
Âşıkı eyler zelîl ışk idemez kibr ü inâd
Zikr-i Yezdân eyleyüb Yezdân ile eyler ferah
İste Kuddûsî Hudâdan ışk u cezbe dâ’imâ
Çünki Rahmân ışk-ı Rahmânî ile eyler ferah
Aşıklık hâlinde de kibir hastalığı barınmaz. Hak aşığı kibir tanımaz.
***
Merdim dime zinhar seni meydâna çekerler
Da’vâ ideni bahs-ile burhana çekerler
Kaldırma sakın başını kibr ile semâya
Müstekbir olan serkeşi nîrâna çekerler
Suçunı bilüb tevbe iden buldı selâmet
Kibr eyleyeni adl-ile mîzâna çekerler
Sen nefsini alçakda gözet itme tereffu
Fir’avn gibi ben diyeni ummana çekerler
Tûr tağı tevazu idüben buldı tecellî
Yükseklik iden tağları hırmâna çekerler
İlm ü amale itme gurur misl-i Azâzîl
Mağrur olanı vâdî-yi hizlâna çekerler
Toymaz gözi çok olsa dahi mâlı harîsin
Geldikde ecel cismini dîdâna çekerler
Burada yine bu kötü hasletler için bir nasihat vardır. Büyüklenip kibirlenen, benlik yapan, gururlanan, hırs yapanlar, dünya malı biriktirenler bir gün hesaba çekilir. Tevazuda ise bir kâr var. “Ey Niyâzî dünyâda etmez huzur / Şol kişi kim olmaya ehl-i gurur” der Niyazi Mısri hz.
***
İli yahşi vü kendini yaman bil
Kimi görsen anı kutb-ı cihân bil
Hemîn eyle hazer kibr ü gurûrdan
Gönül alçaklığı büyük emân bil
Alçak gönüllü olmak bir kurtuluş bir salah sebebidir. Kibirden gururdan her zaman çekinmek lâzım.
Sakın iblîs gibi müstekbir olma
Olur merdûd ben a’lâyım diyen bil
İblisin ahlâkında kibirlenme vardır. Sakın onun gibi olma. Ben diyenler reddolunur. “Bab-ı Hakk’ı dak edenler ben deyu, reddolundu ben değilsin sen deyu” denilmiştir.
***
Nâ-hak yire incitme Hudâ halkını aslâ
Hem illeri yahşi özini dûn ü yaman bil
Ucb ile kibirden hazer it çünki Azâzîl
Kibr itmek ile oldı kamu dirliği zâ’il
Toprak idi aslın yine toprak olacaksın
Bir nutfeden itdi seni Hak ârif ü kâmil
Fahr eylediğin zindeliği şöylece bil ki
Tutulsa nefes heb bozılur şekl ü şemâ’il
İlm-i amel ü fazl u kerâmata güvenme
Mevlâ kimi sevdiyse odur bende-i fâzıl
Kuddûsîyi gûş eyler isen cân u gönülden
Eyler seni Hak ni’met-i uzmâlara nâ’il
İlmine, ameline, faziletine, dirliğine sağlığına çok da güvenme, Mevlâ’nın sevdiği bir kul olmak esastır.
***
Tevazzu eyleyen Hakka yakın olur batîn olmaz
Tekebbür iden İblîs-tek olur merdûd yakîn olmaz
Amel çokluğına mağrur oluban itmegil benlik
Özin alçak bilen zîrâ azîz olur mehîn olmaz
Temellük eyle Kuddûsî hemân sür yüzini hâke
Kebîre bendelik iden kişide kibr ü kîn olmaz
***
Gurur u ucb-ile sürüldi İblîs bâb-ı Yezdândan
Sanur idi ki bu yolda enâniyyet nedem virmez
Suçum i’tirâf idüben Adem buldı çok izzet
Tevazu ideni Mevlâ sever ukbâda gam virmez
***
Be-gâyet kıl hazer beş nesneden ki tarda bâ’isdir
Gururdur biri ucb u kibr ü şek dahi biri teşvîş
Bu ışk-ı pâki her kime Hudâ virdiyse Kuddûsî
Anın gönlünde ağyarı komayub süpürüb silmiş
Bugün hala okumaya anlamaya gayret edip kulak verdiğimiz Divan-ı İlahiyat sahiplerini, Ahmed-i Kuddusi hazretlerini, ism-i şerifi geçenleri rahmet niyaz ve muhabbetle yad ediyoruz. Himmetleri hazır olsun. Bu divanları tertip eden ve neşredenlere minnet ve şükran borçluyuz.
Metinde geçen kelimeler:
bâb: kapı
dîdân: solucan
ednâ: değersiz
haslet: özellikler
hayrü’l-beşer: Resûlullah Efendimiz
hazer: sakınma, çekinme
hırmân: mahrumluk, ümitsizlik
hizlân: Kimsesiz kalıp sefil olma.
ilm-i ledün: manevi ilim
istikbâr: Kibirlenme
merdûd: Red olunmuş
mehîn: hor, hakir, zayıf.
nikam: öç alma.
nedem: pişmanlık
nefs-i emmâre: emreden nefis
ni’met-i uzmâ: Büyük, manevi nimet
nîrân: cehennem
püser: Oğul
tekebbür: kibirlenmek
teraffu: yükselme
tefâhür: iftihar etme
tahzîr: sakınma, çekinme
tefe’ül: fala bakma, halini anlama
zuhûrât: ortaya çıkma
Arzu Bosnevi