Her tövbe çıkılacak yeni bir yoldur

"İnsan derler, nisyandan mütevellit unutur verdiği sözü, maneviyatına kasteder. Her yanlış adımı menzilinden uzaklaştırır onu. Her yanlışı ustalık payından düşürür. Hani derler ya “Öl, sözünden dönme.” diye." Songül Anük yazdı.

Her tövbe çıkılacak yeni bir yoldur

İnsan, hayat filminin başrolünü kendisi oynuyor, yolculuğunu kendisi ekip biçiyor, gemisinin kaptanı yine kendisi oluyor.  İnsan yere düşüyor, sonra yine kendisi kalkıyor. Bir insan kendisi için insan oluyor; yeri gelince anne oluyor kendisine, yeri gelince baba, yeri gelince kardeş ve arkadaş… İnsan bu yolu en çok kendisiyle yürüyor. Kendisini bitiren de kendisi oluyor, yeniden başlatan da…

Her yürüyüşün acemilik zamanları vardır. Başlangıçta tüm adımlar eksikliklerle doludur. Zamanla kemale erişir. Hani bir ustanın el işçiliği çıraklıktan başlayıp kalfalık, peşi sıra ustalığa evrilir ya, tıpkı bunun gibi insanın yaşam yolculuğunda da bir tekâmül söz konusudur. Her insan çıraktır evvela yolculuğunu güzelleştirdiği kadar kalfalığa, oradan da ustalığa terfi eder. Çünkü hayat son ve yeni başlangıç taşlarıyla döşenmiş olan uzun bir sokaktır. Küçük bir çocuğun yeni yeni yürümeye başladığında yalpalaması gibi manevî adımlarını da düşe kalka atar insan bu uzun sokakta. Bazen ayağı taşa değer, sendeler bazen yere düşer bazen en dipte bulur kendisini ama yeniden ayağa kalkmaya çalışmaktan hiç bıkmaz. Çünkü insan bilir ki bıktığı an, bittiği an olur onun için.

Öl, sözünden dönme

İnsan dedik çıktık yola, peki ya Müslüman? Düşmez mi hiç, sendelemez mi, ayağına taşlar değmez, canı acımaz mı? Pek tabii öyle değil… Müslüman da haddi zatında fanidir, noksandır. Hata eder, sendeler, yere düşer. Bazen yeryüzü olanca genişliğine rağmen ona dar gelir bazen gök üzerine düşmüş gibi hisseder bazen kimsenin olmayışı bazen de faydasız işlerin çokluğu belini büker. Yine de devam eder, yolunu yürür. Zaferi elde etmek için değil, seferde olmak için adımlar atar.

İnsan derler, nisyandan mütevellit unutur verdiği sözü, maneviyatına kasteder. Her yanlış adımı menzilinden uzaklaştırır onu. Her yanlışı ustalık payından düşürür. Hani derler ya “Öl, sözünden dönme.” diye. İşte insanın her bir yanlış adımı Kâlu Belâ’da verdiği sözden sapmış olmasının izharıdır. Her bir hatası, âdeta yere çakılışıdır. Bilerek veya bilmeyerek girilen her haram çukuru bir ahde vefasızlık örneği ve eğri yola sapmadır. Ancak tövbe kapısını bulanlar başkadır.

Tövbe kulun yeniden kalkma enerjisidir

İnsan dedik hata eder, yere düşer, peki yerden nasıl kalkar? El-cevap: Tövbe ile.

Tövbe, sözlükte “dönmek” anlamındadır. Yani işlenen günahtan vazgeçmek manasına gelir. Daha açık bir söyleyişle tövbe, yapılan bir günahı, atılan yanlış adımı, suç olduğunu bilerek ve onu yaptığından dolayı pişmanlık duyarak terk etmektir. Tövbe öyle bir adımdır ki yapılan çirkin davranış onunla değiştirilir. Kişiyi, eğri yola attığı adımdan uzaklaştırıp Allah Teâlâ’ya yaklaştırır. Rabbimizin şu ilahî müjdesi, günahından tövbe eden kulları için ne büyük bir muştudur: “Ancak tövbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”1

Tövbe, tekamül yolculuğunun yükselme basamağıdır

Tövbe, kulun hayat yolculuğunda manevî tekâmülü için gerekli olan bir yükselme basamağıdır. Aslına bakılırsa insanda aranan temel vasıf, günahsızlık değildir. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır, hata yapması fıtratının zatında bulunan bir durumdur. Ancak fıtratı gereği geri dönmeye, hatasından ders çıkarıp tövbe kapısını çalmaya da meyillidir.

Sevgili Peygamberimizin  şu Hadis-i Şerifi, Yüceler Yücesi Rabbimizin biz noksanlarla dolu kullarının tövbesinden ne kadar hoşnut olduğunu ispat etmesi açısından ne kadar da güzeldir. Enes b. Malik’ten  rivayet edildiğine göre Resulullah  şöyle buyurmuştur: “Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu hoşnutluk, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.”2

Her tövbe çıkılacak yeni bir yoldur

Kul, düştüğü yerden yeni bir kalkış yapar. Eski defterleri bir bir kapatıp yeni bembeyaz sayfalar açar ömür yaprağından. Çünkü her tövbe, çıkılan yeni yol demektir onun için. Her tövbe atılan yeni bir adımdır. Sevgili Peygamberimiz ashabına bizleri bir tövbe yolculuğuna şahid etmek için şu olayı anlatır.

“Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu adam yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler. Bu adam rahibe giderek, ‘Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu?’ diye sordu. Rahip, ‘Hayır, kabul olmaz.’ deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adam sayısını yüze tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek yüz kişiyi öldürdüğünü, tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu. Âlim, ‘Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki? Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası kötü insanların yaşadığı bir yerdir.’ dedi.

Adam denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca öldü. Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar. Rahmet melekleri, ‘O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü.’ dediler. Azap melekleri ise ‘O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki!’ dediler. Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler. Hakem olan melek, ‘Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine yakınsa adam o tarafa aittir.’ dedi.

Melekler iki mesafeyi ölçtüler. O kimse iyi insanların yaşadığı yere bir karış daha yakın olduğundan oralı sayıldı. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü.”3

Hayatı değiştiren, tek bir adımdır. Bir başlangıçtır tüm düşüşleri yerden kaldıran... Yeniden başlamaktır her tövbe, yeniden var olmaktır. Tövbe, kul olmaktır Yüceler Yücesi Rabbe. Acziyeti, nedameti gözyaşıyla demleyip gönül evinde Allah Teâlâ’ya sunmaktır. Kendime ve kendisiyle dertleşenlere bir adres vereceğim, yeri ve zamanı yok: “Tövbe Dergâhı”. Ömür boyunca nasuh tövbe kapısında sadakatle bekleyenlerden olmak duasıyla…

Songül Anük

Dipnot:

1 Furkan Suresi, 70

2 Buharî, “Daavât”, 4; Müslim, “Tevbe” 1, 7, 8

3 Buharî, “Enbiyâ”, 54; Müslim, “Tevbe”,  46, 47, 48

YORUM EKLE

banner36