Ekrem Demirli anlatıyor: Hamd ile şükrün nezdimizde bir farkı var mı?

“Düşünce ve Hayat” programında Ekrem Demirli’yi dinlerken aktardığı kısa bir anektodu sizlerle paylaşmak istedim. Yine çok dikkat çekici ve kelimeleri farkında olarak kullanmanın ne kadar önemli olduğu konusunda harika bir örnek…

Ekrem Demirli anlatıyor: Hamd ile şükrün nezdimizde bir farkı var mı?

Peygamberimiz (s.a.) Hadis-i Şerif’te şöyle buyuruyor: “Elhamdulillahi alâ külli hâl sive’l küfri ve’d-dalal: Küfür ve dalaletten başka her türlü hal için Allaha hamd olsun.”[1]

Bu şükre göre ve hamd’i biraz daha kapsamlı bir kavram haline getiriyor. Yani ana kavram hamd, şükür ise onun özel bir durumu.

“Elhamdülillah alâ külli hâl”“Sivel küfri ve’d-dalal…” yani “Küfür ve dalaletten başka her türlü hal için Allaha hamd olsun.” Bu sünniliğin, sünni düşüncenin iktiza ettiği bir şey. Aslında bir adam zaten küfür ve delalette “Elhamdülillah” diyorsan bu; küfür ve delalet olmaktan çıkar. Yani küfür ve dalalet nereden çıkıyor? Elhamdülillah dememekten çıkıyor!

Bir adam her durumda “Elhamdulillah” diyorsa o, küfür ve dalalet olmaktan çıkar. Normal şartlarda böyle olur ama şimdi biraz vurgu sadedinde bahsi genişletebiliriz. İnsanların küfre düşmesi, dalalette kalması da Cenab-ı Hakkın takdiri iledir ama bu, rıza göstereceğimiz bir şey değildir. Kurtulmak isteyeceğimiz bir şeydir. Yani Allah’a sığınmak isteyeceğimiz bir şeydir, anlamında.

Hamd kelimesi çok önemli bir kavramdır. Bir bakıma dini hayatının merkezi hamd’dır. O nedenle Fatiha Suresi de öyle başlar. Şükür ise biraz daha hamd’in özel türü olarak kullanılıyor. Bunun nedeni şu:

Şükür genellikle Kur’an-ı Kerim’deki bir ayet-i kerime nedeniyle artmasını istediğimiz şeyler için söylenir. Ayet-i kerime şöyle: “Le in şekertüm le ezidenneküm: Eğer şükrederseniz arttırırım.” Günlük olarak biz neyin artmasını isteriz? Mesela, bilgimizin artmasını isteriz. Yani cehaletimizin değil bilgimizin artmasını isteriz. Nimetlerin artmasını isteriz ama bunun tam adını koymak lazım. Çünkü say desek insanoğlu 3 tane nimetten başka nimet bilmiyor. Para, pul, ev-bark… Ve aslında esas büyük nimet “Varlığımız”. Bilgi, ilim… İşte bunların artmasını istiyor isek şükrederiz.

Dolayısıyla artmasını istediğimiz şeylere karşı şükür kelimesi kullanılır ama umumen yani her durumda Allah’la irtibatımızın olduğunu bilmek için de hamd kullanılır.

Türkçeye aktarımında hamd ile şükür arasındaki bu incelik kayboluyor ve ikisi biraz eşit bir hale geliyor. Halbuki bu niteliğin farkında olmak lazım.

Farkları fark ederek yaşayanlardan olmak duası ile Allah’tan hayretimizi, hamdimizi ve şükrümüzü arttırmasını diliyorum.

 

[1] Tirmizî, Deavât: 45; İbni Mâce, Mukaddime: 23

YORUM EKLE