Gecenin kibritlenmiş
Siyahında
Adamakıllı bir hüzne
Koşuyorum
Ilık bir rüzgârla
Yağan bu yağmurlar
Yıldızların şarkıları gibi dolanıyor
Göğün altında
Sen dağınık saçlarınla otururken
Bir köşede
Gökteki meleklerin
Sarmallanıp bizi
Gözetlediğine utanmadan yemin edebiliyorum.
Senin kıyıya vuran
Vicdanın için
Ruhumu bir çarmıha geriyorum.
Kuşların günahkâr ellerime
Konup seni seyretmesi
Ve benim
Güzel dudaklarına
Hüzünlü ezgiler okumam gibi
Son bir veda istiyorum
Bizi sarsan bu lanet
Ayrılıktan
Bölük pörçük bir metnin
En ihtişamlı parçasında
Sevgimi görüyorum
Yüzünle karşı karşıyayım
İbrahim
Yüzümle karşındayım
Kırdığın putlar
İnancımı çiçeklendiriyor
Hiç dokunmadığım
Günahsız ellerine
Bir kez daha rastlıyorum.
Dünya’yı ellerinle
Tanımak istiyorum.
Beyaz yıldızların ötesinde
Allah’ın kaderine
Tüm kalbimle iman ediyorum
Biliyorum İbrahim,
Ben hüzünle yaratıldığım için
Sen güzelsin.
Ve
Sen güzel olduğun için
Ben şiir yazmayı öğrenememiş
Bir şairim.
Bir şair ki tüm şiirlerin
Annesi, ablası, kardeşi
Sen İbrahim
Yetim büyüyen şiirlerimin
Babası olur musun?
Cennet gözlerinin utancını
İzliyorum
Sıkılgan ve yorgun dünyamda
Saatlerim birbirini tutmuyor
İkindi vakitlerinde
Ruhum firar edecek gibi
Oluyor çamurdan
Bastırılmış çiçeklerine
Besmeleyle başladığım bir
Özlemin öfkesiyle yalnızım
Ben politika bilmem
İbrahim.
Küresel ısınmadan,
Bitkisel yalnızlıktan
Senin olmadığın rejimlerin
Ortasında bir başıma
Kalmaktan korkarım.
Gücüm ne bir Yahudi’yle
Boy ölçülebilir
Ne de rasyonalist bir
Düşünceyle.
Aslına bakarsan
Muhalif bir aydın olup
Bizi emperyalizmin
Gölgesinden kurtarabilirim.
Geceleri gazeteler çıkartabilir
Ve tüm Dünya’yı
Yalnız seninle
Uyandırabilirim
İbrahim
Bir Hira’nın aydınlığıyla denk olan
Gözlerinden
Habersizce öpüyorum
Hızla çarpan kalbimin yeminiyle
Muhalif bir vedayla
Seni vefalı bir aşka
Rahman ve Rahim olanın merhametine emanet ediyorum…
Nur Sultan Çetin