Allah'la aramızı nasıl düzeltiriz?

El-Muhâsibî'nin 'Âdâbü'n-Nüfûs' isimli eseri Türkçeye 'Nefsin Terbiyesi' olarak çevrildi. Kitapta Muhâsibî, azgın bir nefsi perişan etmenin formüllerini açıklıyor. Yağız Gönüler yazdı.

Allah'la aramızı nasıl düzeltiriz?

Hayy Kitap, “Herkes İçin Tasavvuf” (Hit) serisinde nice güzel kitapları tasavvuf meraklısı okurlarla buluşturuyor. Sayfalarına dokunacağım kitap, Mehmet Zahit Tiryaki'nin çevirisiyle ömrünü nefsiyle mücadele içinde geçirdiğinden el-Muhâsibî ismiyle anılan Ebu Abdullah Hâris bin Esed el-El-Basrî'ye ait.

"Âdâbü'n-Nüfûs" isimli kitap Türkçeye "Nefsin Terbiyesi" olarak çevrildi ve okuyucu tarafından sevildi, 2014 yılında 4. baskısını yaptı. Kitapta okuyucu Muhâsibî'nin yorumlarıyla kulun Allah'la ilişkisi, nefsin yönetimi, Allah'ı murakebe etmek, gaflet ve uyanıklık, kesin bilgi ve gurur, kurtuluş bilgisi, irade-doğruluk-heva, korku ve özlem nimeti, Allah için yapılan amelin mertebeleri, tevekkülün hakikatleri gibi son derece önemli konularda bilgi sahibi oluyor.

Oldukça rahat anlaşılabilir bir Türkçeye çevrilen kitapta Muhâsibî, azgın bir nefsi perişan etmenin formüllerini açıklıyor. Kalp hastalıklarının sebebini günümüz insanı bitkisel margarinde ararken, Muhâsibî, evvela içimizdeki gururun kapladığı yeri işaret ediyor. Halktan çok âlimlerde olan gururun, cemaatleri perişan edeceğine de değinen Muhâsibî, Kur'an'ı doğru okuyan birinin kalbindeki gururu en baştan söndürebilecek bir himmete kavuşabileceğini, sabahın ilk saatlerinde kılınan namazla birlikte kişinin başkalarıyla uğraşmaktansa kendisine yönelmesiyle gıpta edilecek bir şahsiyete kavuşabileceğini söylüyor ve şöyle bitiriyor: "Kullukla emredilmiş şu iki adama dikkat et. Onlardan birisi nefsini emredildiği üzere bir kul kılmaktan, diğeri ise nefsini kral kılmaktan hoşlanır. Bu iki kuldan hangisi efendisinden ödül almak için daha uygun ve o ikisinden hangisi acıtıcı cezaya daha layıktır?"

Boş durmak şeytana uymaktır Muhâsibî'ye göre

Sabır derecesinden mutluluk derecesine ancak "iyi bilgi" vasıtasıyla ulaşılabileceğini söyleyen Muhâsibî için iyi bilgi, kalbin Allah'a muhtaç olması, bunu iyice bilmesi, bir göz mesafesi kadar olsa bile her gün, her an Allah'a ve ahirete yaklaşacak amellerde bulunmasıdır. İnsanların boş işler peşinde koşturmasının sonunun nefsin azgınlığına çıkacağını söyler Muhâsibî. Boş durmak şeytana uymaktır ona göre ve bu tehlikeyi önlemenin yolunun daima Allah'a muhtaç durumda olmanın farkına varmak ve şükretmekten geçtiğini belirtir. Kararlı olmak lâzımdır ve kararlı olmak da insan olabilene mahsustur. Sözü şudur: "Elinden iş gelmeyenin kararlılığı ne işe yarar!"

Nefsin Terbiyesi kitabının sonunda Muhâsibî'nin hikmet incileri yer alıyor. Bunlardan bazıları şöyle:

- Nimeti bil, nimet ehlinden ol. Hayvan, burun delikleri miskle dolsa bile, misk kokusunu bulamaz.

- Nefsini hidayet yoluna tâbi kıl. Nefsini heva yolunun komutanı kılma.

- Dışı itaat, içi günah olan amelden Allah'a sığın.

- Kendini hesaba çeken kimseye, gururlularla gururlarında rekabet etmek ne kolay şeydir. O, kendisinden de Allah'a yakın olmakla sevinenlerin yükseltileceği bir yere yükseltilmiştir.

- Kulun kulluğu tercih etmesi şifadır, gönle serinliktir, görmeye ciladır.

- Nice nimet vardır, ceza ve sıkıntı olur; nice ceza vardır nimet olur.

- Eğer bir şeyi sevmek istiyorsan onu çok hatırla. Zira hatırlama ve unutma bir araya gelmez.

- Hiç kimseyi Allah'a tercih etme. Allah da seni tercih ettiğin kimseye bırakır.

Allah'la aramızı düzeltmenin yolu

Şeytanın her fırsatta kalbimize çullanmasını önlemek için nefsimizle aramıza mesafe koymamız gerekiyor. Yol zor, yol uzun. Ancak bu yola çıkmadan da Hakk'a çıkmak, haklı çıkmak mümkün değil. Allah'la aramızı düzeltmenin yolu nefsimize sık aralıklarla tokat atabilmekten geçiyor.

Nefsin Terbiyesi, önce okuyucusuna nefsin ne olduğunu, sonra da nefse gem vurmadan hakikat yolunda ilerlemenin mümkün olmadığını anlatıyor. Yaşadığımız sanal çağda etrafa iyi gözlerle bakmak, güzeli görebilmek ve hakiki olandan ayrılmamak için aşılması gereken en büyük engel olan nefsi terbiye etmek için Muhâsibî’nin derin tecrübeleri okuyucuya kolaylık sağlayabilir. Bu kolaylıksa peşinden “tevhidi” getirebilir. Gayret etmek için okumaya başlamalı. Önce gayret, sonra şifa.

Yağız Gönüler yazdı

YORUM EKLE