Resul-i Ekrem ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizden şöyle rivayet olunmuştur:
اَعْبُدُ النَّاسِ اَكْثَرُهُمْ تِلاوَةً لِلْقُرْاٰنِ وَاَفْضَلُ الْعِبَادَةِ الدُّعَآءُ (هى مرز ج)
“İnsanların en ziyade abidi Kur’an-ı Kerim’i en çok kıraat edenidir. İbadetin en faziletlisi de duadır, Cenab-ı Hakk’a niyaz ve münacatta bulunmaktır.”
İzah:
Malumdur ki Kur’an-ı Azim, bütün beşeriyetin rehber-i necatı[1] olan bir kitab-ı ilâhidir. Beşeriyetin ebedi selamet ve saadeti bu kudsi kitabın hükümlerine, tavsiyelerine riayet etmekle kaimdir. Dolayısıyla bu mübarek kitabı okumaya devam edenler; en abid, zahid zatlardan sayılmaya layıktırlar.
Duaya gelince bu da güzel bir itikadın bir muhassalasıdır.[2] Çünkü kemal-i iman ile dua eden bir zat, Cenab-ı Hakk’ın varlığını, birliğini bilmiş, haddizatında O’ndan başka muti ve mani bulunmadığına kani bulunmuştur. Artık böyle güzel bir itikad sahibinin meşru, samimi bir surette yapacağı bir duanın, bir niyaz ve münacatın en faziletli ibadetlerden olduğuna şüphe yoktur.
Şimdi bizler de Hakk Teâlâ Hazretleri’nin kıblegâh-ı icabetine teveccüh ederek niyaz ve istirham eyleriz ki biz Müslümanları her zaman güzel inikaddan,[3] güzel ibadetlerden, güzel dinî bir terbiyeden asla mahrum bırakmasın. Bütün İslâm âlemini daima itilâya,[4] daima nezih bir hayata mazhar buyursun.
Âmin, bi hürmeti seyyidi’l mürselin.