Şiir, kelimelerin kanatlarına tutunarak, insanın ezelden ebede uzanan sırlı macerasını anlamaya en çok imkân sağlayan tür olsa gerek. Şiir, sözün muhtevası ile sesi arasında yalnız şairlik maharetiyle yakalayabileceğiniz bir ahengin meselesi. Esasında bir kıvamdan söz ediyoruz, sözün kıvamını bulmaktan. Böyle bir arayışa ömrünü adayan,  dünyanın huyuyla huylanmadan yaşayan o kişiye şair diyoruz.

Şadi Kocabaş, Kuş Günlükleri’nden sonra dergilerde yayınladığı 25 şiirini Bir Yol Var Aramızda başlığı ile Çıra Yayınları vesilesi ile ikinci defa bir araya getirdi. Şiirlerinden önce okuyucusuna bir “Mektup” ile seslenen Kocabaş, şiirin kendi dünyasında nasıl bir yere sahip olduğundan söz açarak Yunus Emre, Fuzuli,  Karacaoğlan, Âşık Veysel gibi Türk şiir ikliminin önemli isimlerine, Cumhuriyet döneminin başat akımlarına selam vererek beslendiği kaynaklardan bahsediyor. “Şiir, bir sanattır ve sanat, insan tarafından; insanlar için ortaya konulur.” ifadesi ile şiirin ve dolayısıyla sanatın mesuliyetine dikkat çekiyor.

Şiirinden başka şiir okuyan şaire rastlama imkânını kaybettiğimiz şu günlerde Şadi Kocabaş, şiir konusunda uçarı iddiaların değil mütevazı bir çabanın, samimi bir emeğin talibi. Kendi muhayyilesinde kendini boğanlardan değil; hayretini diri tutma peşinde koşan, mısralarını sabırla olgunlaştıran; şiirini kısık ateşte pişiren bir şair: “Doluşan kaçıncı hayret, kim bilir?”