Tarihi mezar taşları üzerine bir bilinç gelişiyor

Doç. Dr. Süleyman Berk, Bâbıâli Sohbetleri’nde tarihi mezartaşları üzerine konuştu.

Tarihi mezar taşları üzerine bir bilinç gelişiyor

Bâbıâli Sohbetleri’nde kültürümüzde mezartaşları konuşuldu. Bu konuda araştırmaları ve eserleri bulunan Yalova Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Süleyman Berk, Timaş Kitapkahve’de gerçekleştirilen sohbet toplantısında “Bizim medeniyetimizde mezartaşlarının önemli bir yeri vardır. Her tarikat büyüğünün mezarı ve mezartaşı farklı yapılmıştır. Değişik meslek mensuplarının mezartaşları da değişiklik arz ediyor: Denizcilerin, askerlerin, esnafın ve cellatların… Bir bakıma mezartaşları, vefat etmiş kişilerin kimlik kartı gibidir.” dedi. Toplantıyı, yine mezartaşları konusuda önemli çalışmaları ve eserleri bulunan yazar Nidayi Sevim takdim etti ve yönetti.

Mezarlıkları gezdiklerinde mizahî bazı yazılara da rastladıklarını ifade eden Süleyman Berk, “Zalim avrat elinden ölen adam”, “Karı dırdırından vefat eden kişi” gibi mizahî sözleri ihtiva eden mezartaşları olduğunu ama genelde düşündürücü sözlerin bu mezartaşlarına kazındığını belirterek, “Mezartaşlarının üzerinde genelde insanı düşündüren, tefekküre sevkeden sözler vardır. Nasihatlar, öğütler bulunur. Bazen bir ayet-i kerime, bazen de bir hadis-i şerif yazılmıştır.” diye konuştu.

Mezarlıklarımıza sahip çıkılmalı

Süleyman Berk konuşmasının ilerleyen bölümünde şunları söyledi: “Araştırmalarımda 250 farklı mezartaşı tespit ettim. Bazı mezartaşlarında ayrıntı var. Mevtanın doğum tarihi, vefat tarihi ve aile fertlerinin isimleri yer alıyor. Bazı meşhur hattatların isimleri de mezartaşlarının üzerinde yazılabiliyor. Her taşçı mezartaşını iyi hazırlamayabilir. Bu yüzden meşhur ve titiz hattatlar ancak güvendikleri taşçıların kazıyacağı mezarın taşına hüsn-ü hat eseri meşk etmişlerdir. Mezartaşlarında ayrıca semboller var. Cennet meyveleri, hurma dalları, gül, lâle gibi semboller de yer alabiliyor. Zaman zaman vefat eden kişinin yaptığı mesleği hatırlatan işaretler de görüyoruz. Terzinin dikiş makinası, kaptanın vapuru gibi…”

Talanda, yıkmada ideolojilerin hiç fark etmediğini belirten Süleyman Berk, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Maalesef toplumda böyle bir şuur yok. Tarihî eserlere, mezarlıklara sahip çıkma şuuru yok. Sanatı toplumun tamamı henüz kabullenemedi. Sanat toplumun bütün renklerini kuşatmalı ve kucaklamalı. Muhafazakârların bir kısmı sanatı önemsemiyor. Sanatı tekelinde tutan bazı kesimler de sinemada, tiyatroda, resimde etkili. İnançlı insanları görmek istemiyor. Birbirinize zıt iki kesim var. Bu iki kesim arasında buluşma olmalı, sanat ortak paydasında bir araya gelinmeli. Mezartaşları medeniyeti bizde yüksektir, ama güneye doğru, yani Arap ülkelerine doğru gidildikçe ne yazık ki bu bilinç azalıyor. Bizde Cumhuriyet devrinde görülen ilgisizlik yerini şükürler olsun ilgiye bırakmaya başladı. Son zamanlarda bu konuda müspet bazı çalışmalar yapılıyor. Bazı belediyeler, özellikle tarihî mezarlıkların envanterini çıkarmaya, eski mezartaşlarını koruma altına almaya başladılar. Bu olumlu gelişme, şüphesiz ki çok sevindirici bir durumdur.”

 

Elif Çelik haber verdi

YORUM EKLE