Sosyoloji Divanı mütevazı ama derin yürüyüşünü yeni bir sayı ile pekiştiriyor. İlk sayısında Taşra’yı değişik boyutlarıyla ele alan Sosyoloji Divanı, ikinci sayısında ise Komşuluk meselesini enine-boyuna irdeliyor. Komşuluk gibi temel değerin etrafında bir inşanın gereğine inanan Sosyoloji Divanı komşuluğu konuşmayı öneriyor.
Komşuluk dosyasına değerli kalemler katkıda bulunuyor. Mustafa Aydın, ütopya ile dram arasında komşuluğun durumuna ilişkin temel tespitlerde bulunuyor. Ahmet Koyuncu, gündelik hayatta komşuluğun önemi, anlamı ve değişen çevresini irdeliyor. Celaleddin Çelik, komşuluğun dini çevresini işaret eden makalesi ile din-komşuluk ilişkisini mercek altına alıyor. Bekir Biçer, komşuluğun tarihsel serüvenini özelde Türk tarihi bağlamında ele alıyor. Köksal Alver, komşu kimdir sorusunun ardında komşu portresini ayrıntılı bir şekilde çözümlüyor. Abdullah Harmancı, edebiyatta komşuluğun görünümleri üzerine derinlikli bir araştırma ortaya koyuyor. M. Ali Aydemir, sosyal sermaye kuramı açısından komşuluğun kıymetini irdeleyen makalesinde komşuluk ilişkisinin nasıl bir zenginliğe yol açtığına dair önemli hatırlatmalarda bulunuyor. Uğur Çağlak, komşuluğun önemli bir evreni olan esnaf ilişkilerine yoğunlaşıyor. Esnaf arasında var olan komşuluğun iktisadi dünyada ne anlam ifade ettiğini irdeliyor. Tuba Coşandal ise bir hatıra evreni olan komşuluğun izlerini hatıralarda ve anılarda arıyor.
Bu sayının sohbet köşesinde Prof. Dr. Mahmut Atay konuk. Atay, sosyoloji ile tanışma hikâyesini, Türk sosyolojisinin özelliklerini, sosyolojik bakışın ayrıcalıklarını anlatıyor.
Kenar Kayıt bölümünde üç makale yer almakta. Ömer Miraç Yaman ile Bedrettin Kesgin, son yılların önde gelen bir meselesi olan TOKİ uygulamalarını tartışmakta. TOKİ’nin nasıl bir ev tasarladığı ve bu tasarımın toplumsal ve iktisadi şartlarda ne anlama geldiği makalede karşılık bulmakta. Ahmet Sarı ile Cemile A. Ercan, Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi romanını deneysel roman bağlamında incelemekte. Hüseyin Çil ise bir edebiyat sosyolojisi örneği olarak Tarihsel Roman gerçeğine eğilmekte.
Hayat Sahnesi bölümü, hayattan enstantaneler ve fragmanlar içeriyor. Seyfettin Kurt, bu defa bir arzuhalcinin gözünden hayata bakıyor. Hilmi Uçan, fes bağlamında toplumsal dönüşümler ve siyaset sarmalındaki kıyafet gerçeğini irdeliyor. Zeki Saka, cami ve mektep bağlamında bir mekan analizi yapıyor. Mekanların hayata ve insana açılan kapılar olduklarını hatırlatıyor. Kitaplık ise yeni yayınlar üzerinden sosyolojik kritikler yapan yazıları barındırıyor.