Bizi nihayet anladılar İbragimov. Dışında kalırken oyunun yüzümüzdeki vurdumduymazlığın sebebini. Karşıdan karşıya geçerken eli bırakılan çocuklara yazdığında şiirini Zafer Ekin Karabay, babası olmayanlara ya acındığını ya da onların ezildiğini dile getiren bir mektup yazdı ona Dilek Kartal. Bizi nihayet anlamaya başladılar İbragimov.
Yetim büyüyenin cevherle büyüdüğünü söyleyen bir peygamberin ümmetiydik. Unuttu toplum. Dürr-i yetim yani emsalsiz inciden hatırlatmış Yağız Gönüler. “benim kalbim bir ıslah evidir doktor/ bir yetim durmadan azarlanır içerde” diyen Kemal Sayar’ın mısrasından devam etmiş toplumun yetime karşı tavrından.
Annesi ölenleri sevmezler sandım demiş Yasin Kara. Babasızlığa bir eklem olarak işlemiş öyküyü.
Bizi nihayet anladılar İbragimov. Yetim kızların kalbindeki boşluğa verdikleri adı. Aşkın sıradan bir eş için olmadığını. Bir babanın da o eşte arandığını. Böylece kahramanlarımızı nasıl büyüttüğümüzü ve hayal kırıklıklarımızı. İbrahim Varelci dile getirmiş hepsini. Yetim erkeklerin eksik yanlarına da değinmiş tabi.
Yıllardır en sevdiğimiz yazarın Dickens olduğunu anladılar. Neden Dickens’ın bu kadar derinden etkilediğini. Özer Turan anlatmış bunu da. Oliver ile Oliver olduk demiş.
Hiçbir zaman büyümediğimizi anlatan filmlerle dalga geçenlere bir tezat gibi Zeliha Yurdaer dokunmuş hassas yanımıza. Büyümediğimizi neden büyüyemediğimizi anladılar İbragimov.
O yarayı sevmelisin İbragimov. Baban şehittir senin. Cenap Şehabettin böyle dermiş. Atakan Yavuz anlatmış bunu.
Bu arada Ayşe Kerime’nin kitabına ilgi duyduğumu niye gizleyeyim. Turgay Bakırtaş’a yayınevi ve bastığı bu ilk kitap için hayırlı olsun diyelim. Elbette Ayşe Kerime’nin 19 yaşında olduğunu kitabının adının da Big Bang olduğunu yazmazsam olmaz.
Güray Süngü’nün öyküsü de tanıdık bize. Vapurun arka yüzü denize atlama cesareti ve bir sevdayı yalnızca kıymık olup batsınçin yazmanın hevesi. Kötü yazar özelliği için yaptığı açıklama ne kadar da yerinde.
Sevmenin mantıksız olduğunu izahının da imkansız olduğunu bir de Gökhan Özcan’dan okumalı.
Ali Ayçil’in adalar içinde dolaşan öyküsü de unutulmaz.
Sabahattin Ali’nin mektubu, Bülent Parlak’ın şiiri Rıfat Eroğlu’nun öyküsü Alyazmalım için Bestami Keçeli’nin yeniden yazdığı senaryosu ve daha nice şey için. İzdiham dergisinin 26. sayısı pek kıymetli olmuş. Okuyun değişeceksiniz.
Hatice Çay