Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin Timaş Kitapkahve’de düzenlediği “Bâbıâli Sohbetleri”nde bu hafta, yetiştirdiği onbinlerce talebe ve kaleme aldığı pek çok eserle fikir ve edebiyat dünyamızın unutulmayan simâlarından Prof. Dr. Mehmet Kaplan hatırlandı. Hocanın asistanlarından Aydın Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Necat Birinci, Mehmet Kaplan’ın hayatını, fikirlerini ve ideallerini hâtıralar eşliğinde anlattı.
Toplantının açış konuşmasını yapan ESKADER Kurucu Başkanı Mehmet Nuri Yardım, Bâbıâli Sohbetleri'nde Mehmet Kaplan’ın konuşulmasının son derece önemli olduğunu belirterek, “Zira Mehmet Kaplan’ın hepimizin üstünde, Türkiye’nin üstünde çok hakkı vardır. Onun gerek talebeleri gerekse okuyucuları kendisini her zaman rahmet ve minnetle anıyorlardır.” dedi.
“Atatürkçülük yoktur, çünkü Atatürk bir fikir adamı değildir”
Mehmet Kaplan’ın “aydın”, “milliyetçilik” gibi konular hakkındaki görüşlerini açıklayarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Necat Birinci, “Kaplan Hoca Eskişehir’de geceyarılarında simit salep satarak maişetini temin ediyor, ailesine katkıda bulunuyor. O zor şartların altından kalkıyor ve Türkiye’nin en seçkin üniversite hocalarından biri oluyor. Hocanın kitaplar ve kütüphaneler hakkındaki yazıları çok değerlidir. O yazıların çerçeveletilerek kütüphanelerin girişine asılması gerekiyor.” dedi.
Mehmet Kaplan’ın o zaman adı 19. Asır Türk Edebiyatı Kürsüsü’nde asistan olarak başladığını belirten Prof. Birinci, ilk iki tezinin “Eşrefoğlu Rumi” ile “Emir Sultan” tezleri olduğunu hatırlattı. Gazete ve dergilerde binlerce yazı neşrederek muhtelif konular hakkındaki düşüncelerini aktaran Mehmet Kaplan’ın Milli Eğitim Bakanı her değiştiğinde ona tavsiyeler ihtiva eden mektuplar yazdığına işaret etti. Mehmet Kaplan’ın bir yazısında Atatürk’le ilgili görüşlerini açıkladığını ifade eden Birinci, Kaplan Hoca’nın “Atatürkçülük yoktur. Çünkü Atatürk bir fikir adamı değil, bir eylem adamıdır.” dediğini aktardı. O dönemin bazı hızlı profesörlerinin Kaplan Hoca’yı bu görüşlerinden dolayı topa tuttuğunu ifade eden konuşmacı, “Ama Ahmet Hamdi Tanpınar, Kaplan’a sahip çıkarak onun üniversitede kalmasına vesile olmuştur. Bugün Mehmet Kaplan olmasaydı Orhan Okay da, Birol Emil de, Saim Sakaoğlu da, Abdullah Uçman da, ben de olamazdık.” dedi.
Prof. Dr. Necat Birinci konuşmasının ilerleyen bölümünde özetle şunları söyledi: “Kaplan Hocaya Reşit Rahmeti Arat da sahip çıkmış ve onu dil öğrenmesi için Almanya’ya göndermiştir. Bütün eserleri kıymetlidir. Ama Tip Tahlilleri’nde de çok önemli bölümler var. ‘Alperen Tipi’ni bize o hatırlatmıştır. Kaplan Bey’in üç hocası var. Tarih görüşünü Fuat Köprülü’den, Divan şiirinin estetiğini Ali Nihad Tarlan’dan, dilin işleniş şeklini ise Reşit Rahmeti Arat’tan almıştır. Düşünce dünyasındaki işaret taşları bunlardır. Kaplan’ın ayrıca iki büyük hocası vardır. Türkiye’de, aynı zamanda arkadaşı olan Nurettin Topçu. Bir de Batı’dan Fransız filozofu Alain. Bu iki düşünürün büyük ölçüde etkisinde kalmıştır. Alain kültürün ve edebiyatın demokratikleşmesi gerektiğini söyler. Kültürün demokratikleşmesi ve millileşmesi gündeme gelmiştir. Bu hür düşünceyi Kaplan Hoca alır ve kitaplarında işler. Mehmet Kaplan’ın Tevfik Fikret adlı kitabı geçilememiştir. Namık Kemal kitabı aynı güçte değildir. Aslında hepimiz Mehmet Kaplan’ın yolundan gittik, onu taklit ettik. Şiir Tahlilleri’nde kronolojiye dikkat etmemiştir, kronoloji ilmî çalışmalarda önemlidir ama bu eksiklik o esere yine de bir nakise vermez.”
Bir kültür milliyetçisi idi
Mehmet Kaplan’ın Atatürk Üniversitesi’nin açılışında bulunduğu sırada soğuk olan memlekette üşümemek için başına bere taktığını, bunun laikliği yanlış anlayan bazı öğretim üyeleri ve basın tarafından yanlış anlaşılarak Hocaya şiddetle hücum ettiklerini hatırlatan Necat Birinci, “Mükrimin Halil Hoca, 2000 rakımda ilim olmaz diyordu, ama Kaplan Hoca Erzurum’da ilim yapılabileceğini ispatladı. Orada da bir çok talebe yetiştirdi, eserler hazırladı.” Necat Birinci konuşmasının son bölümünde özetle şunları söyledi: “Mehmet Kaplan’ın en büyük destekçisi edebiyat öğretmeni eşi Behice Kaplan’dır. Behice Hanım da Nihal Atsız’ın kızkardeşi, aynı zamanda Zeynep Kerman’ın da hocasıdır. Hocanın son yazısı, ‘Niçin bizde hastanelerde imam kadrosu yok?’ başlığını taşıyordu. Yazıda, Batıda da din adamlarının hastanelerde görev yaptığını ve hastalara moral verdiklerini ifade eden Hocanın bu değerli yazısı ne yazık ki yarım kalmıştır.
Milliyetçilik kavramı, üzerinde en çok durduğu bir meseledir. Ona göre din esastır. O ırkçılık anlamındaki milliyetçiliğe pek sıcak bakmamıştır, bir kültür milliyetçisidir. Bizde din kültürün bir unsuru gibi sunulur. Hâlbuki din esastır, asıldır. Kaplan Hocanın sevdiği ve etkilendiği iki isim daha vardır. Onlar da Mümtaz Turhan ile Sabri Esat Siyavuşgil’dir. Mükrimin Halil Yinanç ile Nurettin Topçu’nun başlattığı ‘Anadoluculuk’ fikrine sahip çıkar, önemser ve bunu yazılarında işlerdi. Din karşında olumsuz hiçbir yönü yoktu. Dinin toplum hayatında çok mühim bir rolü olduğunu belirtir. Nesillerin Ruhu kitabı çok mühimdir, kitaptaki ‘Nesillerin Ruhu’ yazısı yeniden okunmalıdır. Hoca tarihimize, Osmanlı’ya çok değer verirdi. Osmanlı’yı tanımayan Türk olamaz inancındaydı. Unutulan Yunus Emre’yi gündeme getiren ve onu yanlış yorumlayanlardan kurtaran Mehmet Kaplan’dır. ‘Mukaddes Uçurum’da Yunus’u anlatır. Mehmet Kaplan, Yahya Kemal ve Tanpınar’dan çok istifade etmiştir.
Ekip çalışmasını severdi. Çarşamba ve Cumartesi günleri evinde asistanlarıyla birlikte çalışır, kitaplar hazırlardı. Pazartesi günleri sabah fakülteye en erken o gelirdi. Takma isimlerle yazılar yazmıştır. Mehmet Kaplan bir ilim adamı olmanın yanısıra aynı zamanda geçmişte sol fikir akımlarına karşı büyük mücadeleler veren ve onların hücumlarını durduran bir dâvâ, inanç ve mücadele adamıydı. Allah’tan kendisine rahmet diliyorum.”
Büyük bir dikkatle takip edilen konuşmanın ardından sorulara geçildi. Prof. Birinci, konuyla ilgili olarak kendisine yöneltilen sorulara cevaplar verdi. Ahmet Yüter Hocanın Kur’an-ı Kerim’den okuduğu aşir ve yapılan duadan sonra hâtıra fotoğrafları çekildi. Toplantıya özellikle genç edebiyatçılar büyük ilgi gösterdiler.
Osman Esgice haber verdi