Dezenfekte çalışmaları için kapatılan Kabe'yi kuşlar tavaf etti

Suudi Arabistan'ın dezenfekte çalışmaları için Kâbe-i Şerif'i ziyarete kapatmasının ardından bir kuş sürüsü Kâbe’nin etrafında daireler çizdi.

Dezenfekte çalışmaları için kapatılan Kabe'yi kuşlar tavaf etti

Suudi Arabistan Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen korona virüs tehlikesi sebebiyle Kâbe-i Şerif’i bir süre ziyarete kapattı. Dezenfekte çalışmalarının ardından Kâbe yeniden ziyarete açıldı. Kâbe’nin ziyaretçilere kapatıldığı süreçte ilginç bir olay gerçekleşti.  Bir kuş sürüsü Kâbe’nin üstünde daireler çizerek uçtu. Kâbe’nin kuşlar tarafından tavaf edilmesinin görüntüleri izleyenlere Fil suresinde anlatılan İslam tarihinde de Fil Vakası şeklinde isimlendirilen olayı hatırlattı.

Fil olayı nedir?

Kaynaklardaki aktarımlara göre olay özetle şu şekildedir: Habeşistanlıların işgal ettiği Yemen’de görevli Habeş valisi Ebrehe, burada Hıristiyanlığı yaymaya çalışırken, bu dini Orta Arabistan’a da yaymak, müttefiki olan Bizans’ın düşmanı olan Sasanileri güneyden kuşatmak ve büyük bir turizm ve ticaret gelirine sahip olan Mekke’yi ele geçirip buraya gelen insanları güneye yönlendirmek amacıyla Yemen’de büyük bir kilise inşa eder. İnsanları kiliseye çekebilmek için de kilisenin yapımında çok değerli malzemeler kullanmayı ihmal etmez. Kilise yapılınca Arapları Kâbe’yi bırakıp bu kiliseye ibadete davet eder. Ancak Araplar açısından Kâbe’nin değeri çok büyük olduğundan bu çağrıya kulak vermezler, hatta kiliseyi tahkir amacıyla bazı girişimlerde bulunurlar.

İnşaatın tamamlanmasından sonra Ebrehe çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek mâbedi ziyaret etmeleri için halkı San‘a’ya çağırdı. Fakat bu kilisenin, Hz. İbrâhim’den beri kutsal saydıkları Kâbe’nin yerine geçirilmek istenmesini hazmedemeyen Kinâne kabilesine mensup bir Arap San‘a’ya giderek kiliseye pisledi. Bu saygısızlığa öfkelenen Ebrehe de bütün Kinânîler’in gelip kiliseyi tavaf etmelerini istedi; ancak onlar isteğini reddettikleri gibi gönderdiği elçiyi de öldürdüler. Bunun üzerine Ebrehe, Hıristiyanlığın yayılmasına Kâbe’nin engel teşkil ettiği sonucuna vararak onu yıkmaya karar verip içinde Mahmûd adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Mekke üzerine yürüdü. Mukātil b. Süleyman’dan gelen bir başka rivayette onun Kâbe’yi yıkmak üzere harekete geçmesine sebep olarak, Kureyşli bazı gençlerin sıcak bir gecede yaktıkları ateşin rüzgârın etkisiyle kilisenin yanmasına yol açması olayı gösterilir (İbn Kesîr, XV, 8659). Diğer bir rivayette ise Ebrehe bu sefere, Hıristiyanlığı yaymak şartıyla taç giydirip Mudar’a emîr tayin ettiği Muhammed b. Huzâî’nin Kinâne kabilesince öldürülmesini bahane etmiştir (Taberî, Târîḫ, I, 935). Aslında Bâbülmendep’e hâkim olup Hindistan deniz ticaretini ele geçirdikten sonra iktisadî hedeflerini genişletmek üzere gözünü kuzeye çeviren Ebrehe, Mekke’yi zaptederek Araplar’ın gittikçe gelişen ticarî faaliyetlerine son vermek, böylece San‘a’yı Arabistan’ın dinî, ticarî ve siyasî merkezi haline getirmek istiyordu. Bu arada kuzey-güney bağlantısını kesen Mekke’yi saf dışı bırakmak suretiyle Suriye’ye uzanması ve Sâsânîler’le savaşan Bizans’a yardım etmesi de mümkün olacaktı (Cevâd Ali, III, 517-519).

Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkma kararına karşı çıkan Yemen eşrafından Zûnefer onunla savaştıysa da yenilerek esir düştü. Yoluna devam eden Ebrehe Has‘am kabilesini de yenerek reisleri Nüfeyl b. Habîb el-Has‘amî’yi esir aldı. Taife geldiğinde şehir halkı adına konuşan Mes’ûd b. Muatteb’in, Lât Mâbedi’ne dokunulmamasına karşılık itaatlerini arzedecekleri ve kendisine hedefi olan Kâbe’yi gösterecek bir kılavuz verecekleri yolundaki teklifini kabul etti. Ancak Mekke yakınındaki Mugammes’te konakladığı sırada verdikleri Ebû Rigāl adlı kılavuz öldü (Araplar onun buradaki mezarını taşlamayı âdet edinmişlerdir).

Ebrehe, Habeşî Esved b. Maksûd’u bir müfreze ile gönderip Mekke çevresinde otlayan develeri ordugâha getirtti. Bunlar arasında Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’in de 200 devesi vardı (İbn Hişâm, I, 48). Ebrehe, daha sonra Hunâta el-Himyerî’yi Kureyş’in reisi Abdülmuttalib’e yollayarak onlarla savaşmaya gelmediğini ve yalnızca Kâbe’yi yıkmak istediğini, eğer engel olmaya kalkışmazlarsa kendilerine dokunmayacağını bildirdi. Abdülmuttalib ise ordugâha gelip sadece develerini istedi. Onun Kâbe’nin yıkılmaması için ricada bulunmak yerine yalnız develerini istemesini garipseyen Ebrehe’ye, kendisinin develerin sahibi olduğunu ve Kâbe’yi merak etmediğini, çünkü onu da kendi sahibinin koruyacağını söylemekle yetinen ve develerini alarak Mekke’ye dönen Abdülmuttalib, Kâbe’ye gidip beytini koruması için Allah’a dua ettikten sonra halka şehrin dışına çıkmalarını, dağlara ve vadilere çekilmelerini emretti.

Ertesi gün Ebrehe ordusuna hücum emri verdi. Fakat kaynaklara göre, askerin önünde bulunan fil Mekke’ye doğru hareket ettirilmek istendiğinde yerinden kımıldatılamadığı gibi askerler de üzerlerine taşlaşmış çamur yağdıran ebâbîl kuşları tarafından kurt yemiş yaprağa çevrildiler (bk. FÎL SÛRESİ). Böylece planları boşa çıkan ve ordusu perişan olan Ebrehe kendisi gibi kurtulabilen askerleriyle birlikte Yemen’e dönmek zorunda kaldı; kısa bir süre sonra da öldü.

Fil Vak‘ası’nın vuku bulduğu zamana dair kaynaklarda verilen bilgilerde büyük farklılıklar vardır. Yaygın olan inanış Hz. Peygamber’in doğumundan elli, elli beş gün veya üç ay önce, muharrem ayının çıkmasına on üç gün kala bir pazar günü vuku bulduğudur ki bu tarih Araplar’da nesî’ geleneğini göz önüne alanlara göre 569, diğerlerine göre ise 570 veya 571 yılıdır.

YORUM EKLE

banner36