“Hepimiz doğuştan birer ütopyacıyız aslında ama çoğumuz hatta büyük çoğunluğumuz hayatı bir yarış olarak görüp bu koşturma, telaş, büyüme arzusu içinde ayağımızın altındaki çiçekleri çiğneyip geçer gibi yaşıyoruz hayatı. Çevresindeki insanlara ve canlılara karşı duyarlılığını yitirmeyenler, kendi düş dünyasının peşinden gidenler ise gerçek birer ütopyacı olmaya devam ediyor…”
Ütopya, bir öykü değil, bir kurgu değil; Ütopya, gerçeğin ta kendisi…
Kendisini bir ütopyacı olarak tanımlayan Murat Asilcan, bu kitapta çocukluğundan bugüne kadarki yolculuğunu anlatıyor.
Murat Asilcan, çocukluğundan bu yana kitapları hep sevdi. Okudu, okudu, okudu… Ütopyası hep, daha yaşanılabilir bir dünya oldu. Hep sevgiyi gördü, hep sevgiyle yaklaştı.
Önce bir sahaf kurdu: “Ütopya Sahaf”. Bu sahaftan elde ettiği gelirlerle bir aşevi açıp dezavantajlı çocuklara kitap, kırtasiye malzemeleri, yemek ve giyecek ulaştırdı. Bir süre aşeviyle bizzat ilgilendikten sonra burayı güvendiği birine emanet edip yeni ütopyasının peşine düştü.
Ütopyasının peşinden koşmayı asla bırakmayan Murat Asilcan, yol arkadaşı ile beraber önce Bademler ardından Barbaros köyünde yeni ufuklar açtı, yeni hayatlara dokundu.
Murat Asilcan’ın yeni ütopyası ise bir Ütopya Çiftliği kurmak ve bu kitabı yazmak. Murat Asilcan şu anda İstanbul’da, bu zamana kadar gerçekleştirdiği projelere devam ediyor. Yeni ütopyaların peşinde, Ütopya Art Project adında bir sanat galerisi ile bir ütopya çiftliği kurmak için çalışıyor.
Murat Asilcan, bu kitabını elinin ulaştığı bütün çocuklara adıyor ve kitabın tüm gelirini sokak hayvanlarına mama olarak armağan ediyor. Bu kitap ile onun bugüne kadar gerçekleştirdiği tüm “ütopyaları” onun ağzından dinleyeceksiniz.