ÇANAKKALE İÇİN YAZILMIŞ KLASİK ÂKİF’İN ESERİ
Edebiyatımızda millilik adına en güçlü vurgunun Mehmed Âkif Ersoy’a ait olduğunu kaydeden Ahmet Koçak, şairin İstiklal Marşı ve Çanakkale gibi iki önemli başlıkla en çok anılan şahsiyet olduğunu hatırlattı. Mart ayının Mehmed Âkif’in sıkça hatırlandığı ve âdeta Âkif’e adanmış bir ay olduğu meselesine değinerek sözlerine başlayan Ali Şükrü Çoruk, 2021 yılının, İstiklal Marşı’nın kabulünün 100’üncü yılı olması dolayısıyla bu çerçevede etkinliklere imkân sağlayacağını, yıldönümleri vasıtasıyla böylesi önemli olayların ve tarihlerin yeniden ve daha gerçekçi değerlendirilmesinin, genç nesillere aktarılmasının da sağlanmış olduğunu ifade etti.
Çanakkale’nin, Osmanlı ve Türk tarihinin eşine az rastlanan zaferlerinden biri olduğunu belirten Çoruk, askerî zafer olmaktan öte bir milletin var olma mücadelesinin eseri olduğunu ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Edebiyatımız açısında Çanakkale Zaferi’nin önemine ters orantı söz konusudur. Çanakkale’ye dair edebî eserler noktasında zayıf kalmışızdır. Özellikle şiir alanında Mehmed Âkif’in ‘Çanakkale Şehitlerine’ şiiri dışında elle tutulur bir metne sahip değiliz. Bu metnin klasikleşmesi, Âkif’in sanat gücü ve milletin meselelerine hayatını adamış olmasındandır. Yalnızca edebiyatta değil, o dönemde yapılmış tablolar konusunda da oldukça fakir bir birikimimiz var. Çanakkale Zaferi’ni bugüne yalnızca edebiyatın taşımasını beleyemeyiz. Farklı sanatlar icra eden bütün sanatçıların bu konuda elbirliği ile hareket etmesi, sinema ve dizi alanında da önemli eserler verilmesi gerekiyor.”
Çanakkale’de askerimize zaferi kazandıran gücün Allah inancından geldiğine dikkat çeken Çoruk, Çanakkale Savaşlarının sürdüğü dönemde İstanbul’daki edebiyatçıların yönetim tarafından Çanakkale’ye götürülerek askere moral vermesinin amaçlandığının altını çizerek konu hakkında şunları söyledi:
“Cehennemî muharebelerin yaşandığı cephede, edebiyatçılarımız bunlara birebir şahit olmuştur. Edebiyatçı ve sanatçıların götürülmesi aynı zamanda bu muharebelerin kayıt altına alınmasını, vatanî duyguları vurgulayan eserler vermelerini sağlamaktı. Geri döndüklerinde pek bir şey ortaya koyamamışlardır. Zira bu meseleleri kendi meselesi hâline getirebilenler, başarılı eserler otaya koyabilmiştir. Çanakkale’ye giden heyetin içinde olmayan Mehmed Âkif bunun en somut örneğidir. Güzel ve klasik bir eser kaleme almak için Çanakkale’ye gitmesi gerekmemiştir. Ancak gözü kulağı Çanakkale’de olmuştur. Cumhuriyet sonrasında kayda değer eser yayımlayanlardan bir başka isim de İbrahim Alaeddin Gövsa’dır.”
ALİ ŞÜKRÜ ÇORUK KİMDİR?
1969 yılında Giresun, Tirebolu'da dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini aynı ilçede tamamladıktan sonra lise eğitimini Gümüşhane Öğretmen Lisesinde bitirmiştir. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne girmiştir. Lisans öğrenimini 1990 yılında tamamlayan Ali Şükrü Çoruk, aynı yıl öğretmenliğe başlamış ve 1990-1994 yılları arasında Beykoz Denizcilik ve Su Ürünleri Meslek lisesinde Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1994 yılında Milli Eğitimdeki görevinden ayrılarak İ.Ü. Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalına araştırma görevlisi olarak tayin edilmiştir. Aynı yıl başladığı doktora programını Prof. Dr. Kazım Yetiş'in danışmanlığında hazırladığı Fazil Ahmet Aykaç-Hayatı ve Eserleri adlı teziyle 1999 yılında tamamlamıştır. 2001 yılında yardımcı doçent, 2009 yılında doçent, 2014 yılında profesör olmuştur. Edebiyat, kültür ve basın-yayın tarihi, İstanbul, Osmanlı döneminde gündelik hayat, uygulamalı editörlük, fikir hareketleri, modernite ve modernizm başlıca ilgi ve çalışma alanları olmuştur. Eserlerinden bazıları; Mizah Şairi: Fazıl Ahmet Aykaç, Osmanlının Son Yılları, Abdülhamit Döneminde Kitap ve Dergi Sansürü, Mizah Penceresinden Milli Mücadele, İstanbul Yazıları.