Bir güvercin olsam; geçen senelerime bir bir dönsem; Aksaray’daki BİSAV’ın merdivenlerini ders için sessizce adımlasam ve arka koltuğa otursam…
Dinlesem, dinlesem, inlemeyi duysam…
Yüzündeki estetik dertlenme hiç eksilmedi
“Sanat”ın portresini yapsak onun yani Hasan Ali Yıldırım’ın yüz hatlarını çizmek yeterlidir, desem yeridir. Çünkü şimdi gönlümün güvercini de şahittir, ilk gördüğüm andan özlem duyduğum şu ana kadar yüzündeki estetik dertlenme hiç eksilmedi. Herkesin bir hesabı vardır, elbette onun da bir hesabı vardır. Onun hesabı diğer hesaplardan ayrılan bir hesaptır. Bu, gerçek sanatı arama ve bulma hesabıdır.
Bilim Sanat Vakfı’ndan öğrencileri ve dostları, öncelikle edebiyat kuramları derslerinden kendisini hatırlar. Sonrasında yazı işçiliği atölyesinde kendisiyle bir şekilde gönül bağı kurmuş seçkin bir zümreden de bahsedilebilir. Bu ‘seçkin’ sözcüğü, kendisini ifade eden iyi bir kavram. Çünkü tavrında seçicilik vardır.
Derslerinin temel dayanağı derse katılanların Türkçe bilme zorunluluğudur. Dün gibi hatırlarım; meşhurlardan biri için söylediği “Arapça’sı ve İngilizce’si iyidir ama Türkçe’si yoktur” cümlesini.
Dersi bilgi yığını değildir
Dersleri sadece bir ders ve bilgi yığını değildir. İfadelerin her bir cümlesi bir medeniyetin ifadesi olarak yerini alır. Onun derslerinde müzikten, sinemaya, geleneksel bilgiden modern bilgiye pek çok unsuru görürsünüz.
Onun dili, Yunus Emre’nin sadelik burcunda gezer. İfade ettiğim ‘sadelik’ güneş dil-teorisyenlerin anlayışından uzaktır. Onun sadeliği Yunus Emre’nin “çıktım erik dalına/ anda yedim üzümü” muammasında gizlidir. Basit ama hesap verilmesi gereken ifadeler toplamıdır.
Derslerindeki gayretini bir kitap haline getirdi. Ne ki Ababeth, bir edebiyat kuramcısının uygulaması olarak önemli bir yerde duruyor. Türk öyküsünün ne'liği ve ne olması üzerinde duran bir uygulama çalışması. Kitabın sahibi, sadece söylemekle kalmıyor; aynı zamanda söylediklerini uygulayarak gösteriyor. Eylem ve söylem sabitliği onun karakteridir zaten.
Bunlar olsa keşke
Hasan Ali Yıldırım’ın hele hele Gerçek Hayat'ta kaleme aldığı portreleri unutmamak gerekir. Bir imkân olsa da bu portreler bir kitap haline gelse.
Ne ki Ababeth yeniden basılsa...
Hasan Ali Yıldırım, yeni bir hikâye kitabı daha yazsa...
Ahmet Topçu merak ederek sordu