Konya'da Altın Gençlik Derneği'nde buluşan öğretmenler, Konya il müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar'dan Muharrem ayıyla alakalı güzel bir seminer dinlediler. Gerçekten konu bilindik, ama içerik doyurucu ve kapsayıcıydı. Dinlediğiniz kişi bir ilim erbabı olunca, konu ne kadar sizden olsa da içerik farklı oluyor.
Muharrem'in dört ana unsuru olduğunu söyleyerek konuşmasına başlayan Akpınar, aslında Allah'ın tüm aylarının özel olduğunu lakin bazı sebeplerin bazılarını öne çıkardığını belirtti. “Muharrem haram aydır” diyerek ilk unsuru ifade eden Akpınar, konuşmasına şöyle devam etti: “Haram ay olma özelliği evrenseldir. Allah, insanların kavga ve savaşa olan düşkünlüklerini bilmektedir. Bu nedenle de onlara, yılda 4 ay sulh ve sükûnun tadına bakmalarını istemiştir. Bunların üç ayı hac mevsimine rastlar. Zilkade, Zilhicce ve Muharrem birbirini takip eden üç haram aydır. Umre mevsimi için de Recep ayı haram ay olmuştur. İlk kez Hz. Âdem (AS) tarafından bina edilen ve Hz. İbrahim (AS) tarafından temelleri yeniden yükseltilen Kâbe, tüm peygamberler tarafından hac amaçlı ziyarete hedef olmuştur.
Veda haccı dönüşü Peygamber Efendimiz, bir dağın yanından geçerken, 'Burası neresi?' diye sordu. 'Burası falan tepedir.' diye cevap verdiler. 'Ben burada Hz. Musa'yı kızıl bir deve üzerinde Kâbe'ye doğru giderken görür gibiyim.' buyurdu. Başka bir vadide benzer soruyu sordu. 'Ben burada Hz. Yunus (AS) bir deve üzerinde hacca koştururken görür gibiyim' diye buyurdu. Burası, insanlık tarihinde haram bir zamanının hac amaçlı ziyaretgâhıdır. Yine kaynaklar, kavmi helak edilen ve gönderildiği kavimle ilişkisi biten peygamberlerin, merkeze yani Mekke'ye alındığını kaydetmektedir.
Biz eskiden Yahudi'nin haram aylara riayet etmeyip, kan döktüğünden şikâyet ederdik. Ama ne var ki, şimdi Müslümanlar Yahudi'den daha fazla kan dökmektedirler. Haram aylara hürmeti terk ettiler.”
Bugün akan Müslüman kanına engel olmak gerekir
Ali Akpınar, Muharrem'i farklı kılan unsurlardan ikincisi olarak “aşure mevsimi” olduğunu zikrederek şöyle devam etti: “Avrupa'da bazı Hıristiyan kiliselerinde 'Nuh puding' adlı bir tatlı bu günlerde ikram edilir. Yani bu gelenek sadece bizim topluma özgü değildir. Nuh'un (AS) kurtuluşu vb. diğer peygamberlerin dönemine ait olan olaylar, aslı tevhidi olan dinlerde ortak değer olarak anlam bulur. Aşure bizim için sadece bir tatlı olmaktan başka manalar da ifade etmelidir.
Normal şartlarda asla aynı kapta düşünülemeyecek maddeler ortak yemek olurlar. Fasulye ile inciri, nohut ile üzümü beraber düşünmek zor gibi görünse de bazen yan yana gelebilmekte ve biri diğerine üstünlük taslamadan bulunabilmektedirler. Aslında hayat da böyledir. Toplumda farklı tat ve özellikte insanlar mevcuttur. Bunları aynı kap içinde düşünmek zor gibi gelse de, biraraya gelmeleri, birbirine saygılı olmaları, diğerini ezmemeleri şartıyla beraber güzel bir tat ortaya koyabileceklerini gösterir. Önemli olan ben diğerine baskın olacağım diye ezme hevesinden kaçınmaktır.”
Muharrem'in “ibadet mevsimi” olduğunu da ekleyen Akpınar, Hz. Muhammed (AS)'in Medine'ye hicret ettikten sonra Yahudilerin oruç olduğunu fark ettiğini belirterek, sebebini öğrenince, 'Biz Musa'ya sizden daha yakınız' diye buyurduğunu ve oruç tutulmasını istediğini ifade etti. Ancak bu konuda çok önemli tuttuğu genel şartını da ilave ederek; "Yahudi'ye benzememek" için önüne veya sonuna bir gün ilavesiyle... “Ramazan orucu farz kılınıncaya kadar, Müslümanlar bu orucu farz olarak tutmuşlardır.” diye ekledi Ali Akpınar.
Muharrem'in farkını ortaya koyan dördüncü ve son unsurun “Kerbela faciası”nın yaşandığı ay olmasını zikreden Ali Akpınar, bu konuda şöyle konuştu: “Kerb-i bela adı verilen yerde peygamber torunu Hz. Hüseyin'in başına gelenleri genel hatlarıyla biliyoruz. Ancak asıl bilinmesi gereken, tarihi süreç veya hikâye kısmı olmamalıdır. Asıl önemli olan, olaya sebep olan olaylar ve sonuçta ümmete hissettirilenlerdir. Bugün akan Müslüman kanına engel olmak gerekir. Kerbela gibi bir olayda Müslüman'ın tarafı açıktır. Önemli olan yeni olaylarda kerb-i bela (bela yurdu) veya bela taşıyıcısı olmamaktır.
Muharrem ayı binlerce kişiye ziyafet vermek, ağlayıp gözyaşı dökmek, aşure ziyafetleri çekmekle değil, ümmet kardeşliğini, Nuh (AS) gibi 950 yıl tevhid mücadelesini hatırlamaktır. Kulluğa kulluk ve ihlâs katmaktır.”
Haşim Akın haber verdi