“Haksızlık” kullanılmaktan anlamı aşınmış bir sözcük. Patlak top gibi havası inmiş olduğu halde nafile yere zıplatmaya çalışıyoruz. Yerde zıplamıyorsa hiç olmazsa ağızda zıplasın diye düşünüyoruz. “Hak” doğru, hakikat, olması gereken, ödenecek karşılık gibi anlamlara geliyor. Halkımız kendisini kimin halk ettiğini çok iyi bildiği için Allah’a Cenab-ı Hak ismini de yakıştırır. Haksızlık bir nevi Rabsizlik ve de bunun sonucu olarak da hadsizliktir.

Halk kelimesi de yukarıda bahsi geçen anlam aşınmasından yeterince nasibini almıştır. Haksızlık karşısında sesini çıkarmayan kalabalıkları tanımlayan bir kelimeye dönüştürülmüş sanki. Bir zamanların trajikomik gazete manşetiyle söyleyecek olursak: Halk sahile doluştuğu için vatandaşın denize giremediği kitlenin adıdır. Halk ile halk otobüsü arasında kurulan ilgiyi de anlamak kolay değil. Halk otobüslerinin standardı halk adı verilen kitleye göre belirleniyor da onun için mi bu ad uygun görüldü acaba?

Bundan tam yarım asır evvel içlerinde Ataol Behramoğlu ve İsmet Özel’in de bulunduğu bir grup yazar “Halkın Dostları” adlı edebiyat dergisini çıkarmışlar. II. Yeni şiirine toplumsal değerlerden kopuk olma eleştirisi getiren yazarlar halka bağlılıklarını böyle bir çıkışla göstermeye çalışmışlardır. En çok da İsmet Özel’in ağzına yakışan bir sözcüktür o: