Artık eskiden olduğu gibi kasidehanlar, mevlidhanlar pek yetişmiyor maalesef. Nerede o bir kandil gecesi, okuduğu bir kasideyle bizi mest eden, gönül dünyamızı aydınlatan kasidehanlarımız, nerede günlerce sesi kulaklarımızda çınlayan mevlidhanlarımız...

Bir devlet büyüğü olsaydım eğer her şeyi bırakır önce iyi kârîler, mevlidhanlar, kasidehanlar yetiştirmek ve memleketin dört bir yanında seslerinin yankılanmasını sağlamak için elimden geleni yapardım. Çünkü insana bilgi yüklemekle onun ancak beynini doyurursunuz, güzel sadâ ile de kalbini. Çoğu zaman güzel okunan bir ilahi ile insanın katettiği yolu, ona yıllarca eğitim vererek yürütemezsiniz.

Diğer yandan güzel bir sadâyla yumuşayan kalp zihnen de doymak isteyecektir. Yani ulaştırmak istediğiniz kıvama kısa zamanda erişecektir. Bundan sonra onu rahatlıkla eğitmeye başlayabilirsiniz. Ama zihnen doyanlar kalben de doymak istemeyebilirler. Hatta çoğu zaman duygusuzlaşır ve zarar verici bir hale dahi bürenebilirler, size düşman kesilebilirler. Tıpkı bugün olduğu gibi her şeyi bilen, en iyi üniversitelerde okuyan, fakat insanlıktan, merhametten, şefkatten, hâsılı Müslümanlıktan nasibi olmayan birçok insan bulunduğu gibi. Çünkü bilgi sahibi olmanın baş döndüren, ayaklar kaydıran bir ihtişamı vardır.