Yusuf’la güzellikte sorarlarsa seni bana

Yusuf’u bilmem amma seni rana bilirim

Baki

Rabbimizin bildirmesiyle biz Hz. Yusuf’u (as.), Yusuf u Hu, Yusuf u Yakub, Yusuf u Mısır, Yusuf u zindan, Yusuf u çah, Yusuf-u hüsn bildik. Yusuf, demedeydi Rabbi, Yusuf demedeydi Yakub, Yusuf demedeydi güneş, ay, on bir yıldız, kuyu, kurt hep Yusuf demedeydi… Elbet!  Amma ki Züleyha, bazen hırslı, bazen öfkeli, bazı zaman sabırsız, bazen güçsüz ama yine de ‘’Yusuf’’ diye inlemedeydi.

Hz. Yusuf’un (a.s)  kıssası rüyayla başlamıştı, rüya ile de sonlanmıştı hani. Zeki Bulduk da Züleyha ismini verdiği kitabını Yusuf rüyaları görerek yazdığını söylüyor. Yusuf’un rüyalarında Züleyha’yı göremedik ama Zeki Bulduk’un Yusuf rüyalarında, Züleyha’yı gördük biz. Züleyha’nın rüyası,  Yusuf’tu. Yaşaması Yusuf İçindi. Zeki Bulduk, bir adem olmasına rağmen Züleyha’nın derdiyle dertleniyor. Şeyyad Hamza’dan beridir anlatılır ve yazılır Yusuf u Züleyha kıssası. Yazılacak, tekrar yazılacak ama yine bitmeyecektir yazıcıların anlatacakları ve rüyaları…                                                                         

Fuzuli’nin şu güzel beyitiyle başlıyor Züleyha:                                                                                                                    

Canı kim cananı içün sevse cananın sever

Canı içün kim ki cananın sever canın sever

Evveli hayr, ahiri hayr Hz. Yusuf’un hikayesinin… Bu hikayede aşkın iffeti, namusu var, adı: Yusuf. Aşkın çığlığı, ağıdı var, adı: Züleyha. Aşkın sabrı, sebatı var, adı: Yusuf u Züleyha.  Züleyha’nın güzelliği yürekleri parçalarken, Yusuf’un güzelliği, turunçları kesen Mısırlı kadınların parmaklarını doğrarken, Yusuf’un hüsnünden Züleyha’nın doğranmamış yeri mi kalmıştı ki. Hüzün, hüsne galebe çalmış Züleyha’da… Allah’ın bu kıssayı bize bildirdiği Yusuf suresinde “O kadın” diye bahsedilen Züleyha,  Zeki Bulduk için; “Bir rüya ecesi Züleyha, bir rüyanın lacivert gecesi Züleyha, bir rüyanın tam ortasından seker gibi geçen ahulara bakışlar vermiş Züleyha!” oluyor.

Züleyha’nın ağıtı

Züleyha’nın çığlığını duyup “Züleyha’nın ağıdı”nı da yazıyor kitabında Zeki Bulduk.  Beş bölüm halinde yazılan bu eserde önce “Nar ve Hüzün” var. Makamlar geçiliyor bir bir. Züleyha, “Yusuf değil sensin, istediğim ey Yusuf’un Rabbi” diyene dek, Züleyhalığını bilemiyor. Önce “Heva” makamında sonra “Hubb” makamına erişiyor. Oradan “Işk” makamına ulaşıyor.  “Vedd” makamı ile duası Nar oluyor Züleyha’nın. Bütün güzel yazıcıların ve Zeki Bulduk’un da hüsn-i niyetiyle, “O kadın”;  “Yüreğinden kopan fırtınayla adını bir güzel peygamberin yanına yazdıracak ve hiçbir kadın kalbinde ve gözünde onun kadar isabetli bir yanlışa dolaşmayacaktı dünyada.”                                               

Adı Hz. Yusuf’la yazılacak olmanın bir bedeli vardı elbet. Züleyha’dan bir zarar gelmedi Hz. Yusuf’a! Günaha davet ederken, Hz. Yusuf’un gömleğini arkadan yırtan Züleyha, gömleği değil bağrını parçalamış olmadı mı? Sizce zindana attırdığı Yusuf muydu yoksa Züleyha kendini mi koydu zindanlara! Zindanlara sığamayacak kadar sarayında mı yaşıyordu? Yaşadı mı ki Züleyha? Oysa Mısır’da, Züleyha’nın gülümsemesi, sadaka vermek demekti. Gülümsemeden nasıl yaşadı, nasıl gençliğinden ve güzelliğinden vazgeçti

Ayine-i İskender ne suret gösterir, ayine-i devran ne söyler…                                                                                                                                 

Temize çıkmayı bekleyen pek çokları vardı bu hikayede. Kuyu vardı, kurt da vardı. Sabredenlerdendi onlar da. Yusuf’u kurt yedi iftirasına uğramak bir kurdu yer, bitirirdi. Kurt, kurtluğundan utanırdı. İftira çok bu hikayede de kurt, Yusuf ‘u nasıl yer, nasıl kıyar Yusuf’a? Yusuf güzeline kıyılabilir mi hiç? İnsan kurtlarının iftiralarına karşı yine de adı Hz. Yusuf’la birlikte yazıldı, anıldı ya! Kurdun da adı temize çıktı ya, bu yeter artık ona!

Rüyalar tabir edildi bu kıssada. Yusuf bir rüya gördü, Onun rüyalarını göremeyenlerce, kardeşlerince kuyuya atıldı; kuyuyu ve esareti gördü. Züleyha, aydınlık bir rüyayı yanlış yordu, Potifar’ı gördü. Yusuf rüyasını Potifar’a yordu, yanıldı. Zindanda iki aynı rüya görüldü. İki ayrı tabir ile iki ayrı kader yaşandı. Mısır Azizi de bir rüya gördü. Rüyası dosdoğru yorumlandı da Hz. Yusuf bolluk, bereket demek oldu Mısır’a. Allah’ın habibi, ümmetin peygamberi, Hz. Yakub’un (a.s) gören gözü, kardeşlerinin kolu kanadı, Züleyha’nın adının yanına ad oldu.

Zeki Bulduk, rüyalar görmeye devam etsin

Bize dualar öğretilmişti Kur’an-ı Kerim’deki en güzel kıssalardan olan bu kıssada. Züleyha kitabında, Yusuf’un duası, Züleyha’nın duası, kurdun duaları da var. Kur’an’daki bu kıssada, en güzel dualardan olan sabır Peygamberi Hz. Yakub’un; “Ben hüznümü ve tasamı yalnız Allah’a bildiririm, bana düşen güzelce sabretmektir” duası var. Dua, dilin işi değil, Rabbin gönle ilham etmesi işi… Zeki Bulduk, öyle güzel niyazlarda bulunmuş ki kitapta… Kitabın “Tevhit” bölümünde “Rabbim, kalbimin kapısını aç ki Züleyha kuyusundan çıksın” duanız var, “hayreylersin, hayrolur” diyor. Hayrolur ne varsa âlemde!

Kitabın başında anlatmaya başladığı ve sonunda bitirdiği kaplanların hikayesi,  içler acısı. Kaplanların hepsi birbirine benzer ama hepsi birbirini tanırmış, tıpkı insanlar gibi. Hepsi de kanı sever, kan kokusu alınca kendilerinden geçerlermiş. Avcılar bunu bildiklerinden derisine hiç zarar vermeden avlarlarmış kaplanları. Kan dolu kaptan kan içmeye başlayan kaplanlar, kan içmeye devam ettikleri halde kaptaki kan hiç azalmazmış. Kaplanların kana doyamayacağını bilen avcılar, kabın içine jiletler dizerlermiş de kaplanlar kendi kanlarını içerken ölürlermiş!

Temennimizdir ki Zeki Bulduk, rüyalar görmeye devam etsin.  Arz dolusu günaha karşılık sema dolusu rahmet bahşedeceğini bildiren Rabbimiz, başı da sonu da hayır olan rüyalar gördürsün. Her satırının okuyucunun sezgisine bırakıldığı, geçici güzelliğin baki güzelliklere dönüştüğü, bir nefeslik, içinde hem masal hem kıssa hem hikaye hem şiir olan kitaplar yazdırsın…                                                                                                                   

Hz. Yusuf ‘un kıssası, Zeki Bulduk’un rüyası olan Züleyha kitabının nasıl bittiğini merak mı ediyorsunuz?  Akıbet, hayr inşallah…                                                                                                                                                 

Gördüğü rüyalarla bize de Hz. Yusuf rüyaları gördürüyor Zeki Bulduk, Züleyha kitabında. Biz, Baki’nin dizelerinde de geçtiği gibi Hz. Yusuf’u Rabbimizin bildirmesiyle, Züleyha’yı da güzel yazıcıların hüsn-i niyetleriyle ra’na bilmekteyiz.

Züleyha, güzel bir rüyadan hiç uyanmak istemeyenler için…