Adnan Demirtürk 1965 yılında Trabzon'un Vakfıkebir ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu. Milli Görüş kurumlarında çeşitli kademelerde görev aldı. Vakfıkebir ve Trabzon'da Refah Partisi ve Milli Gençlik Vakfı'nın değişik kademelerinde yöneticilik yaptı. 6 Eylül 1997' de ise Millî Gençlik Vakfı Genel Başkanlığına seçildi. 20 ay boyunca genel başkanlık görevini başarılı bir şekilde yürüttü.
Şöyle sesleniyordu gençliğe Demirtürk; "Arkadaşlar! İhlasla çalışalım. İhlas; dünya yansa içinde bir kalbur samanı bulunmamaktır. Yılmaz, yorulmaz, yıkılmaz bir gayretle çalışalım. Yorgunluk, bıkkınlık, ümitsizlik, karamsarlık, kırgınlık, küskünlük, dargınlık sözcüklerini bir paçavra gibi hayatımızdan söküp atalım. Az topluluğun sırrını bilelim. Sevginin galip gelmesi için çalışan insan; yani adam gibi adam olalım..."
Zor görevlerin insanıydı o, en zor anlarda söyledikleri tarihe altın harfler ile yazılıyordu: "Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız bir tohum ekiniz. On yıl sonrasını düşünüyorsanız bir fidan dikiniz. Ama yüzyıl sonrasını düşünüyorsanız; çağlar kapatıp çağlar açacak bir nesil olsun istiyorsanız; vatanımızın, milletimizin, devletimizin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak değil onu aşmasını arzu ediyorsanız o zaman bir insan yetiştiriniz!"
Gençliği bir gül gibi gördü Adnan Demirtürk, karadan gemileri geçiren atalarının izinden adım adım ilerledi. Gençliğin ufkunu Fatih Sultan Mehmet Han'ın ufku ile harmanladı. Onların Yavuz Sultan Selim'in bakışı ile bakmasını sağladı. Dağlardaki çobanın ve koyununun hakkını anlattı, kuşlara atılan buğdaya el oldu. Güle sevdalı gençlik için Erbakan Hocasının ektiği çiçekleri Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in ahlakı ile suladı. Gönlündeki Karadeniz'in mavisi ve yeşili onun her zaman farklı bir hâl içinde olmasını sağladı. Gençlerin bulunduğu yerlerin ve şartların her zaman çok daha iyi olması için mücadele verdi. Gençlerin iman noktasında yüksek seviyelere gelmesi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in çizgisinde hayat sürebilmeleri için dertli bir şekilde hayat sürdü. Etrafında onunla birlikte çalışan kardeşlerine hep şunları anlattı: "Gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için gece gündüz çalışmalıyız, onları dinlemeliyiz, onların dertleri ile dertlenmeliyiz, bugün uykusuz kaldığımız günlerin mükâfatını ne mevki ne makam olarak istemeyeceğiz. Yapacağımız işlerin karşılığını sadece Cenab-ı Allah’tan bekleyeceğiz. Bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu hiçbir zaman unutmayacağız. İnsanları kucaklarken sevgi ile kucaklayıp Allah rızasını gözetip ekmeğimizi sevgimizi bölüşerek daha güçlü yarınların adımlarını atacağız. Hiçbir zaman unutmayacağız bu toprakların insanı altın gibidir. Gençliğimize vatan sevgisini, bayrak sevgisini, nakış nakış işleyeceğiz. Bizler karada gemiler yapmaya devam edeceğiz. Lakin inanacağız ki Allah (cc) denizi ayağımıza getirecektir. Bu dava mutlaka hedefine ulaşacaktır…"
Rahmetli Adnan Demirtürk; saatleri zafere ayarlayan adam olmuştu ve inandığı yolda “Elif” gibi dimdik yürüdü. Zor görevlerin insanıydı mücadele anlayışını zarif konuşma üslubuyla birleştirip insanları kucaklarken Anadolu, Kafkasya, Bosna ve Kudüs gibi Medine gibi olurdu. Sözleri ile insanları nakış nakış işlerdi.
Mücadelesinin kuvvetini, kudretini, azmini o güç sahibi Cenab-ı Allah’a olan sevgisinden alırdı. Titizlikle gücü yettiğince anlatırdı insanlığın kurtuluşunu gençliğe. Hedefi, 'Elif gibi' bir gençlik yetiştirmekti. Her insan bir nizamdır demişti "Sevdası Türkiye" olan bir gençlik için. Zorlukları tahammül, dayanıklılık ve sebatla anlattı gençliğe. Verilen her görevi bir 'emanet' bildi.
Sevgi her zaman galip gelecek
Sevginin her zaman galip geleceğinin bilincinde olmalıyız. Lügatimizde kin, nefret, haset, düşmanlık ve husumete yer yoktur. Yıkmak için değil, yapmak için varız. Ucuz kahramanlık gösterilerine, işportaya düşmüş slogancılığa, serkeşliğe ve havaîliğe iltifat etmeyiniz. Yaptıklarımızı şan, şöhret, ikbal için değil, bir gün kendisine döneceğimiz âlemlerin Rabbinin rızasını kazanmak için yapmalıyız. Kim Allah‘a güvenirse Allah ona yeter. Şükür, Allah‘ın verdiği nimetleri, gene O’nun yolunda kullanmaktır. Hiçbir kemalât nefisten çıkmaz. Sadakat ve itaati nispetinde insana verilir. İyilikleri istiyorsak, önce kendimiz iyi olacak kendimiz değişeceğiz. Zorluğu gösterip korkutmamalı, kolaylığı gösterip rehber olmalıyız. Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Hidayet nimetinin şükrü ise hizmettir. Biz bildiklerimizi yapalım. Allah bizim önümüzü açacaktır. Dâvâmızın hayranı değil, bağlısı olmalıyız. Geriye dönüş yok... Her zaman terakki var... Yılmaz, yorulmaz, yıkılmaz bir gayretle çalışalım. Az topluluğun kıymetini bilelim.
Adnan Demirtürk Hakk'a yürüdükten sonra Necmettin Erbakan’ın söyledikleri onu en güzel anlatan cümleler olmuştu: “Gerçekten müstesna bir insandı. Hep şehadeti konuşur, hep şehadeti özlerdi. O öyle konuşurken benim de hep şu ayet kulağımın zarını inletirdi: ‘İnananların içinde öyleleri vardır ki kimisi nöbetini savdı imtihanı kazandı gitti. Kimisi de sırasını bekler. Biz nöbetimizi savacağımız zamanı beklerken, nöbetini bekleyenler bizim önümüze geçti.’ Çok değerli Adnan kardeşim ve arkadaşları... Kendilerini gerçekten ülkemizin insanına, gençliğe adamışlardı.”
Tarihler 15 Mayıs 1999'u gösterdiğinde, vefatına sebep olan trafik kazası öncesinde Samsun’da aşk ile hizmet ettiği gençliğe son konuşmasını yapmıştı. O son konuşmanın bir kısmını paylaşalım:
“Hayat doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin, faydalı ile zararlının, adaletle zulmün mücadelesinden ibarettir. İslam sadece Müslümanlara değil bütün dünyaya huzur ve barış getirecek değerleri bünyesinde taşımaktadır. Gençler de bu barışın teminatıdır. Barış, kardeşlik, sevgi, adalet ve huzur tüm insanlığın ortak talebidir. Müslüman gençlerin de bu değerleri taşımaları bir zorunluluktur. Bugün bütün insanlık bir buhranın içindedir. İslam coğrafyası ırkçı emperyalistlerin elinde kan gölüne çevrilmiştir. Ayrıca işsizlik, açlık, insan hakkı ihlalleri ile dünya gençliği bunalıma sürüklenmektedir. Bunalımdan çıkmanın yolu ancak ve ancak Milli Görüş ile mümkündür. Bizim davamızın esası şefkattir. Gayemiz, tüm insanlığın saadeti için bütün gücümüzle çalışmaktır.”
Güle sevdalı, gençliğe sevdalı güzel bir insan geldi geçti bu dünyadan. Ömrünü gençliğin yetişmesine adadı Adnan Demirtürk. Cenab-ı Allah mekanını cennet eylesin.
Mükemmel bir insana mükemmel bir anlatım yazı teşekkürler Ömer Kazdal varol
Yorumun için Teşekkür ediyorum
Ercan Büyükbaş