Kısa adı Baygem olan Bayrampaşa Gençlik Merkezi, Cevdet Said’in okuyucularıyla buluşmasına ev sahipliği yaptı. Konuşmanın Arapçadan Türkçeye çevirisini Yrd. Doç. Dr. Fethi Güngör’ün yaptığı söyleşiye okuyucular büyük ilgi gösterdi.
1931 doğumlu, Çerkes asıllı Suriye vatandaşı Cevdet Said, Esad döneminde 5 kez tutuklandı ve sonunda öğretmenlik görevinden de uzaklaştırıldı. Bunun üzerine doğduğu köye, Bi’racem’e dönen Said, bir merkep satın alarak dağdan odun toplamaya başladı. Ardından arıcılık yaparak ailesinin geçimini sağladı. Suriye’de devam eden iç savaş sebebiyle köyünü ve ülkesini terketmek zorunda kalana kadar, kardeşiyle birlikte süt inekçiliği yaptı. Cevdet Said, kendisi gibi Ezher mezunu olan kardeşinin köyünün bombalanması ve yaralı bir muhalife ilk yardım hizmeti sağlarken şehid edilmesinden sonra 2012 yılı sonlarından itibaren Türkiye’ye göç etti. İlk hapse düştüğü 63 yılından bugüne kadar onlarca kitap yazdı, dünyanın çeşitli yerlerinde yüzlerce konferans verdi. Kitaplarından telif ücreti almadan, şöhretinin aksine mütevazı bir hayatı tercih eden Cevdet Said, unvanını öğrenmekte ısrar edenlere ‘inek çobanı’ olduğunu söylemekle yetindi.
“Kur’an kendisine sarılan ve hükmü altına girenler için büyük bir güçtür”
Cevdet Said, konuşmasında satır başlarıyla şunlara değindi: “Allah Rasulü kıyamet günü atalarını kutsamayı ve mezheplere bölünmeyi tercih eden Müslümanlar Kur’an’a ilgisiz kaldılar diye Allah’a şikâyette bulunacaktır. Kur’an sadece Araplara değil, tüm insanlığa indi. Kur’an ‘ey ademoğlu’, ‘ey inananlar’, ‘ey münafıklar’ gibi hitap cümleleri ile hitap eder. Kur’an, üstünlüğün ırkî mensubiyette değil, takva ile yani Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olduğunu söyler. Allah Rasulü en yakınlarını bile ‘sakın peygamberin yakınıyım diye yanlış düşüncelere saplanmayın’ diyerek uyarır. Kur’an kendisine sarılan ve hükmü altına girenler için büyük bir güçtür. Çünkü Allah ile interaktif bir iletişim imkânı sunmaktadır.
Müslümanlar maalesef sahip oldukları değerlerini yitirmiş durumda. Her Cuma günü hatiplerin hutbede okuduğu ayette adalet, ihsan ile muamele emredilmektedir. Bütün dünyada adaletin sembolü olarak iki gözlü terazi sembolü kullanır. Tartıda sevapları ağır gelenin cennete, hafif gelenin ise cehenneme gireceği beyan edilir ayetlerde. Kur’an’ın temel ilkelerinden biri ‘La ikrahe fiddin: dinde zorlama yoktur’ ayetinde öğretilir. İnsan baskı ile değil, ikna ile yola gelir. Baskı siyaset alanında da olmamalı, zira bu baskı tağutlar doğurur. Evlilik konusunda da ikrah, zorlama olamaz. Allah Rasulü ebeveynin kızlarını istemediği biriyle zorla evlendirme hakkı olmadığını beyan buyurmuştur. Ne var ki, bütün dünya ikrah ile, baskı ile yönetiliyor.”
“Baskıyı, gücü kutsamayı terketmenin zamanı geldi”
Cevdet Said, Müslümanların bugün için Kur’an’dan nasıl yararlanacakları konusunda şunları söyledi: “Kur’an aklımızı kullanmamızı öğütlüyor. Avrupa toplumları, aralarındaki silahlı kavgaları bir tarafa bırakarak büyük bir ittifak oluşturabildiler. İnsanın değerini kavramamız lazım. Allah Rasulü, ‘şehitlerin efendisi harp meydanında çarpışarak öldürülen değil, zalim yöneticinin karşısında hak sözü söyleyebilendir’ buyurmuştur. Kur’an gelecekten de bahsediyor. Melekler savaşlara atıfta bulunarak insan neslinin fesat ve kan dökücülük vasfını dile getirmişti. Ancak, Allah’ın beyanı, insanlık tarihinin bundan ibaret kalmayacağını, bu aşamayı geride bırakarak daha ileriye gideceğini haber vermişti. Halkın katılımıyla yapılan demokratik seçimler böyle ileri bir aşamaya gelindiğinin örneğidir.”
“Ben yıllardır bazı konuları tekrar tekrar konuştuğum ve tam anlaşılamadığım için muzdaribim” diyen Suriyeli Müslüman düşünür Cevdet Said, inanç konusunda bazı sorgulamalar yapılması gerektiğini de belirterek şunları söyledi: “Putlara, efendilere, silahlara, bombalara iman etmeyi, baskıyı, gücü kutsamayı terketmenin zamanı geldi, geçiyor. İlk emir hepinizin bildiği gibi ‘oku’ emridir. Bu yüzeysel bir okumadan ziyade tarihi ve olayları derinlemesine okuyup aralarında bağ kurmak anlamına gelir. Kas gücü çağımızda önemini yitirmiştir. Ümmet coğrafyasının birçok bölgesinde eğitim kurumlarında kız öğrencilerin daha çok olduğunu gördüm. Oysa Kur’an’a erkeksi bir dil kullandığı eleştirisini yönelten Batılılara rastlıyoruz, bu asla doğru değildir. Kadınlar artık sosyal hayatın her alanında yer almaktadır.”
Cevdet Said, Mehdi Nüzhet Çetinbaş’ın moderatörlüğünde yapılan söyleşinin sonunda okuyuculardan gelen soruları da cevaplandırmaya çalıştı. Cevdet Said çokça sorulan demokrasi konusunda bazılarınca yanlış anlaşıldığını belirterek şunları söyledi: “Batı aklını kullanarak merkeplerin sırtından indi ve geliştirdiği yeni ulaşım vasıtalarına bindi. Kur’an’da bir surenin adı Şura’dır. Benim demokrasiden kastım budur. Allah, Rasulü’ne, ‘yönetim, idare işlerinde onlara danış, onlarla istişare et’ buyuruyor. Uhud gazvesinde istişare sonucu şehrin dışında, cephe savaşına çıkılıyor. Allah Rasulü, ‘Bana vahiy geliyor, siz de kim oluyorsunuz’ demedi, onlarla istişare etti ve istişarenin sonucuna da uydu. Kur’an bazen çoğunluğun da yanılacağını belirterek bize birr ve kıst ile yani iyilik ve adaletle muamele etmemizi emrediyor. Allah’ın ayetleri açık ve seçik olup Kur’an’da asla çelişki yoktur, yeter ki derin derin okuyup iyice anlamaya gayret edelim.
Kur’an, batılı öldürün demiyor, ‘hak gelirse batıl kendiliğinden yok olur’ diyor. Gerçeği kadın ve çocuklar başta olmak üzere geniş halk kitleleri daha derin kavrar. Dünyanın kapitalini yöneten büyük zenginler dünya aydınlarının ağzını bağladığı için hakikatleri alenen haykıramıyorlar. Türkiye halkı birçok zorluğa rağmen sabretti ve kazandı.”
Cevdet Said Suriye’de yaşananlar konusunda ise şunları söyledi: “Allah Rasulü, kıyamet günü adil davrananlar dışında herkes pişman olacak diye haber veriyor. Suriye’de, 40 yıldır süren rejim, daha makul olan kardeş Esed’a bile tahammül edemedi, onu ülkeden sürdü. Üst düzey yöneticilerin nezdinde halkın kıymeti kullanıp atılacak kağıt mendillerden farksızdır. Der’a’da evine dönerken öldürülen bir yöneticinin cenazesi bile kaldırılamadı. En son Ramazan El-Buti’nin öldürülmesi olayı kimin işi belli değil. Suriye’de herkes kaybetti, kazanan yok. Yusuf aleyhisselam olayları okuyabildiği ve bunlar arasında bağ kurabildiği için başarılı olmuştur. Helak olan Ad ve Semud gibi toplumların hepsi güce iman ettiği için helak olmuştur. Kılıca sarılan kılıçla yok olur. Türkiye ve Mısır’ın önderliğinde dünyanın bozuk sistemini değiştirilebiliriz. Bugün Batı, İsa aleyhisselamın değil, Roma’nın gücü yücelten yöntemini benimsemiş durumdadır. Tarih gafilleri ve cahilleri de suçlular kategorisinde yargılayacaktır.”
Mahmut Balcı haber verdi