Ramazan’ın bereketli yüzünün şehirlere ve insanlara ne zaman tebessüm edeceği hiç belli olmaz. Bazen kendisini göstere göstere gelirken, bazen de hiç umulmadık zamanlarda gelir bu tebessüm. Ve inancımız kulağımıza, şer gibi görünen şeylerden hayır doğacağını da fısıldar bir yandan. Bunun birçok tecellisine sahip olmuşuzdur hayatımızda. Akademik çalışmalarını ABD’de sürdüren ve ABD merkezli bir vakıf olan Zekat Vakfı’na yardımcı olmak amacıyla koşuşturan Dr. Osman Kandara’nın yaşadıkları da buna bir örnek.
Dr. Osman Kandara, şu anda ABD'de Louisiana eyaletinin başkenti olan Baton Rouge’deki Southern Üniversitesi'nin öğretim üyesi. Aynı zamanda da, ABD merkezli bir vakıf olan Zekat Vakfı (Zakat Foundatıon) aktif bir üyesi ve vakfın Türkiye’de şubeleşme çalışmalarını yürüten isimlerden biri. Onun hayatının şer gibi görünen hayrı, o kirli 28 Şubat sürecinde, sırf inancından dolayı YÖK tarafından akademik hayattan uzaklaştırılması olmuş. YÖK tarafından akademik çalışmalarının önü kesilen Dr. Osman Kandara, yılgınlığa kapılıp hayata küsmemiş ve akademik hayatına ABD’de devam etmiş. Halen ABD’de öğretim üyeliğine devam eden Dr. Osman Kandara’nın bir ayağı da Türkiye’de. Dr. Osman Kandara’nın ağzından Zekat Vakfı’nı, Zekat Vakfı’nın 5 Temmuz Cumartesi akşamı Birlik Vakfı Bursa Şubesi'nde verdiği iftarda dinleme imkanı bulduk. İftara üniversite rektörleri, akademisyenler, siyasiler ve konuya ilgi duyan birçok davetli katıldı.
ABD’de zekat sorununun çözümüne katkı için kuruldu
Zekat Vakfı adına vakfı tanıtıcı bir konuşma yapan Dr. Osman Kandara, İslam ülkelerinde sorun olmayan, sorun olması hayal bile edilemeyen birçok şeyin başka ülkelerde ciddi bir sorun olarak Müslümanların karşılarına çıkabileceğini söyledi önce ve sonra da sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de çok kolay görünen zekat hesaplama, zekatı kime vereceğine karar verme ve zekatı ilgili kişiye ulaştırma konusu, ABD için ciddi bir sorun. İşte Zekat Vakfı, bu sorunların çözümüne katkı sağlamak amacıyla 2001 yılında Şikago’da Halil Demir ve bir arkadaşı tarafından kuruldu. İlk başta zekatların toplanıp dağıtılmasını organize etmek amacıyla kurulan vakıf, zamanla ilgi alanını genişletti. Şimdi adı her ne kadar Zekat Vakfı olsa da, faaliyet alanı olarak zekattan tutun da öğrencilerin barınmasına, insanların dini eğitim ihtiyaçlarının çözümüne, Afrika’da susuzluk sıkıntısı yaşayan ülkelerin insanlarının su sorununa derman olmaya kadar çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor vakfımız.”
Dr. Osman Kandara, 2001 yılında kurulan vakfın çok kısa bir zamanda çok geniş bir alanda hizmet vermeye başladığını ifade ederek artık Türkiye’de de ciddi anlamda organize olmak istediklerini şu sözlerle anlattı: “Vakfımızın faaliyetleri sadece ABD ile sınırlı değil. Ulaşabileceğimiz her yere ulaşmak istiyoruz. Şu anda birçok ülkede çalışan vakfımız, Burkino Faso’dan Bolivya’ya, Myanmar’dan Afganistan’a kadar birçok ülkede faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye’de de İstanbul’da bir şubemiz var. İkinci şubemizi de Bursa’da açmak istiyoruz. Bunun için katkılarınızı bekliyoruz. Şube sayımız ne kadar artarsa, hizmetimiz de o kadar yaygınlaşır.”
Komşuluk görevini yerine getirin
Dr. Osman Kandara’nın konuşmasından sonra söz alan Ak Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk de, vakıf faaliyetlerinin önemine değinerek hele hele Türkiye gibi Osmanlı'nın mirasçısı bir ülkenin evlatlarının bu çalışmalara mutlaka katılması gerektiğini şu sözlerle anlattı: “Ben Türkiye-Bulgaristan Dostluk Grubu'nun başkanıyım. Bulgaristan’a yaptığım bir gezide, bir gün bana, benimle görüşmek isteyen bir grubun olduğu haber verildi. Otelde kalıyordum. Gelenler, otuz kişi civarında gençlerdi. Bize, Bulgaristan’da inançlarını yaşamakla ilgili sıkıntılarını anlattılar ve sorumluluğumuzu şu sözlerle hatırlattılar: 'Siz bizim komşumuzsunuz. Güçlü komşunun diğerine yardım etmesi gerekir. Şimdi biz sizden, komşunuz olarak yardım hakkımızı istiyoruz. Lütfen bize hakkımızı verin.' Bu rica, diğer ülkelerdeki mazlumların Türkiye’ye ne gözle baktıklarını anlatmaya yeter de artar sanırım. O yüzden hepimizin üzerinde sorumluluk var ve bizler de gerek vakıflar gerekse de diğer sivil toplum örgütleri aracılığıyla üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz.”
Ahmet Serin bildirdi