Kısaca avukat, gazeteci ve gezgin olan Grigory Mavrov’un bizi ilgilendiren tarafı Müslüman bir Rus olması. “Rusya vatandaşı” yahut “Rusyalı bir Müslüman” değil, “Rus Müslüman”. Buna rağmen kendisi Müslüman olduktan sonra baskı görüp Türkiye’ye hicret etmek zorunda kaldı.

Rus Müslüman Milli Komitesi”nin kurucularından olan Mavrov, 2011 yılında da “Sivil İslam İnisiyatifi”nin kuruluşunda öncülük etmiştir. Bu tarihten itibaren çalışmalarını Rusya’da yaşayan Müslüman topluluklar üzerine yoğunlaştırırken aynı zamanda Kafkaslar, Volga ve Orta Asya’daki İslam Medeniyetleri hakkında araştırmalarda bulunmuştur. Mavrov’un İslam siyaset teorisi, felsefe ve Osmanlı tarihi üzerine pek çok yayını bulunmaktadır. Kendisi şu an İstanbul’da yaşayıp Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nde çalışmalarına devam etmektedir.

Bu değerli isim 26 Mart Cumartesi akşamı Kafkas Vakfı’nda “Müslümanlar nasıl bir Rusya istiyor?” başlıklı bir konferans verdi. İngilizce olan sunumu Cankat Kaplan çevirdi. Ben de bu yazıda konferanstan aldığım notlar ve Rusya Müslümanları üzerine bazı meselelerden bahsedeceğim.

Rusya, sosyalist döneminde etrafına “demir perde” örmüş, oradaki soydaşlarımız ve dindaşlarımızla irtibatımızı kesmiştir. SSCB çökmesine rağmen gene de Rusya’ya girip çıkmalar o kadar kolay olmamış, hep bir korku hali devam etmiştir. Hâlâ Rusya’da neler olup bittiğinden tam anlamıyla haberdar olamıyoruz. Dolayısıyla orada bizzat yaşamış tanıklar önemli hale geliyor. Grigory Mavrov da gerek Rus gerek Müslüman olması sebebiyle önemli bir tanık.

Oruç tutan bir Müslüman Rusya için terörist anlamına geliyor

Grigory Mavrov, konferansın başlangıcında ilk önce Rusya tarihinden bahsetti. Mevcut Rusya Federasyonu’nun topraklarının önemli bir bölümünün işgal edilerek oluşturulduğunu söyledi. İşgal edilen bu toprakların önemli bir bölümünün ise Müslümanların olduğunun altını çizdi. Mavrov, Rusya’nın şu anda ayakta durabilmesinin petrol ve gaz gelirleri ile mümkün olduğunu, bu doğal kaynakların çıktığı yerlerin ise 16. yüzyıldan sonra işgal edilen Müslüman toprakları (Tataristan, Çeçenistan) olduğunu, dolayısıyla Müslümanların Rusya’nın yönetilmesinde hak sahibi olduğu tezini ileri sürdü.

Fakat bu durumun engellendiğinin, hatta Müslümanların düşman olarak görüldüğünün altını çizen Mavrov sözlerine şöyle devam etti: “148 milyonluk günümüz Rusya’sında Müslümanlar nüfusun %18-25 arasını teşkil ediyor. Bu durum Müslümanların ülkede ikinci büyük grup olduğunu gösteriyor. Müslümanların nüfusunun gittikçe arttığını gören Rus yöneticileri bu durumu bir tehdit olarak algılıyorlar. Rusyalı Müslümanların en büyük problemi Rusya’da gücün tek bir elde toplanması. Bu durum Stalin ve küçük Stalinler (Putin) ortaya çıkarıyor. Bu yöneticiler de daha sonra terörist olarak gördükleri Müslümanlara baskı yapıyor.”

Mavrov’un şu sözlerinden Rusya Müslümanlarının durumunu rahatlıkla tahayyül edebiliriz: “Oruç tutan bir Müslüman Rusya için terörist anlamına geliyor. Rusya istihbaratının elinde bir Müslümanlar listesi var, eğer bu listedeyseniz polisler tarafından çeşitli yöntemlerle taciz edilirsiniz. Şu an binlerce Rusya Müslümanı İstanbul'a göç etti. Bunlar terörist değillerdi, baskı gördükleri için buraya geldiler. Binlerce masum Müslüman da Rusya hapishanesinde.”

Müslümanların kitaplarının yasaklı kitaplar arasında olduğunu belirten Mavrov sözlerine şöyle devam etti: “Rusya, Müslümanlar arasında ayrım gözetmiyor. Selefi yahut sufi arasında bir fark görmüyor. Yani radikal Müslümanlar tutuklanıyor, gerisi özgür gibi bir iddia doğru değil. İmam Gazali, Osman Nuri Topbaş, Said Nursi gibi isimlerin dahi kitapları şu anda Rusya’da yasaklı durumda. Bu kitapları basarsanız beş sene hapse atılırsınız.”

Putin'in istediği Müslüman tipi nasıl biri?

Grigory Mavrov’un anlattıklarına göre Rusya-Putin’in istediği Müslüman tipi ise anlaşılması oldukça güç bir tip: “Putin’in sevdiği tipte bir Müslüman yok. Eğer votka içen, kadınların açılmasını savunan, Suriye’de masum çocukların öldürülmesini savunan bir Müslümansanız iyi bir Müslümansınızdır. Hatta Rusya’da kukla bir müftü kadınların başlarının açık olması gerektiğini, günlük az bir miktarda alkol almanın da caiz olduğunu belirtti.”

Mavrov’un konuşmasından anlaşılıyor ki Rusya Müslümanları basit inançlarını dahi yaşayamıyorlar: “Moskova'da iki milyon Müslüman yaşamasına rağmen, beş tane küçük cami var. Türkiye’de de ajanslara düşen görüntüler bundan dolayı kaynaklanıyor; bayram namazlarında sokaklarda namaz kılmak zorunda kalıyorlar. Yönetim şehir merkezlerinde cami yapımına izin vermiyor. En son Erdoğan ve Putin’in açılışını yaptığı büyük cami geçmişteki Erdoğan-Putin dostluğuna özel bir durumdu. Cami meselesi böyle fakat ondan önemli ihtiyaçlarımız da var: Biz eğitim-kitap gibi şeyleri daha çok önemsiyoruz. Türkiyeli Müslümanlar bize çok yardımcı oldular fakat uçak krizi sonrasında durum kötüleşti.”

Mavrov’un bu sözlerinden anlaşılıyor ki Rusya’da “ılımlı Müslümanlar iyi, radikal Müslümanlar kötü” tarzında Batı’daki gibi bir anlayış yok. Ne yazık ki orada bir Müslüman Ruslara ne kadar benzer ve Rusya’nın politikasına ne kadar hizmet ederse o kadar iyi sayılıyor.

Ruslar Kırım'ı kendilerinin görüyorlardı

Politik durumun Müslümanları etkilediğini belirten Mavrov, Rusya’daki mevcut siyasi durumu şu şekilde özetledi: “Rublenin değeri dolar karşısında tam iki kat azaldı. Bu büyük bir problem. Rusya ekonomisi şu an kötü durumda. Ev fiyatları düştü. Fakat buna rağmen halk arasında Putin sevilen biri. Hatta şu an seçim olsa %80 oy alabilir. Bunun birkaç nedeni var. Birincisi Ruslar kendilerini büyük imparatorluk parçası olarak görüyorlar, bunu kimlik haline getirmişler. Bir de TV kanalları var, bunlar bütün gün şunu pompalıyorlar: Rusya düşmanlarla çevrelenmiş durumda, tek kurtuluş ise Putin! Bir başka neden de Putin’in Yeltsin'in ardından yönetime gelmesi. Yeltsin sarhoş biriydi ve yaşlı görünüyordu, Putin ise daha atletik, sporcu, vs. duruyor. Bunun yanında 2014 yılındaki Kırım’ın Ukrayna’dan alınması var. Ruslar burayı kendilerinin görüyorlardı, Putin de burayı geri alarak daha popüler oldu.”

Müslümanlar nasıl bir Rusya istiyor?

Konferansın başlığındaki (“Müslümanlar nasıl bir Rusya istiyor?”) meselesine gelen Mavrov şunları söyledi: “Müslümanlar olarak Rusya’da gerçek bir federasyon sistemi istiyoruz, sadece kağıt üzerinde olan federasyon değil. Başkanlık sistemi istemiyoruz, bu yeni-küçük Stalinler yaratıyor. Parlamenter sistem Rusya için daha iyi olacaktır; çünkü Rusya çok bölgeden oluşuyor, bunların tamamının mecliste söz hakkının olması gerekir. İnsanların birbiriyle anlaşabilmesi için ilk önce konuşması gerekiyor, meclis bundan dolayı güzel bir imkan. Müslümanlar olarak dinimizi yaşayamıyoruz; İslami evlilik, İslami banka, vs. gibi konularda izin verilmiyor. Ayrıca Müslüman bölgelerinde (Tataristan, Çeçenistan, vb.) Müslümanlar kendi kanunlarını yapabilmeliler; normalde federasyon sisteminde bunun olması gerek ama bütün kontrol Moskova’da toplanmış vaziyette. Vergilerin çoğu Moskova’ya gidiyor, halbuki tam tersine bölgeden alınan verginin bölge içerisinde kullanılması gerekiyor. Gene Müslüman bölgelerinde polislerin bölgelerce seçilmesi gerekiyor, polislerin Moskova’dan gelmemesi lazım. Tataristan’da Tatarca öğretim yapılamıyor, insanlara zorla Rusça öğretiliyor, halbuki yönetimin bu işlere karışmaması gerekir. Tesettür okullarda yasaklanmış durumda. Türkiye’de de birkaç sene öncesine kadar vardı bu problem. Şimdi Rusya’da da var.”

Neredeyse bütün İslam coğrafyası iç karışıklıklarla uğraşırken Rusya Müslümanları ne yazık ki pek dikkat çekmiyor. Halbuki Rusya potansiyel anlamda oldukça önemli bir bölge. SSCB'nin çöküşünden bu yana Rusya topraklarında İslam yayılmasını hızlı bir şekilde sürdürüyor. Fakat oradaki Müslümanların durumu pek iç açıcı değil. Bizim için önem arz etmeyen en basit dini ihtiyaçlar dahi orada yasak durumda.

Günümüz Rusya’sında bir siyasi istikrar olmasına karşın işlerin giderek kötü gittiği görünüyor. Bunun faturası ülke içerisindeki ikinci büyük grup olan ve terörist olarak algılanan Rusya Müslümanlarına yakın bir gelecekte ağır bir şekilde kesilebilir. Türkiyeli Müslümanlar olarak elimizden geldiğince bu bölge Müslümanlarıyla ilgilenmemiz gerekiyor. Gücümüz ne ki diye tartışmanın anlamı yok; zira Türkiye ve Rusya Müslümanlarının kaderi ortak. Elimizdeki imkanlar ne ise orayla o kadar ilgilenmemiz şart; çünkü görünen o ki Rusya Müslümanlarına yardımcı olacak Türkiye’den başka kimse yok...

 

Yusuf Tunçbilek notlarını aktardı