Genç Müslümana Mektuplar kitabı Birleşik Arap Emirlikleri’nin Rusya Büyükelçisi olan Omar Saif Ghobash tarafından kaleme alınmış. Kitap Ghobash’ın oğlu Saif’e hitaben yazdığı yirmi yedi mektubu içeriyor. New York ve Washington’da 11 Eylül 2001’de meydana gelen saldırılardan kısa bir süre önce dünyaya gelen oğlunun İslam dünyasında özellikle gençleri etkisi altına alan radikal terör örgütlerinin mesajlarından etkilenebileceğini fark ederek ona ve dolayısıyla da tüm genç Müslümanlara öğütler veriyor Ghobash. Fakat pek çok dini, siyasi lider, öğretmen ve ulemanın yaptığı gibi katı kurallar içeren ve basit bir yol göstermiyor.
Aksine kitap İslam ve Arap dünyasında hem çok tartışılan hem de sorulmayan fakat gerekli olan sorular üzerine oğlunu ve tüm Müslüman gençlerini düşünmeye davet ediyor ve kendi doğrularını bulmaları için onları cesaretlendirmeye çalışıyor. Bunu yaparken kendisinin ve babasının hayat hikâyelerinin, Körfez ülkeleri ve Ortadoğu siyaseti ve sosyolojisinin son 50 yılda geçirmiş olduğu değişim ve dönüşümle girift bir halde olduğunu görüyoruz.
Ghobahs’ın BAE diplomatı babası Filistinli bir genç tarafından öldürülmüş. BAE dış ilişkilerden sorumlu devlet bakanı müsteşarı olan babasının 1977 yılında suikasta kurban gitmesinin ardından Rus annesi tarafından büyütülen Ghobash için siyasi ve dini ilhamlı şiddet konusu hem kişisel hem de ülkesinin çıkarlarını savunmakla yükümlü bir diplomat olarak profesyonel bir konu.
İslam adına kim konuşabilir?
Yazar babası öldürüldüğünde henüz 6 yaşındadır. Babasının nasıl bir kişi olduğunu anlamaya çalışırken geçirdiği sürecin aslında kendini tanımak olduğunu, buna benzer bir şekilde tarih yazımında da aslında nasıl hayal gücümüzü kullanıp kendimize göre bir kurgu inşa ettiğimizi anlatıyor. İslam dünyasının siyasi ve felsefi bölünmüşlüğü İslam’ın saldırı altında olduğu ve hak ettiği yerine, yani dünya üzerinde güçlü ve egemen olduğu dönemlerdeki konumuna yeniden kavuşması için herkesin “otantik” Müslüman olması gerektiğini iddia eden köktenci lider ve grupların söylemine katılmıyor.
Dünyanın siyah ve beyaz olmadığını, gri alanların çok olduğunu, şüphe ve sorgulamalara açık olduğunu belirtiyor ve fikri gelişimin bu noktalarda düşünmekle sağlanacağını anlatıyor.
Ghobash Arap dünyasında bir otorite krizi olduğuna vurgu yapıyor. Geleneksel ulema ile radikaller şu sorular üzerinde çatışmakta. Kim İslam adına konuşma hakkına sahiptir? Ümmeti kim tanımlar ve çıkarlarını kim belirler? Gerçek İslam ya da doğru İslam nedir? Sorulmaya çekinilen pek çok soruyu da gündeme getiriyor böylece Ghobash. Kızların eğitimi, cinsellik, Müslüman olmayanlarla ilişkiler, ahlaki sorumluluk, liyakat, kayırmacılık bunlardan bazıları.
Gençlere bu konularda otorite sahibi olduğunu iddia eden ve sesi çok çıkan kişilere karşı kuşkuyla yaklaşmalarını öğütlüyor. Gençlerin de İslam adına konuşmaya hakları olduğuna, Müslüman kimliklerini taşıyabilecekleri fakat aynı zamanda Müslüman olmayanlarla nasıl adalet ve barış içerisinde yaşayacakları konusunda kendi fikirlerini üretmeleri gerektiğini söylüyor.
Şehitlik mi, dünya ile mücadele mi?
Canını İslam uğruna feda etmenin en büyük rütbe olduğu telkin edilerek şiddete teşvik edilen gençlerin aslında modern dünyanın zorluklarından ve mücadeleden kaçtıklarını, zor olanın ise sorumluluk almak olduğunu belirtiyor. Bunun için “İslam ümmeti” fikri yerine Müslüman bireyler olarak kendi seslerini bulmalarını ve gelenek, otorite, kabile gibi olguları sorgulamalarını öğütlüyor tüm gençlere.
Ghobash’ın Müslüman ya da İslami bireyselcilik kavramsallaştırması ve şiddete bakışı kesinlikle değerli ve üzerinde düşünüp tartışılması gereken bir konu. Fakat kitap, maalesef ortalama bir Ortadoğulu Müslüman gençten ziyade, ya Batılı eğitim görmüş ya da Batı’da yaşayan Müslümanlara hitap ediyor.
Arap gençliğinin en büyük sorunlarının eğitimsizlik ve işsizlik olduğundan bahsediyor fakat yazar sistemi sorgulamaktan ziyade sorumluluğu, inşalarında hiçbir katkıları olmamış olan tıkanmış veya çökmüş sistemler içine doğan gençlere yüklüyor. Onlara sesleniyor. Son olarak dikkat çeken bir husus ise Müslüman Kardeşler hareketinin de İŞİD gibi diğer şiddet yanlısı örgütlerle aynı kefeye konulmuş olması…
Güliz Dinç, “Genç Bir Müslümana Mektuplar”, Bilimevi Kitabın Ortası dergisi, 2017 Temmuz, Sayı 4.