Zaman içimizde bir güvercin oluverir Selçuklu kervansaraylarında

Kervansarayda zamanın Selçuklu’nun o büyülü günlerine aktığına şahit oluyoruz. Pencerelerindeki güvercinler, eski asırların masalsı günlerini bir zarf içinde günümüze ulaştırıyor. Onur Çelik yazdı.

Zaman içimizde bir güvercin oluverir Selçuklu kervansaraylarında

İslam Peygamberi asırlar evvel, Yolun hakkını verin.” diyerek bize bir hikmeti ifade etmişti. Yolun hakkını vermek nedir? Belki de şudur: İslam Peygamberi’nin esas hedeflerinden birisi olan, bir kadının Arabistan’ın güneyinden kuzeyine tek başına güvenli bir şekilde seyahat etmesi. Yolun hakkını vermek, bu açıdan bakıldığında yolun emniyetli olması demektir. Hakikatinde emniyet, kişinin hakkının korunması, yani hukuku gözetmektir. İslam dininin hak ve hukuk dini olduğu kabul edildiğinde, yolun hakkını vermek Müslümanların temel vazifelerinden biri haline geliyor.

Yol üzerine söylenen birçok söz, yazılan hikâye, tutturulan türkü, üzerinde kafa yorulan felsefi düşünce vardır. Biz de medeniyetini ‘yol’da inşa eden bir millet olarak, tarih boyunca ‘yol’a dair birçok eser ortaya koyduk. Kanaatimizce belki de bunların en başında Selçuklu kervansarayları gelmektedir. Anadolu’yu bir baştan bir başa kuşatan kervansaraylar, sadece ticaret amaçlı olmayıp çeşitli fonksiyonları bünyesinde barındırmaktadır. Tüccarların alışverişini güven içinde yapması noktasında, tarih boyunca ticaret hukukunun zirveye ulaştığını görmekteyiz. Klasik anlamda kervanların konakladığı ve tüccarların para kazandığı bir mekân olmak dışında, Selçuklu kervansaraylarının İslam sanat felsefesi açısından da ciddi ürünler olduğunu söyleyebiliriz. İhtişamlı taç kapıları, süsleme ve kabartmaları, kesme taşların kelimelerin bir şiirde dizilişi gibi birbiriyle bütünleşmesi ve sair unsurlara sahip olan kervansaraylar, Selçuklu mimarisinin çoğu özelliğini yansıtmaktadır.

Bahis konusu yapacağımız kervansarayların başında Aksaray’da bulunan Sultanhanı Kervansarayı gelmektedir. Selçukluların en büyük kervansarayı olan Sultanhanı, Alaaddin Keykubat zamanında inşa edilmiştir. Zamanın bu kervansarayda yoğun bir şekilde Selçuklu’nun o büyülü günlerine aktığına şahit oluyoruz. Kervansarayın pencerelerinde Selçuklu’dan kalma güvercinler, eski asırların masalsı günlerini bir zarf içinde günümüze ulaştırıyor. Sanki Konya’da, Selçuklu sarayının taş duvarlı koridorlarında Atabey Ertokuş Bey’e selâm veriyor, Emir Celaleddin Karatay’la kalbin derinliklerine yolculuk ediyorsunuz; sanki irfan ehli devletin yıkılmayacağını, sadece isim değiştireceğini müjdeliyor ve imanınızın ümitsizlik karşısında zafer kazanmasını sağlıyor. Sanki Mevlâna’yla hemhal oluyor, İplikçi Camii’nde mekânın boyutlarını aşarak Hallac’ın bedenine sığınıyorsunuz.

Kervansarayların ‘yol’un hakkını vermekle arasındaki bağlantıya tekrar dönecek olursak; biz İslam Peygamberi’nin hedefinin Selçuklu kervansaraylarında gerçekleştiği inancını taşıyoruz. Çünkü o kervansaraylar Anadolu’da güvenliği ve emniyeti tesis ederek, yolcunun hakkına riayet etmiş ve hukukun üstünlüğünü gün yüzüne çıkarmıştır. Emniyet, yani hukuk; sonuç, adalet. “el-Adl” olan Allah’ın insana adaleti gözetmeyi emretmesi ve Selçuklu’nun bir yol medeniyeti meydana getirerek yol üzerinden bu emre uyması. Hikâyemiz budur.

Onur Çelik

YORUM EKLE

banner36