Kocamustafapaşa son durak
Fatih’in tarihi semtlerinden biri olan Kocamustafapaşa’dayız. Sümbül Sinan Hazretlerinin çok yakınında bulunan Ramazan Efendi Camii avlusunda küçük bir türbe karşılıyor bizi. Türbede Allah dostlarından Şeyh Ramazan-ı Mahfi Hazretleri medfun bulunmakta.Semt halkı tarafından sık sık ziyaret edilen bir mekandır burası. Kocamustafapaşa otobüs duraklarının hemen yanıbaşında. Yani burası son durak. Başka bir açıdan da ilk durak!
Bezirgan Tekkesi’nde irşada başladı
Şeyh Ramazan-ı Mahfî Efendi, 1542 senesinde Afyonkarahisar’da dünyaya geldi. Ramazaneddîn-i Mahfî diye tanınmıştır. Aklî ve naklî ilimleri tamamlayarak Şeyh Kâsım Çelebi’den el almıştır. Şeyh Kâsım Çelebi Hazretlerinin vefâtından sonra da onun halîfesi Şeyh Muhammed Muhyiddîn Karahisârî’nin (vefât:1582) yanında seyr ü sülûkunu tamamlamış ve onun halîfesi olmuştur. Şeyh Ramazan Efendi, Şeyh Muhammed Muhyiddîn Efendi’den aldığı hilâfet ile 1586 yılında İstanbul’a gelmiştir.
Sevenlerinden biri olan Bezzazistan Kethüdası Hüsrev Çelebi tarafından Koca Mustafa Paşa’da kendisi için bir tekke binâ ettirmiştir. Bezirgân Tekkesi diye de bilinen dergâhın şeyhliğini üstlenerek irşâd vazifesine başlamıştır. Kumaşçılıkla iştigâlle kalmayıp onların bir tür vekilliğini ve kâhyalığını da yaptığı için kendisine Bezirgân denilen Hüsrev Çelebi, bu binâyı 1586 senesinde Koca Mi’mâr Sinân’a yaptırmıştır. On üç adet dervîş hücresi, selâmlık mekânları, harem ile diğer müştemilat ortadan kaldırılmış olup, câmi-tevhîdhâne niteliğinde olan ana yapı hâlen mevcudtur. Dergâhın ilk şeyhi Ramazan Efendi’ye izâfeten Ramazan Efendi Tekkesi diye de anılagelmiştir. Ramazan Efendi’nin türbesinin barındığı için de hem âsitâne hem de pîr-evi olma niteleğini kazanmıştır.
Ramazaniyye şubesinin kurucusu
Ramazaniyye, Halvetiyye tarîkatının Ahmediyye kolunun bir şubesidir. Adını, Şeyh Ramazaneddîn-i Mahfî Hazretlerinden almıştır. Ramazan Efendi son zamanlarında tekkesinde halktan uzak bir hayat yaşardı. Yetmiş altı yıllık ömrünün otuz iki yılını dergâhda şeyhlik yaparak sürdürmüştür. 1616 senesinde vefât ederek tekkesinin avlusuna defnedilmiştir. Vefatına “Rızâ-i pâk”, “eş-Şeyhü’l-mücâhid”,“Ka’betü’l-uşşâk” “geçti şeyh bugün”ve “tarîk-i tâc” gibi târihler düşürülmüştür. Şeyh Ramazan Efendi, “Mahfî” mahlasından da anlaşıldığı gibi kemâlini gizleyen bir Allah dostudur. Sefîne-i Evliyâ adlı eserin müellifi Şeyh Hüseyîn Vassâf’ın ifâdesi ile “tarîk-i tesettür”e meyyaldir. Bu nedenle zamanında gerekli şöhreti bulamamış, hayatı tafsilatlı olarak kaleme alınmamıştır.
Rüyaları tabir ederdi
Ramazan Efendi, rüyâ tâbiri ilminde, zamanının İbn-i Sîrîn’i denilecek kadar ileri şahsiyetti. “Mahfî” mahlasını kullandığı ilâhîlerinin olduğu kaydedilmektedir. Kütüphâne kayıtlarında Ramazan Efendi’ye nisbet edilen akaid şerhleri vardır. Bursalı Mehmed Tâhir Bey, bir kısmı matbu olan bu eserlerin adı geçen Ramazan Efendi’ye değil, Merkez Mu’sâ Muslehiddîn Efendi’nin halîfelerinden olan Şeyh Ramazan Behiştî’ye (vefât:1571) ait olduğunu belirtmektedir. Ramazan Efendi’nin pek çok halîfesi vardır. Şu beyti pek meşhûrdur:
"Mahfî bugünü gözleyip
Girdi yola aşk özleyip
Âşıkları cem eyleyip
Gitsin bugün hû hû deyu"
Tasavvuf hakkında şu güzel sözleri söylemiştir;
Tasavvuf kimse gönlün yıkmamaktır.
Haram ve nehyi olana bakmamaktır.
Yemişçi Hasan Paşa dergaha sığındı
Sultan III.Mehmed Han’ın vezirlerinden Güzelce Mahmud Paşa, Ramazan Efendi’nin müridlerindendi. Vezirliği tamamen terk edip tasavvufa yönelmek istiyordu. Günün birinde Sadrazam Yemişçi Hasan Paşa’nın elinden kaçıp Ramazan Efendi’ye sığınmıştı. Sadrazam, onun dergahda olduğunu haber alınca hemen adamlarını gönderip veziri yakalamalarını emretti. Fakat, Ramazan Efendi, Mahmud Paşa’yı onlara teslim etmedi. Sadrazam, kendisi gelip veziri almak isteyince Ramazan Efendi: “Bizim dergahımızda paşa yoktur, cümlesi dervişdir. İsterseniz hepsi gelsin, siz de bakınız, hangisi Mahmud Paşa ise alınız! diye buyurdu. Dervişler tek tek dergahdan çağrıldı. Mahmud Paşa da onların arasında aba giymiş olarak bulunmakta idi. Hasan Paşa onu görünce: “İşte aradığım budur” diyemedi. Dergahtan ayrıldı gitti.
Buradan tevhid kokusu geliyor
Şeyh Sümbül Sinân Efendi’nin şöyle bir keramet gösterdiği rivayet edilir. Ramazan Efendi’in türbesinin olduğu yer evvelce bir arsa halinde imiş. Şeyh Sümbül Sinân Hazretleri bir gün buradan geçerken oturmuşlar “Buradan tevhid kokusu geliyor” buyurmuşlardır. Oysa Ramazan Efendi bu mahalde bulunmuyorlardı, hatta doğmamıştı bile.
Ramazaniyye yolunun diğer şubeleri ve pirleri
Cihângiriyye/İstanbul-Cihangir (Şeyh Hasan Burhâneddîn-i Cihângirî Efendi, vefât:1663)
Buhûriyye (Şeyh Muhammed el-Buhûrî Efendi, vefât:1629)
Raûfiyye/İstanbul-Üsküdar (Şeyh Seyyîd Ahmed Raûfî Efendi, vefât:1756)
Cerrâhiyye/İstanbul-Karagümrük (Şeyh Muhammed Nûreddîn Cerrâhî Efendi, vefât:1718)
Hayâtiyye (Şeyh Muhammed Hayâtî Efendi, vefât:1766)