Mevlid müellifi Süleyman Çelebi'nin Bursa'daki mahzun türbesi

Süleyman Çelebi, 1422’de âlem-i ahirete göçer. Türbesi Bursa’nın Osmangazi ilçesinde açık mezar şeklindedir. Bir Peygamber sevdalısının sade ve yeşil ağaçlar altındaki kabrinin, Bursa’daki diğer türbelere nispetle daha az ziyaret edilmesi üzücüdür. Yavuz Selim İşleyen yazdı.

Mevlid müellifi Süleyman Çelebi'nin Bursa'daki mahzun türbesi

Türk milletinin velilere, âşıklara ve abidlere olan hürmeti, müşterek milli özelliklerinin başında gelir. Tarihte her Türk beldesinde medfun en azından bir evliya vardır. Yöre halkı maneviyatını bu güzide mekânlarda medfun bulunan Allah dostlarına gösterdiği ihtimamla izhar eder. İnsanımız yakınlarının kabirlerini ziyaret ettikleri gibi büyüklerin de makamlarını ziyaret ederler. Çünkü Yahya Kemal’in tespitiyle Türkler “ölüleriyle yaşayan bir toplum”dur. Büyük bir devlet geleneğine sahip olmanın da etkisiyle sadece kendi topraklarımızda değil topraklarımız dışında da bizden izler taşıyan türbelerimiz vardır.

Her ne kadar medeniyetimizin sembol şehri İstanbul olsa da medeniyetimizin inceliğini ve ruhunu taşıyan bir başka şehrimiz de Bursa’dır. O Bursa ki; İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri’nin, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nin şeyhi Mehmet Muhyiddin Üftâde Hazretleri’nin, evlad-ı Resûl Emir Sultan Hazretleri’nin, Molla Fenâri’nin şehridir. İsmi silinmiş birçok zevata da Bursa sokaklarında rastlamak mümkündür. Türk düşüncesinin en yüksek numunelerini ortaya koyan Osmanlı Devleti’nin ilk altı padişahı da bugün Bursa’da medfundur. Süheyl Ünver’in “Bursa Defterleri”nde de görebileceğimiz gibi şehir adeta Türk milletinin zevk-i seliminin mütecessim bir hâlidir. Selatin camileriyle Osmanlı Devleti’nin sakin, mütevazı zamanlarının bir örneği konumundadır.

Mevlîd-i Şerif ve Türkler

Türk milletini tarih boyunca diğer milletlerden ayran en başat özelliklerinden biri de; Müslümanlığın muhabbet kapısında bekçi olmalarıdır. Bu muhabbet bahsinin de en başında Fahr-i Kâinat Efendimiz’e (s.a.v) muhabbet gelir ve Türk milleti bu muhabbetini Efendimiz Hazretleri’ne (s.a.v) yazılan naatlar ve Mevlîd-i Şerifler ile göstermiştir. Müslüman nüfusu içinde Türklerin oranı yaklaşık olarak yüzde yirmiye tekabül etse de Efendimiz Hazretleri (s.a.v)’ne yazılan şiir, naat gibi eserlerin büyük çoğunluğu Türklerin elinden çıkmadır. Tarih boyunca yazılan Mevlîd-i Şeriflerin en bilineni ve bizce en güzeli Süleyman Çelebi Hazretleri’nin yazdığı “Vesilet’ün Necat” isimli eserdir. Süleyman Çelebi Hazretleri bu eseri medeniyetimizin güzide şehri Bursa’da yazmıştır.

Mevlîd-i Şerif nasıl yazıldı?

Süleyman Çelebi Hazretleri, Bursa’daki Ulu Cami’nin baş imamlığını yaparken bir gün bir İranlı vaiz gelir. Vaaz esnasında bir âyeti tefsir ederken “Peygamberler arasında fark olmadığını, Hz. Muhammed’in (s.a.v) Hz. İsa Aleyhisselam’dan üstün tutulamayacağını” söyler. Bir Muhammedî âşık olan Süleyman Çelebi Hazretleri çok müteessir olur ve Efendimiz Hazretleri’nin (sav) yüceliğini ispatlamak için günümüz Türkçesi ile karşılığı “Kurtuluş Vesilesi” olan Vesilet’ün Necat’ı yazmaya başlar. Eserini 1409 yılında tamamlar. Fahr-i Kâinat Efendimiz’e (s.a.v) hürmeti, kurtuluşa bir vesile olarak gören Süleyman Çelebi Hazretleri, eserini ümmet-i Muhammed’e hediye eder.

Türbe yapımına bir Alman’ın katkısı

Bursa’da medfun bulunan Süleyman Çelebi, 1422’de âlem-i ahirete göçer. Türbesi Bursa’nın Osmangazi ilçesinde açık mezar şeklindedir. Mermer sandukanın üstü, Bursa kemeri ve sivri kemerlerle birbirine bağlanan sekiz ayaklı bir açık türbe ile örtülmüştür. Tavan geometrik geçme motiflerle bezenmiştir. Mezarının üstüne 1952’de kondurulan türbe, Bursa’yı ziyaret edenlerin genellikle pek uğramadıkları bir yer olmuştur. Mevki olarak Bursa-Çekirge yolu üzerindedir ve Bursa’ya gidenlerin muhakkak gördüğü Karagöz Müzesi yakınlarındadır. Bir Peygamber sevdalısının sade ve yeşil ağaçlar altındaki kabrinin, Bursa’daki diğer türbelere nispetle daha az ziyaret edilmesi üzücüdür.

Süleyman Çelebi Hazretleri’nin türbesiyle ilgili Mahmud Esad Coşan, “Tarihî ve Tasavvufî Şahsiyetler” kitabında bir hadiseden bahseder: Bir gün bir Alman elçi Bursa’ya gelir ve orada elçiyle ilgilenmesi ve onu gezdirmesi için Almancası kuvvetli bir görevli tayin edilir. Alman elçi Kâzım isimli görevliye, geldiğinin ertesi günü Süleyman Çelebi Hazretleri’ni ziyarete gitmek istediğini söyler. Kâzım Bey de şaşırmasına rağmen “Hay hay” der fakat Süleyman Çelebi’nin kabri zahiren harap halde olduğu için utanır, sıkılır ve ne yapacağını bilemez. Utana-sıkıla elçiyi almaya gider. Gittiğinde ne görsün; Alman elçi sanki reis-i cumhur karşısına çıkacak gibi gayet resmî giyinmiştir. Alman elçinin bu hâlini görünce, bizim Kâzım Bey’in şaşkınlığı bir kat daha artar. Dayanamaz, sebebini sorar. Alman elçi Kâzım Bey’in sualine Mevlîdi Şerif’ten şu bölümü okuyarak cevap verir: “Dedi gördüm ol Habîbin ânesi,/ Bir aceb nûr kim, güneş pervânesi,/ Berk urub çıktı evimden nâgehân,/ Göklere dek nûr ile doldu cihân

Kâzım Bey, Alman elçinin Süleyman Çelebi Hazretleri’ne olan saygısı karşısında bir kez daha utanır. Birlikte kabri ziyarete giderler. Alman elçi kabrin harap hâlini görünce mahzun olur. Kabrin mamur edilmesi için aracılık eder ve dönemin Bursa valisi Haşim İşçan tarafından Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu katkılarıyla vefatından 530 sene sonra Süleyman Çelebi Hazretleri’ne mermer sandukadan bir türbe yaptırılır.  

Süleyman Çelebi Hazretleri’nin türbesi

Türbenin girişinde mermer bir taş blok üstüne Vesilet’ün Necat’ın aşağıda verdiğimiz bir bölümü, türbe yapım tarihi ve katkı sunanlarla alakalı bilgiler yer almaktadır.

“Allah Adın Zikredelim Evvela Vacib oldur Cümle İşde Her Kula”

Hakk Teala Cün Yarattı Âdemi

Kıldı Âdemle Müzeyyen Âlemi

Dedi Gördüm Ol Habibin Anesi

Bir Aceb Nur Kim Güneş Pervanesi

Bir Huruf-u Savt-ü Lafz Ol Padişah

Mustafa Ya Söyledi Bi İştibah

Son sözü Bursa’ya gittiğimizde makamını ziyaret etmekten üşenmemek duasıyla Süleyman Çelebi’ye verelim:

Hakk Teâla rahmet eyleye anâ

Kim beni ol bir dua ile anâ

Her kim diler bu duada buluna

Fatiha ihsan ede ben kuluna

Yavuz Selim İşleyen

YORUM EKLE
YORUMLAR
Aliye Esra
Aliye Esra - 1 hafta Önce

O kadar guzel ifade etmişsiniz ki insAllah ziyaret edecegiz