Kilis’e geldiğinizde uğramadan gitmeyin demeyeceğim, çünkü Simurg Kitabevi dışında gideceğiniz pek bir yer yoktur zaten burada… Gireceğiniz tek bir cadde vardır haliyle ve o caddede de samimi muhabbetler kurup bedava çay içebileceğiniz tek bir yer vardır: Simurg Kitap-Kafe!
![]() |
Tarık Tufan |
Bir şehir düşünün… Gerçi şehir olduğu bile hala tartışılan bir yer burası öğrenciler arasında. 2007’de trafik ışıklarıyla tanışan; kampüsünde çobanların hayvanlarını otlatarak öğrencilere pastoral anlar yaşattığı bir üniversitesi, ülkenin hiçbir yerinde göremeyeceğiniz kadar çok motosikletleri, yolda yürürken her an bir laf yeme korkusuyla yürüdüğünüz dar sokakları ve nereye giderseniz gidin hep aynı güzergâhı kullanacağınız meşhur Cumhuriyet Caddesi -namı diğer mecburiyet caddesi-, yaklaşık 100 bin nüfusuyla ve ülkenin en küçük ilçesini bünyesinde barındırmasıyla bir üniversite öğrencisinin pek de okumayı düşünmeyeceği koşulları olan bir kent, Kilis.
Hiç mi güzel bir şey yok?
Bir şehri şehir yapan nedir? Onlarca restoranı, kafesi, barı, pavyonu, eğlence mekânı gibi medeniyet tasavvurumuzdan iyice uzaklaşmamızı sağlayan bu tür eğlence mekânları mı yoksa her adımında tarihin buram buram kokusunu hissettiğiniz camileri, şadırvanları, çeşmeleri, evleri, minareleri, külliyeleri, tekkeleri, zaviyeleri, sahabeleri, yatırları gördüğünüz şehir midir orayı şehir yapan? Kilis bu saydıklarımdan birçoğunu barındırmasıyla bir Osmanlı ‘şehr’i nitelemesini fazlasıyla hak ediyor esasen… Şurahbil bin Hasene’si, Şeyh Muhammed Bedevi’si bile Kilislilerin övünmesi için yeterli bir sebep zaten.
![]() |
simurg kafe iç görünüm |
![]() |
Mustafa Armağan |
Ormanda kaybolmuş çocuğun gördüğü ışık: Simurg
Tabi bir şehrin tarihi olması hatta açık hava müzesi olması bile bir kenti cazip hale getirmiyor. Günümüz üniversite gençliğinin beklentilerini karşılaması yönüyle pek tercih edilen bir yer değil. Eğlenceye, tüketime adapte olmuş bir neslin beklentilerini elbette bu şehir tatmin edemeyecektir. Lakin hayatın yemeden içmeden, okula gidip gelmekten, kampüste çimlere uzanmaktan, kız arkadaşını koluna takıp sergilemekten ibaret olmadığını anlayan-anlayabilen birkaç kişi için Kilis’te başka şehirlerde de çok az rastlayabileceğimiz bir mekân yok değil: Simurg Kitap-Kafe.
![]() |
Mustafa Kemal Sağlam |
Bir kitapevinden çok daha fazlası
Bir kitapevinden beklenen nedir ki?! İhtiyacınız olduğu zaman gider birkaç kitaba bakarsınız, imza günü varsa kitap imzalatıp alırsınız, kırtasiye ihtiyaçlarınızı giderir ve çıkarsınız. İşin ilginç yanı ki Simurg’a bu sebeplerle çok az gitmişizdir. Simurg’tan çok fazla kitap almadım, kırtasiye ihtiyaçlarımı da pek gidermedim burada. Burası sıcak bir çayını içip sıcak muhabbetler ve dostluklar kurduğumuz okulumuz bizim. Okulumuz diyorum çünkü okulumda öğrendiğimden çok fazlasını aldım buradan, biz diyorum çünkü bu düşüncede birkaç dostumuz daha var, elhamdülillah! İhtiyar ve Med Cezir dergilerinden tanıdığımız Mustafa Kemal Sağlam abimiz gemimizin kaptanı. Kendi girişimleriyle getirdiği bunca değerli isimden sonra Simurg deyip adını zikretmemek abes kaçardı doğrusu.
![]() |
Hakan Albayrak |
Ne oluyor ki bu kadar?
Simurg’la ve tayfasıyla tanıştığım günden itibaren kitapevinin üniversitede gerçekleştirdiği konferanslar ve Simurg’ta düzenlenen söyleşiler benim gibi birçok insanın ufkunu genişletti ve hayatında dönüm noktası oldu şüphesiz. Simurg kendi talebesini yetiştirmesi hasebiyle artık bir kitap-kafeden ziyade bir okul hüviyetine bürünmüş... Bu okuldan hangi ‘hoca’lar geçmedi ki: Hakan Albayrak geçti buradan, “büyülenmişsiniz” dedi ve yüreklerimizi hoplattı giderken de. Bülent Akyürek geçti, kişisel gelişimimizi alt-üst ederek gitti o da. Nazan Bekiroğlu geçti buralardan, gönlümüzü bir hoş etti, mest etti dinleyenleri.
![]() |
Nazan Bekiroğlu |
Tarık Tufan modernizm dedi, Serdar Tuncer Necip Fazıl… Mustafa Armağan geçti buradan, yakın tarih paslarımızı kaldırdı zihnimizde; Derviş Zaim ve Semih Kaplanoğlu sinemayı anlattı. Sıtkı Caney sazıyla coşturdu bizi, Tarkan Başer şiirleriyle… Hepsinin muhabbetine doyum olmadı elbette. Bir damak tadı bıraktı hepsi. Ve gösterdikleri bir yol... Onlar ödevlerini verip gittiler biz öğrencilerine. Bir dahaki derste kontrol edecekler ödevlerini. Simurg şimdi yeni öğrencilerini bekliyor, ama Kilis’ten değil sadece. Çünkü Simurg artık sınırları aştı. Artık Kilis’in değildi sadece.
Adını kuşların kendilerini kurtaracağına inandıkları Si-murg (otuz kuş) efsanesinden alan bu mekân her gün muhabbet dostlarına çay ikram etmekten hiç yorulmadı.
Emrullah Çakır Kilis’ten bildirdi
özledim kilisi ve o caddeyi...
mustafa kardeşe konuk olacağım bir çay içimi...selamlar mustafam.