Konya'ya tren, sabahın ilk vakitlerinde iner ve istasyondan şehre doğru yürürsünüz. Dershaneler Sokağı'na girerken sağ tarafta Konya'nın en güzel simitlerinin satıldığı bir pastane vardır. Pastaneden simitlerinizi alırsınız ve yürümeye devam edersiniz. Sırayla Çizgi Kitabevi'ni, Kitap Dünyası'nı geçersiniz. Sol tarafınızda bir kilise durur. Kilisenin tam karşısıdır Endülüs.
Vural Kaya şair. Aynı zamanda çocuklarımız için de yazılar yazıyor. Estetik algısına çok güvendiğimiz bir şair. Müzik zevkine de. Renga yayınlanmış ilk ve tek kitabı.
Konumuz Endülüs. (Endülüs'ü anlatırken, zihnimde Taner Yüncüoğlu'ndan “Endülüs'ten Kudüs'e” dolaşıyor)
Endülüs bir kitap kahve. Bir yıl bile olmadı kurulalı. Vural Kaya projesi. Konya'nın entelektüel taifesini bir mıknatıs gibi kendisine çekmiş. Ya da şöyle diyelim. Endülüs'te bir soba yakmışlar ve etrafına toplanmak şart olmuş. Akif Kuruçay, Abdullah Harmancı, Cihad Meriç, Selman Maltaş, Ümit Savaş Taşkesen ve niceleri. Konya'da okuyan gençler. Hepsi Endülüs'ün sobası başında.
Dergilik rafı. Vural Kaya'nın şimdiye kadar evinde biriktirdiği tüm dergiler Endülüs'te. Üniversite okurken çıkardığı dergiler. Dergah , Yedi İklim, Hece, Karagöz….Aklınıza gelen veya gelmeyen bir çok derginin eski sayıları Endülüs'ün dergilik rafında.
Endülüs bir kitap kahve dedik ya. Siz sanmayın sadece kitap okunup, çay içiliyor. Programlarda var. İlk olarak “Ve Nohut ve Ney ve Zaman” filmi gösterildi. Şairler Hüseyin Akın, Adem Turan, Mustafa Uçurum, Sıdık Ertaş Endülüs'te bir söyleşi gerçekleştirdiler.
Endülüs'te her Cuma bir söyleşi var.
Son olarak Endülüs'ün kişisel tarihçesi.. Vural Kaya kaleminden;
“01.02.2009'da doğdu.
4 günde boya işleri bitti.
Masalar yaptırıldı.
Çok hoş sandalye-tabureler yaptırıldı.
Alptekin Endülüs'ün girişine İsmet Özel'in "Ben öyle bilirim ki yaşamak / Berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır" dizelerini karakalemle yazdı.
Atilla eski daktilosunu teşhirliğe bıraktı.
Recep memleketinden-Balıkesir- eski kilim ve daktilosunu getirdi.
Berşan Nevşehir'den Kapadokya ürünü killi kül tablaları getirdi.
Muhammet ve Süleyman Tengirşen ve Ahmet Çakır ve Alptekin ve Ali Gün ve ressam Ahmet Musa Koç Endülüs'ün daha açılmadan mütemadiyen müdavimleri oldular.”
Cesur Küçük yazdı
ruhlara hitap eden özel mekanlar vardır.
benim için de endülüs'ün yeri farklıdır.
tabi vural abinin bu değişik hoş kitap kahve tarzı için ona şükran diyoruz:)
burası sadece kitap karıştırılan ve bilimum çay içilen bir mekan değil,
yeni edebi ahbaplıklara kucak açan bir dosthane.
eli kalem tutanlara da bence edebi dergah...
seviyoruz seni ey endülüs
ve sahibi vural abi