Kastamonu'dan geçenleri mülki erkan bilir mi?

Kastamonulu olduğum halde birçok sanatçının yahut aydının burada doğduğunu, büyüdüğünü ya da belli bir süre burada yaşadığını çok sonraları öğrenmişimdir..

Kastamonu'dan geçenleri mülki erkan bilir mi?

Kastamonulu olduğum halde birçok sanatçının yahut aydının burada doğduğunu, büyüdüğünü ya da belli bir süre burada yaşadığını çok sonraları öğrenmişimdir. Bu, benim eksikliğim olduğu kadar şehrin yöneticilerinin ve eğitimcilerinin de bilgisizlik ve duyarsızlığıyla ilgili bir durum elbette.

Halk arasında ismi dolaşan bazı âlim, fakih ya da tarikat büyüğünden söz edildiğini duymuşumdur ama onca şaire, yazara, ressama, müzisyene, mimar ve ressama ev sahipliği yapan bu şehir hakkında bilinenler son zamanlara kadar hep sınırlı, yetersiz olmuştur. Osmanlı döneminde önemli bir şehir ve büyük bir sancak merkezi olmasına karşın Cumhuriyet döneminde unutulan, kaderine terk edilen, büyük göçlerle başka şehirlere taşınan bir yer olmuş Kastamonu. Bugün İstanbul’da da Sivaslılardan sonra en çok Kastamonu’dan gelen, nüfus kütüğü Kastamonu’da görünenler yaşıyor.

Kastamonu’daki mülki erkan bu isimlerin Kasatamonulu olduğunu biliyor mu?

Çocukluk ve gençlik yıllarımda, hiçbir yöneticinin yahut bir öğretmenimin, 16. yüzyılda yaşayan,  meşhur tezkiresinin yanı sıra Divan’ı ve başka eserleriyle de bilinen Latifî’den söz ettiğini hatırlamıyorum söz gelimi. Ahmet Paşa'dan sonra XV. yüzyılın en ünlü şairi sayılan, şiirlerine yerli motifler katmasını bilen, atasözleri ve deyimlerle renklendirdiği şiirlerine hayatın sıcaklık ve sadeliğini ekleyen, mürettep divanıyla her devirde sevilip beğenilen Necati Bey’in bir şair ve hattat olarak yıllarca Kastamonu’da yaşadığını ve burada şöhrete ulaştığını hiç kimseden duymadım.

Dersiâm ve vaiz Mehmet Necati Gönül’ün oğlu Behçet Necatigil’in aslen buralı olduğunu, ilk gençlik yıllarında ailesiyle birlikte yıllarca Kastamonu’da kaldığını, edebiyata ilgisinin –burada öğretmenlik yapan ve kendisi de şair olan- Zeki Ömer Defne’nin yönlendirmesiyle başladığını bilen hiç kesmeye de rastlamadım o yıllarda. Necatigil’in o yıllardan kalan bir kompozisyon defterinde, Zeki Ömer Bey’in 23. 01. 1930 tarihli şu notunu da yıllar sonra görebildim: “Yarının iyi bir kalemine sahipsin. Boş durma, oku.”

Mehmed Âkif’in, Millî Mücadele yıllarında Kastamonu Nasrullah Camii’ndeki vaazları ve diğer çabaları üzerinde yeni yeni duruluyor daha. Rıfat Ilgaz’ın, Oğuz Atay’ın Kastamonulu olduğunu şu zamanda bile kaç kişi biliyor? Orhan Şaik Gökyay üniversitede hocamdı ama Kastamonulu olduğunu yıllar sonra tesadüfen öğrendim.

Bir ilim ve kültür deryası olan, daha çok, derleyip notaya çektiği “Çanakkale Türküsü” ile tanınan İhsan Ozanoğlu hakkında birkaç yıldır sempozyumlar yapılıyor olsa da onun farklı yönleri ve diğer onlarca eseri keşfedilmeyi bekliyor hâlâ. Yorgansız Hakkı, Siyami Özel ve İbrahim Tenekeci gibi önemli, değerli isimlerle listeyi uzatmak ve bugüne getirmek mümkün ama yazının konusu bu olmadığından bir uyarı ile bu bahsi burada kesiyorum: Bir şehrin hem yöneticilerinin hem de o şehirde yaşayan, görev yapan eğitimcilerin o şehir hakkında bilgi sahibi olarak işe başlamasında yarar var.

İsmet Özel'in okuduğu ilkokul, Kastamonuİsmet Özel’in de yolu kesişti Kastamonu ile

İsmet Özel de Kastamonu ile yolu kesişen şairlerden biri. Hem biyografisinde hem de bazı şiirlerinde bu konuyla ilgili bilgilere, işaretlere rastlamak mümkün.

Sökeli bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri’de doğan İsmet Özel, babasının görevi dolayısıyla Kastamonu’da birkaç yıl kalmış. 1955 yılında, Abdülhak Hâmid İlkokulu’ndan mezun olmuş. Benim de çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği ve annemin hâlen ikamet ettiği Akmescit Mahallesinde bulunan bu okulun adını telaffuz etmede mahalle sakinlerinin zorlandığını ve okulun daha çok “Çatlakkapı” adıyla anıldığını hatırlıyorum. Okuma yazması olmayan ve okulun adına dili dönmeyen annem, beni bu okula değil kale tarafındaki başka bir ilkokula yazdırmıştı. O zamanki adı “Hisarardı” olan bu okula da şair arkadaşım ve dostum Ozan Ozanoğlu’nun babasının adı verilmiş birkaç yıl önce.

Şiirde geçen yerleri daha bir dikkatle gezdim Kastamonu’ya bu gidişimde

İsmet Özel’in ilk şiir kitabı, 1966 yılında yayımlanan Geceleyin Bir Koşu’dur. Şair bu kitabı kendi yayını olarak ve masrafını kendisi karşılayarak çıkarmıştır. Söz konusu kitaba da adını veren şiir, 1963’te yazılmıştır. Geceleyin Bir Koşu’yu ilk okuduğumda beni etkilediğini, bende ciddi bir karşılık bulduğunu hatırlıyorum.

Bu şiirde “Mori, bakırcı çarşısı, incitepe / ağzımın üniformasına sokulurdu” dizeleri vardır. İlk dizede geçen “bakırcı çarşısı” ve “incitepe”, Kastamonu’da bizim evimizin bulunduğu mahallededir. Az sayıda esnafın gayretiyle varlığını sürdürmeye çalışan Bakırcılar Çarşısı, İsmet Özel’in öğrenim gördüğü Abdülhak Hâmid İlkokulu’nun iki yüz metre aşağısındadır. İncitepe ise bu okulun üç yüz metre yukarısından başlar. Rivayet odur ki Kastamonu Kalesi ve civarı fethedilirken, Bizans komutanının kızı Moni, büyük dış kapının anahtarını kuşatma sırasında hayranlık duyduğu Türklere, -bir rivayete göre- âşık olduğu birlik komutanına atmış ve kale bu sayede ele geçirilmiştir. Öfkelenen kale komutanı, kızını yakalayıp burçlardan aşağı atmış, bu sırada Moni’nin boynundaki inciler birkaç yüz metre ötedeki bir tepeye savrulmuştur. Halk arasında, tepenin adıyla ilgili efsane, “Kastamonu” adının nasıl oluştuğuyla ilgili efsane ile birleşip bütünleşmiştir.

Dizede adı geçen “Mori”, muhtemelen bir Ermeni’dir. Ben de -70’lerin sonuna ve 80’lerin başına tekabül eden- çocukluk yıllarımda bu mahallede yaşayan ve adları “Mori”, “Mannik”, “Ornik” olan Ermeni arkadaşlarım olduğunu hatırlıyorum. Bu yazıda adı geçen yerleri, bu Ramazan’da gittiğim Kastamonu’da daha bir dikkatle gezip dolaştım. Bu arada burada ikamet eden Ermeni aileleri de soruşturdum. Fazla bir şey öğrenemedim ne yazık ki. Bazıları buralardan göçüp gitmiş, bazıları da Türk ve Müslüman olarak adlarını değiştirmiş, yeni bir hayata başlamıştı.

İsmet Özel’in Kastamonu’da geçirdiği yıllar, 1950-1953 yılları arasında vuku bulan –ve aslında günümüze kadar da bir şekilde devam eden- Kore Savaşı yıllarıdır. Yazımızın sonunda, İsmet Özel’in hem Kastamonu ile bazı işaretler hem de Kore Savaşı’na değiniler içeren ve “M.K.’ya” kısaltmasıyla Mustafa Kutlu’ya ithaf edilen “İki Kanat” başlıklı kısa şiirini de analım:

-M.K.ya-

"Bizim ahşap evimizin kapısı Kastamonu'da
iki kanatlıydı. Biri
hep kapalı dururdu kanatların
ardında demir dayak.
Gece olur
karanlığın haşyetinden kapanırdı tek kanat.
Boyasızdı tahta kapı
bu yanıyla güvenirdim ona.
Yıl elli üç. Üçteyim. Dövüşmek üzereyken bir yaşıtımla
Malenkof! diye bağırmışım öfkeden patlayarak
zavallı arkadaşım
hiç bir şey anlaşılmayan bu telaffuz karşısında
şaşırıp kaçtı bağıra ağlaya.
Sonra kızlar geldi
bir kanadı açılmayan
boyasız kapının önündeki betonda
rond yaptılar ve raspa oynadılar:
Raspa raspa ras
Kore'ye mektup yas."

Ali Emre yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
orhan salcı
orhan salcı - 8 yıl Önce

Şiirde gecen "mori", yazarın tahmin ettiği gibi Ermeni asıllı bir çocuk değil, muharrem isimli bir arkadaşının isminin " miri"olarak kısaltılmış halidir. Bu durum, Kastamonu lu eğitimci Zeki Karaman tarafından İsmet Özel'e bizzat sorulmuş ve bu cevap alınmıştır.Bahsi geçen mori halen hayattadır ve lakabı halen moridir

Ali Tavşancıoğlu
Ali Tavşancıoğlu - 11 yıl Önce

Bayım, Yozgatlı Yusuf Ziya Bey'in telifi olan Kastamonu Küre İnebolu Temaşası adlı eseri neşretmiştik. Adresinizi verirseniz size gönderirebiliriz. Sanırım daha bir çok Kastamonulu zât hakkında da malumat edinebilirsiniz. Saygı[email protected]

Ali Emre
Ali Emre - 8 yıl Önce

"Mori" konusundaki dikkati, uyarısı, katkısı için Sayın Orhan Salcı'ya teşekkür ediyorum. Bu bilgiden benim de sonradan haberim oldu.

mehmet
mehmet - 6 yıl Önce

Haklısınız çok yerinde tespitle başlık atmışsınız. Orhan Şaik aslen kastamonulu yoksa üniversiteden kovulmasın diye lise hocası olarak hocalarının tavsiyesiyle kastamonuda liseye hocalık için mi gitmiştir, tam emin değilim.Sizin gibi değerli yazarlar ve yerli araştırmacıların sayısı arttıkça inşallah birçok eksiklik giderilecektir.