Kabe'de bir inşaat var, Kabe'ye varanlarda da

İnsanın, bilen haliyle bilmeyen hali, gören haliyle görmeyen hali bir olur mu? Hele her an yeni bir yaratma ezeli ebedi yürürlükteyken! Zeynep İnan yazdı..

Kabe'de bir inşaat var, Kabe'ye varanlarda da

2014 Umre… Tembih üzerine tembih almıştık, “bakın” denmeden kalkmayacaktı gözlerimiz yerden. Uyduk. Ayaklarımızın ucunu seyrede seyrede vardık yanına. Bakınca neyi göreceğimizi bilirken, aylardır o anın hayalini kurmuşken, sağımız solumuz hacılarla doluyken, Everest Tepesi’ni görmeyi mi bekliyorduk karşımızda da, Beytullah’ı görünce nutkumuz tutuldu. Üç arkadaş donduk kaldık. Hayatımda hiç daha güzel donup kalmamışım meğerse… Sonra?.. Sonra öyle işte…

Tavaflar zikrederek, tavaflar şükrederek, tavaflar hediye(!) ederek, tavaflar şirki fark ederek. Tövbeli tavaflar… Duaların ucunu kaçırdığın, “amin”ini dünyanın bilmem neresinden gelmiş hacıların duasının ucuna bıraktığın tavaflar… Babasının omzunda ağlayan çocuğa şeker uzattığın, sallandığın, koştuğun, susadığın, susadığını unuttuğun, ara verdiğin, vermediğin tavaflar… Bazen düşüncenin olmadığı, bazen düşünceli tavaflar… Hep tövbe… En çok cahilliğin doruklarında “tövbeme tövbe” dedirten had bilmez halime tövbe! Allah’ım sana attığım iftiralara, üzerine yüklediğim suçlarıma tövbe… Sen bize Müslümanlar ismini vermişken, bu en güzel isimle yetinmeyişime tövbe…

Ümmet kalabalık. Rengarenk. Dünyanın her yanından gelmişler. Hepsi buralı. Sarışın bir bey, eşi ve kendisi gibi sapsarı iki çocuğuyla tavaf namazında… Bir şey olmuş. Sebep. Kur’an’ı okumuşlar. İngilizce! Kimi Çince, kimi İspanyolca, kimi Fransızca… Anlamışlar. En kutsallarından vazgeçip İslam’ı seçecek kadar anlamışlar. Ah sevgili Kitab’ım ah! Yaratan, seni anlaşılman için kolaylaştırdığına ant içerken, ben ayetlerine zorlama manalar yüklemeye çalışıp anlaşılmaz kıldım. Tövbe.

Kabe Çömlekçi’nin çarkı, biz birer avuç çamur… Döndükçe şeklimiz değişmekte… Her dönüşte her tövbede Çömlekçi şekil vermekte… Senden başka ilah yok; tövbe… Görüneni görünmeyeni bilen, Rahman ve Rahim sensin; tövbe… Mülk saltanat hep senin; tövbe… Yaratan, şekil verensin, en güzel isimlerin sahibi sadece sensin; tövbe… Vıcık vıcıklığımız çarkın üzerinde kıvam bulmakta. Seni “anlaşılamazlar” âlemine attığımız için tövbe… “Şah damarınızdan yakınım” derken, seni bulmaya yollar aradığımız için tövbe… Ve Allah’ım, kulunu terk etmediğin, yalnız bırakmadığın, tövbe kapını açık tuttuğun için sonsuz şükürler…

Baba evi. Ana ocağı. Memleket…

Medine’ye doğru yoldayız. Çöl kapkaranlık. İçimiz aydınlık lakin. Sabahın üçünde varıyoruz. Valizler, lobi, asansör sırası… Hiç biriyle alakamız yok. Sevgili Hocamız kırmıyor bizi, her şeyi olduğu yerde, curcunanın içinde bırakıp koşar adım Mesci-i Nebevi’ye gidiyoruz. Heyecan mı, çölün serinliği mi bilmiyoruz, dişlerimiz birbirine vuruyor… Avlu sakin, biz değiliz! Baba evi. Ana ocağı. Memleket… Şimdi özür faslı var…

Hristiyanların Hazreti İsa’ya yaptıklarını sana yaptığımız için özür dileriz Ya Resulallah… Sen, “Ben de sizin gibi bir beşerim” derken, o övülmüş en güzel ahlakına bürünmek yerine, seni neredeyse bilimkurgu filmi kahramanlarıyla aynı yere koyduğumuz için özür dileriz Ya Resulallah… Dilinden dökülen Kur’an mucize olarak yetmezmiş gibi, uçmalara kaçmalara ihtiyacın varmış gibi sana katkı maddeli mucizeler atfettiğimiz için özür dileriz Ya Resulallah… Sevgimizden dahi olsa, sana bu gözle baktığımız için özür dileriz… Ya Resulallah.

Kabe’de büyük bir inşaat var, Kabe’ye varanlarda da

Kabe’de büyük bir inşaat var arkadaşlar. Kabe’ye varanlarda da… İnsanın, bilen haliyle bilmeyen hali, gören haliyle görmeyen hali bir olur mu? Hele her an yeni bir yaratma ezeli ebedi yürürlükteyken! “Küpünü boşalt da gel” dermiş saka, zira dolu testi su almazmış. Doğru! Bu sefer Kabe inşaatının avlusuna boşalttık küpleri, Mescid-i Nebevi’nin avlusuna, Hicaz’a boşalttık. Allah’ım, Resulullah’a tebliğ vazifesi verdiğin tek hakikatle doldur onları. Kullanmazsak üzerimize pislik yağdıracağını buyurduğun akıl nimetinin hakkını vermeyi, rızana uygun birer kul olmayı nasip et.

 

Zeynep İnan yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
vicdan
vicdan - 9 yıl Önce

"Dönüş yolundakiler, yola çıkanlarla aynı değildi Hicaz’dan sonra..." Mübarek osun.