Medine-i Münnevere’de her ay bambaşka bir güzellikle vuku buluyor. Adeta her ayın apayrı bir özelliği var. İnsan buralarda kalınca adetlerini öğreniyor, insanlarını daha bir yakından tanıyor ve Rasulullah'tan (s.a.) hakiki edebi öğreniyor. Şehre ve insanına olan kıymeti, Rasulullah (s.a.). hatırına artıyor. Birçok kusurlar O'nun (s.a.) hatırına görmemezlikten geliniyor. Şimdi Medine-i Münevvere’de öyle bir adet öğrendim ki sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim.

Harem ağalarını bilir misiniz?

Medine-i Münevvere’de Osmanlı zamanında öyle bir adet yer etmiş ki bu şehrin fakirleri bu ayı iple çekiyor. Ama öncelikle size Mescid-i Nebevi ağalarından bahsetmek istiyorum. Ağalık sistemi Osmanlı döneminden bu yana sürmektedir. O zamanın şartlarına göre ayaküstü kandillerle Hücre-i Saadet korunuyor idi. Bu göreve sıradan insanlar değil, birçok kez bu tarz işlerde görevlendirilmiş kişiler ve yüksek hizmet ehli olan insanlar seçiliyordu.

Resmi olarak ilk ağalık Miladi 1174 yılında Şam ve Halep Atabeyi olan ve Haçlılarla yaptığı savaşlarla nam salmış Mahmut Nurettin Zengi'ye verilmiştir. Bu gurur verici olan şeref, günümüzde halen sadece vefat durumunda yerine başkası görevlendirilerek sürüyor. İşin en güzel ve müjde verici olan yanı ise her milletten insanın bu görevin nasiplisi olmak için sıraya giriyor olması. Dünyanın dört bir yanından insanlar yalnızca Rasulullah'ın (s.a.) Hücre-i Saadet’lerini bekliyorlar ve verilen görevleri yerine getiriyorlar. Peki, bu verilen görevler nelerdir?

Gece gündüz demeksizin günlerinin çoğunu burada geçiriyorlar

Ağalar, Hücre-i Saadet temizliğinde kapıda durarak içeriye girmek isteyen insanları uyarıyor ve kapıların açılmasıyla diğer günlere nazaran bol bol salâvatı şerife okumaları için görev başı yapıyorlar. Dahası gece gündüz demeksizin günlerinin çoğunu burada geçiriyorlar. Yine temizlik görevi de seçilen ağalar tarafından yapılıyor. Hücre-i Saadet temizliğinden sonra elde edilen tozlar saklanıyor ya da orada bulunan ağalar tarafından bekleyen âşıklara dağıtılıyor. Hücre-i Saadet’in fotoğrafını çekmek isteyenlere fırsat tanınıyor ve profesyonel fotoğraf makineleri olmamak şartıyla cep telefonlarına izin veriliyor.

Kurban öncesi bayram neşesi; Gel Zilkade gel…

Yine aynı şekilde Zilkade ayının başından 17. gecesine kadar borcu olan kişiler Hücre-i Saadet ağalarına özellikle adet gereği beyaz bir kase içerisinde buğday takdim ederek O’nun ruhaniyeti hürmetine yardım isterler. Bu buğdaylar harem ağaları tarafından Zilkade ayının 17. gecesinde ekmek yapılır ve orada bulunan herkese yetecek kadar dağıtılır. Bereket doludur saf duygularla getirilen bu buğdaylar… Böyle bir gün yılda bir kez geliyordur ve Kurban Bayramı öncesi adeta bir bayram esintisidir, neşesidir. Eğer bir gün Medine-i Münevvere’ye gelmek nasip olursa Zilkade ayının 17.gecesini mutlaka yaşamaya çalışın. Çünkü o gün orada yaşadıklarınız size cennet atmosferini bir nebze de olsa tatmış gibi hissettirecektir.

Hatice Tüfekci, Medine-i Münevvere’den bildirmeye devam ediyor