'Esad Efendi ve 29 halifesinin kabri şurası'

Bir sabah erkenden kalkıp İzmir'den Menemen'e Muhammed Esad Erbili hazretlerini ziyarete giden Ömer Faruk Deliktaş, hem bu büyük zatı hem de kabrinin bulunduğu yeri anlatıyor.

'Esad Efendi ve 29 halifesinin kabri şurası'

İzmir, bağrında büyük bir Allah dostunu barındırıyor. Birkaç arkadaşla bu Allah dostunu ziyaret etmeyi kafamıza koyup bir sabah erkenden yola çıktık. İzmir’de metronun uzak yerlere kadar gitmesi bizim gibi arabası olmayanlar için güzel bir imkan. İstikametimiz Menemen… Cumhuriyetin kurucusunun haritadan silin emrini verdiği güzel beldeye, Muhammed Esad Erbili hazretlerini ziyarete gidiyoruz.

Menemen’e ilk defa geldiğimiz için hazretin kabrinin tam olarak nerede olduğunu bilemiyorduk. Birçok kişiye sormamıza rağmen hiç kimseden tatmin edici bir cevap alamadık. Hatta sorduğumuz çiftlerden biri “aa Esad Erbili burada mı imiş; biz burda oturuyoruz ama bilmiyorduk” gibi bir tepki verdi. Evet, yıllarca unutturulmuş bir isim Esad Ebili (k.s). Tevafuken o bölgenin muhtarına rast geldik ve nihayet yolu bize o tarif etti. Sağımızda ve solumuzda askeriyenin bulunduğu bir sokakta ilerledik. İleride bir tabela gördük. Tabelada Kubilay Anıtı yazıyor. Menemen, Kubilay ismi ve askeriye kelimeleri birleşince zihnimde aniden üstad Necip Fazıl’ın Son Devrin Din Mazlumları eserinde anlattığı sahneler canlandı. (s: 129-145) Sükunet ve tefekkür ile yürümeye devam ettik. Ve evlerin ortasında kaybolmuş küçük bir camii… Safa Camii

Bu güzel kokunun kaynağına dikkat et”

Bizler bu camiyi, Esad Efendi hazretlerinin kabrini böyle bulabildik. Peki seneler öncesinde burayı, halifesi bir Allah dostu Mahmud Sami Ramazanoğlu hazretleri, hem de daha o zamanlar Şeyh’in kabrine dair hiçbir alamet olmadan nasıl bulmuşlardı? İzmir’de ikamet eden Doktor Dursun Bey (Sami Ramazanoğlu hazretlerinin İzmir halifesidir.) şöyle anlatırlar: “Sami Efendi bir gün İzmir’i teşrif buyurdular. Ve bize haydi Menemen’e gidelim, Esad Efendi’nin kabrini bulalım dediler. Arabayla Menemen’e gittik, bir müddet gezdikten sonra bir yerde durduk ve arabadan indik. Kendileri biraz ilerledi ve uzun süre dua ettikten sonra 'işte Esad Efendi’nin kabri şurası, 29 halifesi de şurada medfundur' dedi. 'Bu arsayı satın alın ve buraya cami yaptırın' diye emir buyurdular. Arsa satın alındı ve dedikleri yere şu anki Safa Camii yaptırıldı.” (Muhammed Esad Erbili, Hayatı, Eserleri ve Tasavvufi Felsefesi, Vahid Göktaş, s.69)

Bir de gül kokulu bir tarif var. Kayseri’den kalkıp Menemen’e Esad Erbili hazretlerini ziyarete gelen bir zatın bu rivayetini dinleyelim: “Kabri sormak için münasip birini ararken gözümün kestiği zata 'ben Esad Efendi’nin kabrini ziyaret etmek istiyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?' der. O zat: 'Aman sus. Sesini çıkarma, ben onu sana gizlice tarif edeyim' der. Ve bir müddet sonra, kabri soran zatı alır, ikiye ayrılmış dağın eteğine götürür. 'Şu yukardan gelen derenin ikiye ayrıldığı yerde dur. Sağını solunu gözet. Mutlaka burnuna güzel bir koku gelecek. Bu güzel kokunun kaynağına dikkat et. Bilesin ki, aradığın mezar o kaynaktır' diye tarif eder. Kayserili ziyaretçi zatın itirafı şu şekildedir: 'O tarif edilen yere vardığımda, ilahi bir manevi gül kokusu etrafı sarmıştı ki, kokunun kaynağına gelip durdum. Gördüm ki hakikaten kabre benzer bir şey var. Kabrin başında kabir adabına riayet ederek gerekeni yaptım ve murakabeye daldım. Esad Efendi’nin ruhu ile ruhum manevi bir şekilde buluştu.' (Abdullah Şahin, Muhammed Esad-ı Erbilî’nin Hayatı Hakkında Bir Araştırma, s.23)

Mezarıyla ilgili, Esad Efendi hazretleri Divan’ında şu beyitleri yazmıştır:

Ayandır hâlet-i ruhum dü çeşm-i eşk bârımdan,

Beyandır hasret ü hüznüm enî -ü âh u zarımdan

Bakâ-yı nefs-i hod-gâm ile zevk almam nigârımdan

Fenâ bulup hayât alam şu dem ki işk-ı yârimden

Muhabbet isteyen gelsün haber sorsun mezarımdan.

Ne bir mezar taşı var, ne de herhangi bir ibare

İlk gördüğümüzde bizi manevi havası ile sâfâyab eden bu güzel caminin kapısını bir pir-i fani açtı. İrfan Kahraman amca caminin açılmış olduğu 1963 senesinden beri burada imamlık vazifesini ifa ediyormuş. Cami bahçesinde birçok kedinin bulunduğunu görünce Esad Efendi’nin halifesinin halifesi Musa Topbaş Efendi hazretlerinin Sultantepe’deki köşkünde bulunan meşhur kedilerini hatırladık. İrfan amcaya Esad Erbili’yi ziyarete geldiğimizi söyleyince kısık bir sesle, 'caminin içine girin, oradaki kütüphane odasında' cevabını aldık. Caminin ruhani atmosferi bedenimizi sararken önce birbirimize, sonra da karşımızda duran odaya bakakaldık. Parmaklıklarla kaplı bir pencere, yere serilmiş bir halı, halının üzerinde yeşil örtüsü ile bir masa, masanın üzerinde çiçekler… İşte meşhur Muhammed Esad Erbili hazretlerinin kabri burası… Ne bir mezar taşı var, ne de herhangi bir ibare… Daha üç dört sene evveline kadar bu odanın sırrına vakıf olan çok az sayıda insan varmış.

Peki neden meşihat reisliği vazifesinde bulunmuş, birçok eser sahibi, binlerce müridi ve Balkanlar'da, Anadolu'da onlarca halifesi bulunan bir mürşid-i kamil, âlim Allah dostunun bir mezar taşı bile yok. Niçin kabri saklanmaktadır? Kısaca anlatmak gerekirse, tarihimize Menemen hadisesi olarak geçen vaka cumhuriyetin en karanlık bırakılmış, en meşum olaylarından biridir. 1930 senesinin Aralık ayı içerisinde İzmir’in Menemen ilçesinde birkaç esrarkeş ve sarhoş vazifesi başındaki asteğmen Kubilay’ı öldürüp başını gövdesinden ayırıyorlar. Tüm bunların neticesinde mahkemeler kuruluyor ve olayın failleri Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde aranıyor. İstanbul’da ise Erenköy’de evine çekilmiş her gün müridlerini kabul eden ve yüz binlerce müridi olduğu söylenen Kelami Dergahı postnişini Muhammed Esad Erbili (k.s) ve oğlu Muhammed Ali Efendi’yi olayın faili olarak tutuklayıp Menemen’e getiriyorlar. Mahkeme ise Esad Efendi’ye yaşlılığı sebebiyle müebbet hapis, oğlu Ali Efendi için ise idam kararı veriyor. Fakat doksanına yaklaşan yaşı ile zaten rahatsız olan Şeyh Esad Efendi’nin yemeklerine zehir katılarak rahatsızlığı iyice artırılmış ve damardan yapılan bir iğne ile 84 yaşında hayatına son verilmiş, yani idam edilmiş. Hemen alelacele bir gece vakti Esad Efendi hazretleri, ailesine haber verilmeden yıkanmadan, cenaze namazı kılınmadan gizlice defnedilmiş. Şehidlerin yıkanmasına gerek yoktur elbet, cenaze namazını da şüphesiz melekler kılmışlardır.

Ömer Faruk Deliktaş yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
Mehmet Şirin
Mehmet Şirin - 7 yıl Önce

Allah razı olsun sizden bu bilgiler gerçekten çok yardımcı oldu bana, sağolun.

mehmet
mehmet - 7 yıl Önce

allah razı olsun birde harita ekleseydiniz

M. Vedat Dikmen
M. Vedat Dikmen - 7 yıl Önce

En kısa zamanda Allah-ü teala c.c. izin verirse hz. ziyaret etmek istemekteyim. Ben İstanbul'da olduğunu zannediyordum.

H.A
H.A - 6 yıl Önce

Evet değerli dostlar artık ziyaret edilebilecek kabirlerine kavuştular, inşaallah çok yakında, biraz sabır.

Şerafettin
Şerafettin - 6 yıl Önce

Safa Camii girişinde...Yalnız ziyaret vaktinizi namaz vaktine denk getirmeye çalışın. Cami Kapısı kilitli olduğundan beklemek zorunda kalabilirsiniz.

Bekir güney
Bekir güney - 4 yıl Önce

Nasip olursa İNŞAALLAH ziyaretine gitmek isterim
Bunu hazrete reva görenleri ALLAH'A HAVALE EDİYORUM