Dünden bugüne İnegöl nasıl bir şehir?

İnegöl, köftesi ve mobilyasıyla ilk akla gelse de köfte ve mobilyadan da kadim bir şehir. Melih Turan yazdı.

Dünden bugüne İnegöl nasıl bir şehir?

Bursa'nın İnegöl ilçesi, köftesi ve mobilyasıyla ilk akla gelse de köfte ve mobilyadan da kadim bir şehir. Şehir diyoruz, evet. Siyasi haritaya göre bir il olmasa da mazisi ve umranıyla bir ‘şehir’dir İnegöl. Bu ‘şehir’deki yerleşimin milattan önce üç binli yıllara kadar dayandığı söylenir. Romalılar, Persler, Hititler, Lidyalılar bir bir medeniyet kurmuşlar üzerinde, ta ki Osman Bey’in emriyle Turgut Alp’in fethine kadar... 1299'da fethedilir İnegöl. Osmanlı’nın ilk fetihleri arasında yer almakla önemini korur. Ondan sonra kaderi pek değişmez. Bursa’nın abiliğinde, kardeş bir şehir olarak Anadolu’nun bağrında bizden bir ‘şehir’dir İnegöl.

Ciddi bir yazılı tarihi araştırması yapılmış olmamakla birlikte İnegöl’de yapılan arkeoloji çalışmaları sonucu çok eskiye dayanan çeşitli tarihi kalıntılar İnegöl Kent Müzesi'nde sergilenmektedir. Şehrin kuruluşunun ne kadar eskiye dayandığını bu tarihi müzedeki eserler şahittir. Ama gönül isterdi ki İnegöl’ün tarihi için bir araştırma söz konusu olsun ve yazılsın. Şu ana kadar yapılmış ve elimize geçen çalışma, araştırmacı öğretmen Numan Kartal’ın sadece ‘İnegöl Folkloru’ adlı bir kitabı...

Bu kitapta tarihten çok İnegöl halkının sözlü ve yazılı birikimine yoğunluk verilmiş olup İnegöl’e has atasözleri, masallar, hikâyeler, bilmeceler, gelenekler, yemekler üzerinde durulmuş. Yer yer efsaneler de aktarılmış. Fakat dediğim gibi tarihi noktada henüz ciddi bir araştırma yapılmamış. Bu kitap bir tarihçiye ancak halkbilimi açısından bir kaynak kitap olabilecek durumda.

İnegöl'de medfun meşhurlar

İnegöl’den kim geldi kim geçti dersek. Bir İshak Paşa'sı vardır İnegöl’ün, meşhur. Cami ve medresesiyle anılan İshak Paşa'nın tam olarak kim olduğu bilinmez maalesef. İnegöllü bir babanın evladı olan İshak Paşa hakkında da ayrıntılı bilgi mevcut olmamakla birlikte kendisinin Fatih Sultan Mehmet ile birlikte İstanbul’un fethinde bulunduğu bilinir. Daha sonraları bir devlet adamı olarak Bosna Beylerbeyliğine atanmış ve 1470’lerde Fatih’in vezir-i azamlığını yapmıştır. Fatih’in vefatından sonra kısa bir süreliğine de 2. Beyazıt’ın vezir-i azamlığını yapmıştır. İshak Paşa 1487 yılında Selanik’te vefat etmiş ve 1465’te İnegöl’e yaptırdığı İshak Paşa Camii ve Medresesi'nin bitişiğine defnedilmiştir. Bugün İshak Paşa Camii çevresi hâlâ kutsiyetini korumakta ve İnegöl’ün tam merkezinde maneviyatı muhafaza etmektedir.

Bundan bir asır önce yaşayan ve hem seyyid hem şerif olan Kasım Efendi hazretleri de İnegöl’ün maneviyatına hizmet etmiş olmakla bilinir. Kendisinin medfun bulunduğu yer İshak Paşa Camii'ne yakındır. Gariptir ki türbesi caminin içinde, kıblenin sol cenahındadır. Bu iki zatla birlikte elbette başka evliyalar da mevcuttur İnegöl’de (Baba Sultan gibi). Fakat en göze çarpan bu iki zat-ı muhteremdir.

İnegöl bugün nasıl bir şehir?

İnegöl hâlâ maneviyatını koruyan, ticareti, ziraatı ve zanaatıyla meşhur bir şehirdir. Bir ara işsizliği olmayan tek kent olarak haberlere yansımıştı hatta. İnegöl'de mobilya sanayiinin asırlık bir birikimi ve gelişimi olduğundan, bu sektörde birçok kişiye istihdam sağlanmaktadır. Mobilya konusunda Türkiye’nin ilk üç merkezinden biri olmuştur. Dünyanın 150’den fazla ülkesine ihracat yapmaktadır şehir. Yine pek bilinmez ama Türkiye'nin bir kısım ayçiçeği tedariki de İnegöl’den karşılanır. Birçok büyük firma ay çiçeğini İnegöl’den satın almaktadır. Bununla birlikte İnegöl’de tekstil sanayii de gelişmiştir.

İş istihdamının genişliğinden dolayı çok göç alır İnegöl. Bu yüzden Türkiye’nin birçok ilinden fazla nüfusa ve gelişmiş bir sanayiye sahiptir. Bir il olmayı fazlasıyla hak etmektedir ama Bursa ve Eskişehir’e yakınlığı maalesef il olmasına mani olmaktadır.

Turizm açısından ise Oylat Kaplıcaları meşhurdur. İnegöl’e yaklaşık olarak 20 km uzaklıktaki kaplıca tesisleri hem Türkiye’den hem dünyadan turistler çekmektedir. Yakınında ise Oylat Mağarası olarak adlandırılan, Türkiye’nin 665 metre uzunluğuyla en büyük 3. mağarası bulunmaktadır. İnegöl’ün bir de mehter takımı vardır. Osmanlı’nın ilk fetihlerinden olması hasebiyle bu ruh halen yaşatılmaktadır.

Bir açıdan İstanbul’a da benzer aslında İnegöl. Muhafazakâr bir yapısı ve ticaretin hâkim olduğu bir küçük İstanbul. Hatta bazı yerler tam Çarşamba semtini andırır. İklimi de benzer İstanbul’a. Bir tek Boğaz'ı/denizi eksiktir diyebiliriz bu açıdan.

İnegöl moderniteyi de kültürüne uyarlamaya çalışır. Türkiye’nin ilk açık hava AVM’si İnegöl’de yapılmıştır. Diğer tüm boğuk ve insanı bir kutuya tıkayan AVM’lerin aksine İnegöl’de alışveriş açık havada yapılır ve eski çarşı geleneği devam ettirilir.

Şehirde ilmi ve kültürel faaliyetlerde durum iç açıcı değil

Her şey böyle güzeldir de bir tek sanat ve irfan kapısı az aralanmıştır İnegöl’de. Maalesef ilmi ve kültürel faaliyetler nispeten azdır. En azından şimdiki nesle aktarılan bir ilim atmosferi pek oluşmamıştır. Bunun sebebi şehirde belki de ilmi ve sanatı çekecek fakültelerin ve ilim merkezlerinin bulunmamasıdır. Bu yüzden yeni yetişen İnegöl gençliği okumak için şehir dışına çıkar. Şehir dışına tahsil için çıkanların birçoğu da maalesef aile ziyaretleri dışında pek geri dönmezler. Zira tahsiline uygun bir ortam İnegöl’de azdır. Bu yönden de göç verir.

Daha önce İnegöl’de yetişip dünyaya açılan firmalar mevcut olduğu gibi ehl-i sanat ve ehl-i ilim de mevcuttur elbette. Bunları burada hepsini sayamamakla birlikte sanatta ileri gitmiş bir şahsiyet olarak lise yıllarında tanımış olduğum minyatür resim sanatçısı Hasan Kale'den bahsedebiliririm. Bir kelebeğin kanatlarına, bir kabak çekirdeğine, bir iğne ucuna, en küçük şeylere harika resimler çizen, dünyada tanınan bir sanatçıdır. Çeşitli yazarlar, akademisyenler de çıkmıştır İnegöl’den.

Hasıl-ı kelam, İnegöl yaşamak için çok güzel bir beldedir. Artan nüfusuna rağmen trafik sorunu büyük illere kıyasla azdır. İş istihdamı açısından ekmek teknesini Allah’ın izniyle kolay bulabileceğiniz bir yerdir. Halkın birçoğu göçmen olsa da kozmopolit toplumuyla cana yakındır. Köyleriyle, tabiatıyla, yemekleriyle, yeşillik alanlarıyla hafta sonları size büyük bir tenezzüh sahası sunar.

Elbette bir şehri tüm yönleriyle kısa bir yazıda anlatmak çok zor. Fakat genel çerçevesi itibariyle tüm konulara değindik sanıyorum. Son olarak, bir misafir olarak İnegöl'e gelmek isteyenler nereleri gezmeli/görmeli dersek şöyle sıralayabiliriz: İshak Paşa Camii ve Medresesi, Kasımefendi Hazretleri türbesi, Oylat Mağarası, Oylat Kaplıcaları, Karacabey Kervansarayı, Mezitler Piknik Alanı (Eskişehir Yolu), Eski Tarihi Çarşı, mobilya mağazaları, Boğazova, Babasultan Köyü.

 

Melih Turan yazdı

YORUM EKLE