Cağaloğlu'nda Bir 'Güzel' Gün

Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin yolunu tutmuşsanız ve günlerden cumartesiyi seçmişseniz haliniz haraptır..

Cağaloğlu'nda Bir 'Güzel' Gün

Cağaloğlu'nda Bir "Güzel" Gün

 

 

Orta Anadolu Türkçesi'nin sınırlarına dahil edilen bir eserin, Süheyl ü Nevbahar'ın tıpkı basımı olan kitaba ulaşmak için Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin yolunu tutmuşsanız ve günlerden cumartesiyi seçmişseniz haliniz haraptır.

 

İstanbul'da okuyan her Türkoloji öğrencisinin yolu birgün kütüphanelere uğrar. Ben de öyle yaptım, malum vize dönemi yaklaşıyor. Cumartesi bir öğrencinin en özgürce kullanabileceği gündür. Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin haftasonu kapalı olduğunu bilmemeniz normal. Çünkü bir öğrenci, haftasonunun kendisine bir lütuf olduğunu düşünerek evden çıktığında, bu lütfu kapalı olan bir kütüphaneyle nihayete erdirmek istemez. Ne yazık ki, İstanbul'un en önemli kütüphanelerinden biri olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi haftasonu kapalıydı...

 

 

Ziyanı yok hemen karşıda, İstanbul Üniversitesi'nin kütüphanesi duruyor.

 

Edebiyat alanında artık bir ekol olmuş, İstanbul Türkoloji'nin beslendiği, beslediği bir kütüphaneden rahatça işimi halledebilirdim. Süheyl ü Nevahar, Cem Dilçin'in hazırladığı olacak. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları'ndan çıkmış. O kitabı bul, önsözünden sorumlusun! Buluruz, ben İstanbul'un göbeğinde bu kitaba ulaşamayacak adam mıyım? Kütüphanenin girişinde bir güvenlik görevlisi bayan; "Kütüphane tadilatta, herhangi bir kitaptan yararlanamazsınız." diyor. E ne zaman kadar sürecek? Ocak, şubat... Yani İstanbul'un en önemli kütüphanelerinden biri de, faydalanmaya kapalı! Hem de aylarca.

 

Pes etmek yok. Bile bile, karşıdaki Orhan Kemal Kütüphanesi'ne bakmalı. Bile bile çünkü, Orhan K. Kütüphanesi'nin akademik bir eser barındırmasına ihtimal yok. Olsun, Asaf Halet'in bir kitabına da bakmıyor muyum aynı zamanda? Orda da onu sorarım. "Pardon bayan, Asaf Halet Çelebi'yi arar mısınız bilgisayarda, burda neleri var görmek istiyorum." Bayan: "Neydi? Aaa saf haa let mi? Yazar mı bu?" Yok bayan yok, Asaf Halet, bir karga cinsi, kütüphane damlarına pisler genelde, sizin dama pislememiş demek!

 

Beyazıt Meydanı'nın tam karşısında kitapçılara uğradım son çare. Onlarda da yok. Sonra dedim, kütüphanelerden faydalanmaya bakma. Kitaba para ver, kendi kütüphaneni kur. İnsanın kendi kütüphanesinde mesai sınırı yok. Asaf Halet'i tanımayan bir kitap memuru da.

 

Ordan sağdan sağdan devam edince, Kubbealtı'nda Mehmet Nuri Yardım'a bir selam verin. Haftasonu ama, eğer yerindeyse Kutlu'ya bir selam verin, cumartesiniz bereketli hale gelsin. Sonra geçin, Türk Edebiyatı'na Cemal Aydın'a selam verin, derginin son çıkan 4 sayısını birden alın. Yahya Kemal Özel Sayısı'nı Yazarlar Birliği'nde sessizce okuyun.

 

Karşı sokakta Çağrı Yayınları'ndan almak istediğiniz bir kitap var. Yayınevinin camında bir yazı: "BİZİMLE ÇALIŞACAK TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI MEZUNU BAYAN ARANIYOR." Bir süre bu ilanın hangi mantıkla yazıldığını düşünmeyin. Çünkü hiçbir mantıklı tarafı olamaz. Bayan tezgahtar, sekreter, garson, bulaşıkçı cart ve de curt aranabilir, ama bir Türkolog aranamaz! Bayanların gözleri daha mı keskin acaba, metin transkrip edebilmeleri kolay oluyor?

 

Velhasıl ne aradığım kitabı bulabildim, ne de beni kütüphanelere ısındıran bir güzellikle karşılaşabildim. Kitaba para vermek, kütüphanelerde gezmekten daha güzel. Bu öğrenci halimizle bile.

 

 

Yakup ÖZTÜRK, "kendi kütüphanemize doğru" söyleminde...

YORUM EKLE