Kadına şiddet ve çocuk istismarı evrensel boyutta bir insanlık meselesidir.
Son yıllarda ülkemizde kadına şiddet ve çocuk istismarı çok ciddi boyutlara ulaştı. Gün geçmiyor ki bir cinsel istismar olayıyla, bir kadın veya çocuk cinayetiyle güne uyanmayalım? Buna alışmak, bunu rutin bir iş gibi görmek tehlikenin ne boyutta olduğunun işaretidir. Buna alışmayacağız. Milletçe el ele verip bu pisliğin kökünü kurutacağız.
Son dönemlerde tecavüz ve cinayet olaylarının sayısı iyice arttı. Bu mühim konunun ciddi bir şekilde yeniden masaya yatırılması ve en kısa zamanda kökten çözülmesi elzemdir. Çünkü sahip olduğumuz temel hak ve hürriyetlerin başında yaşama hakkı gelmektedir.
Milletleri millet yapan ahlâkî değerleridir. Bizler Müslüman bir milletiz. Böylesi aşağılık olaylar, toplumu haklı olarak fevkalâde rahatsız ediyor. Bu olaylar herhangi bir Batı ülkesinde olsa tahlil etmekte güçlük çekmeyiz. Fakat böylesi iğrençliklerin İslâm'ın kalesi olarak nitelendirilen Türkiye'de olması olayların vahametini daha da artırıyor.
Toplumumuz ne zaman bu kadar bozuldu? Bu sapıklar hangi ara türedi? Bu insanlara ne oldu? Bir insan nasıl olur da helâli olmayan bir kadına veya masum bir çocuğa böylesine uygunsuz bir davranışta bulunur, sonra da öldürür. Bu İslâm'a sığmadığı gibi insanlığa da sığmaz. Oysa bizler Osmanlı'nın mirasçıları olarak bir zamanlar merhamet abideleriydik.
Ne yazık ki şiddetten ve nefretten beslenen bir toplum olduk.
Kadına şiddetin ve çocuk istismarlarının terörden bir farkı yoktur. Zira her ikisi de şiddettir nihayetinde. Bu konuda cezanın tek çözüm olduğu da söylenemez. Bu olayların yaşanmaması için suça götüren sebepleri ortadan kaldırmak lazım. Öncelikle çocuklarımızı çok iyi bir ahlâk eğitiminden geçirmek gerekir. Çocuklara her şeyden evvel merhameti, sevgiyi, hoşgörüyü, şefkati, vicdanlı hareket etmeyi ve Allah korkusunu öğretmeliyiz. Bu öğretmekle de olmaz. Bu konuda çocuklarımıza model olmalıyız. Ziya Paşa ne güzel söylemiş "Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz" diye. Gelin bizler de can parelerimiz olan çocuklarımıza samimiyetten uzak kuru nasihatler anlatmak yerine, onlara ayna olalım.
Ahlâkî terör en az diğer terör unsurları kadar çözüme ve yok edilmeye muhtaç bir meseledir. Toplumun huzur ve refahı için buna mecburuz. Bunun vakit kaybetmeden bertaraf edilmesi gerekir. Daha başka Eylüller ve Leylalar ölmesin; annelerin yürekleri yanmasın.