‘Gençlik edebiyatı’na dair…

Bu hafta açılan Beykoz Çocuk Kitapları Fuarı ile ne zamandır alttan alta büyüyen bir sıkıntı en azından sosyal medya ve bir gazete vasıtası ile zikredilmiş oldu: Gençlik edebiyatı adı altında 12-16 yaş çocuklara seslenen, gayri ahlaki kitaplar. Bu romanlar önce internet üzerinden (bilhassa Wattpad.com’dan) “görücüye çıkartılıyor” ve sonrasında kendilerini bu tarz adi ve bayağı edebiyat örneklerini basmaya adamış yayınevleri tarafından basılıyorlar. “Tutan” kitapların filmi ve dizisi dahi çekiliyor. Kitap fuarlarında ortalama kültür kitabı okuyucularının anlam veremediği uzun genç kız kuyrukları, oraya buraya koşuşturup duran güruh (TÜYAP ve CNR kitap fuarlarında bu tipler oldukça fazladır) bu tür kitapların yazarlar peşinde oluşuyor.

Maalesef yüzbinlerce satılıyor bu kitaplardan. Bunun da başlıca müsebbibi ebeveynler. Çünkü ne de olsa kızım/oğlum okuyor deyip ne okuduklarına bakmıyorlar. Ahlaksızlığı alenen sergilemeleri bir yana, açıkça genç dimağları hedef alan bu kitaplar ne yazık ki denetimsiz bir biçimde piyasa sunulabiliyor. Aslına bakılırsa bu hususta en suçsuz olan bunları okuyan çocuklar. Esas suçlular yayıncı/yazar (bu ikisi tek olarak alınabilir çünkü birbirlerini besleyen mutualist bir ilişki içerisindeler) ile çocuklarını “saldım çayıra mevlam kayıra” havasında yetiştiren anne-babalar.

Herhalde bunların önüne geçilmesi için devletten medet umulacak. (Bu arada bu mevzu patlak verdikten sonra harekete geçen Beykoz Belediyesi’ni de tebrik etmek isterim.) Oysa anne ve babaların kendilerinde taşıması gerektiği bilinçle derhal bu işe el atması, yani çocuklarıyla ilgilenmeleri kafi bir önlem olacaktır. Yapmaları gereken de çocuklarının elinde ne olduğuna, okuduklarının neleri muhtevi olduğunu incelemek o kadar. Ancak televizyonda Survivor oynarken bu dediğimi yapmak zor herhalde.

10 yaşındaki çocukların ‘stres’i

Hazır gençlerin ellerindeki uygunsuz kitaplardan söz açmışken ağırlıklı olarak gençlerle alakalı bir başka meseleyi de aktarmak istiyorum: Stres Çarkları. Bilmiyorum dikkatinizi hiç çekti mi fakat gençler ellerinde sürekli bir şeyler döndürüp duruyor. İki, üç kenarlı, ortasında bir rulman bulunan çarkları döndürüp duruyorlar. Bunlara önce Twitter’da takip ettiğim birkaç hocanın hesabında “çocuklardan topluyoruz bunları” dediklerinde rast geldim. Sonrasında Tahtakale üzerinden Dünya Bizim yazıhanesine geçerken dükkanların ekseriyetinde bu çarkların satışta olduğunu fark ettim. Ki YouTube’da sayıları giderek artan muhtelif stres çarkı videoları ise artık bir gına getirdi.

Evvelsi gün şahit olduğum bir konuşma üzerine ise bu meseleden bahsetmeliyim diye düşündüm. Tahtakale’de bir dede stres çarkı satan esnafa sordu, “bunlar ne işe yarıyor” diye. Cevap aynen şuydu: “Dayı bunu çeviriyorsun, Allah’a şükrediyorsun.”

Millet öyle ya da böyle stres küpü. Eyvallah. Fakat gençlerin stres çarkı adı altında bir alete onlarca lira verip ellerinde oyuncak etmeleri oldukça sıkıntılı geliyor bana. Daha 10-15 yaşında gençlerin stres çarkı çevirmeleri üzerine düşünülmesi gerek bir husus diye düşünüyorum. “Hadi sosyologlar bunu incelesin” demek istemiyorum fakat hakikaten sosyolojik bir vaka ile karşı karşıyayız gibi duruyor.

Osmanlı Medreseleri sempozyumu

Gençlerle ilgili bir iki kelam ettik, şimdi de haftaya düzenlenecek güzel bir etkinliğin haberini verelim. Sakarya’da 4-5 Mayıs günlerinde Osmanlı Medreseleri üzerine bir sempozyum düzenlenecek. İki gün boyunca oldukça farklı açılardan Osmanlı medreseleri konuşulacak. Medreselerin ekonomisinden buralarda okutulan müfredata, müderrislerden talebelerin okudukları kitaplara kadar çok değişik mevzular ele alınacak. Sempozyumun sitesi burada, programı ise şurada.

 

M. Murtaza Özeren