Milletimizin hainler karşısında gösterdiği dünyada eşi benzeri görülmemiş sivil direnişin 5. yılında, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) 15 Temmuz özel programı gerçekleştirdi. Youtube kanalından canlı yayınlanan “Gençlerin Gözünden 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” isimli söyleşide gençler söz aldı. Eğitimci ve TDED Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Soylu’nun sunduğu programının konukları TDED’in Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Türkiye genelinde düzenlediği “Liseliler Destanı Yazıyor” başlıklı yarışmada hikâye ve deneme dalında dereceye giren öğrencilerden Gökçe Güler, Beyza Nur Demirtaş, Remle Açıkgöz, İbrahim Ethem Alper oldu.
DARBE KELİMESİYLE O GECE TANIŞTIK
15 Temmuz’un ülkemizin maruz kaldığı büyük ihanet karşısında aziz milletimizin yazdığı onurlu destanın yıldönümü olduğunu ifade eden Fatma Soylu, bu darbe girişimine karşı mücadele veren ve bu uğurda canını feda eden şehirlerimize rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet dileklerini iletti. “Hüzünlüyüz, hüzünlü olduğumuz kadar da mutlu ve gururluyuz. 251 şehit verdik, iki bini aşkın gazimiz var. Bu topraklarda demokrasi nöbeti tutan, demokrasi şehitlerini gururla yâd edebiliyoruz” diyen Soylu, gençlerin metinlerini seslendirdi.
Yarışmanın “Deneme” dalında Türkiye birincisi olan İbrahim Ethem Alper, 15 Temmuz’a dair hislerini aktarırken nesil olarak darbe kelimesine ve muhtevasına yabancı olduklarını, 15 Temmuz gecesi bu kelimesiyle tanıştıklarını ifade etti. Türkiye’nin geçmişinde askerî ve siyasi birçok darbe bulunduğuna dikkat çeken Alper şunları söyledi:
“O gece büyük bir şaşkınlık yaşadım. Uruguaylı bir yazarın da dediği gibi Demokrasiye demokrasi adı altında savaş açılan bir gece olarak tarihe geçti. Ankara’nın merkezinde oturuyoruz. Uçaklar geçmeye başlamıştı ama herhangi bir şüphe duymadık. Annem birtakım olaylar olduğunu söyleyince babamla birlikte televizyonun başına geçtik. Uzunca bir süre ne olduğunu anlamaya çalıştık. Darbe kelimesi söylenmeye başlayınca babam öfkelendi. Ama ben bu öfkenin sebebini anlayamadım, çünkü darbenin anlamını bilmiyordum. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla babam ve annem hazırlandı. Kardeşimi de bana ve bizi de Allah’a emanet ederek o gece meçhule gittiler. Böyle bir olayı yaşamanın hüznüyle beraber, böyle bir aileye ve millete sahip olmanın gururunu da yaşadım.”
KOMŞULAR HELALLEŞİP YOLLARA DÖKÜLDÜLER
Yarışmanın “Deneme” dalında Türkiye ikincisi olan Remle Açıkgöz, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı tarihte 16 yaşında olduğunu belirterek o dönemde darbenin ne olduğuyla ilgili az da olsa bir fikir sahibi olduğunu belirtti. Mısır’da yaşanan darbeyle bu kelimeyi tanıdığını anlatan Remle o geceyi şöyle anlattı:
“Annem darbe olduğunu söylemek için odama geldiğinde aklıma ilk olarak Mısır darbesi gelmişti. Kafamda onlarca soru oluştu. Hepimiz çok endişelenmiştik. Neler olduğunu anlamaya çalışıyor, ne yapacağımızı sorguluyor, gelecekte ne olacağımızı düşünüyorduk. TRT’de darbe bildirisi okunurken annemle babamın yüzünde korkunç bir hayal kırıklığı ifadesi vardı. Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine meydanlara çıkmaya karar verdik. Annemle babam abdest aldılar ve çıktılar. O gece annemle babamın eve geri dönüp dönmeyeceğini bilmiyordum ama bunun için hiç endişelenmedim. Çünkü onlar bize hep millî şuuru aşıladılar. Onlara çok teşekkür ediyorum bu sebeple. Zaman içerisinde komşuluk bağları zayıflayan insanlar o gece helalleşerek omuz omuza yollara döküldüler. O gece evimizde Nene Hatun’un ruhunu hissettim. O endişe zamanla yerini cesarete bıraktı. Minarelerden selalar okunmaya başladı. Selalar bana hâlâ o geceyi yaşatıyor.”
DARBE EŞİĞİNDEKİ ENDİŞE VE KORKU
Yarışmanın “Deneme” dalında Türkiye üçüncüsü ve 15 Temmuz gecesi 15 yaşında olan Beyza Nur Demirtaş, darbe girişiminin başladığı ilk dakikalarda ailesinin televizyondan olayları takip ederken evde kasvetli bir hava sezinlediğini anlatarak şunları söyledi:
“Boğaz Köprüsü’nü kapatan askerleri gördüğümde hiç endişelenmemiştim en başta, çünkü orada askerler vardı. Darbeyi kabaca biliyordum, ama darbeyi yaşamak nedir hiç bilmiyordum. O manzarayı görünce darbe ihtimali aklımın ucundan geçmedi. Aksine annem ve babam son derece gergindi. Ankara’da jetler alçak uçuşa başladı. Bir terslik vardı ve ısrarla açıklama yapılmıyordu. İstanbul’da çevik kuvvet polisi olan dayımı aradı annem. Ben o esnada çok korkuyordum. Hem dayım için hem de ülkem için endişeleniyordum. Darbeye müdahale etmeye giden dayımın nereye gittiğini bilmiyorduk. Karşı tarafta Türk askeri, bu tarafta Türk polisi vardı. Garip bir manzaraydı. TRT’den bildiri okundu. O esnada ne olacağını bilemiyordum. Çok şükür bir devamı olamadı ama o eşiğe geldik. Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, büyük soğukkanlılıkla ve çok nazik kelimelerle durumu özetledi. Başkaldırı demiş ama konuşmasında darbe kelimesine yer vermemişti. Bu beni çok etkilemişti.”
TEORİDEKİ DARBELER GİBİ BAŞLADI İYİ Kİ ÖYLE BİTMEDİ
Yarışmanın “Hikâye” dalında Türkiye ikincisi olan ve o tarihte 16 yaşını yaşayan Gökçe Güler, ortaokul yıllarından bu yana yakın tarihe ilgi duyduğu için darbenin ne olduğuna dair bir fikri olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir darbenin teorik olarak nasıl başladığını ve geliştiğini biliyordum. Köprüdeki askerileri gördüğümde darbe olduğunu düşündürdüler bana. Bunu babam yakıştıramadı ama ben 80 darbesiyle ilgili okuduklarımdan bu sonuca vardım. Beni asıl şaşırtan milletimizin sokaklara dökülerek direnmesi oldu. Çünkü okuduklarıma göre daha önce hiçbir darbeye yönelik durdurma çabasının olmamıştı. Kabullenmeyen olmuştu, ama bu her şey olup bittikten sonraydı. Darbeyi durdurmak söz konusu olmamıştı. Endişenin yanında merak içindeydim. Durdurma çabası sonuç verecek miydi yoksa okuduğum darbelerdeki gibi mi sonuçlanacaktı? Bunu merak ediyordum. Okuduğum darbeler gibi sonuçlanmadı ve iyi ki atlattık.”